32.Bölüm: Turkuaz

960 874 66
                                    

32.Bölüm:"Bir şarkı yaz sevgilim, bir şiirin aranan cümlesi ol. Kurduğun bağların sağlamlığıyla at adımlarını. Bir resme sığdır hayallerini. Boyalarla şenlenerek vur fırçanı. Sev ruhumun incisi, bir kemanın yayıyla buluşurken gösterdiği ihtişama özen. Görünmeyen yıldızların varlığıyla süsle kalbini. Sonra emin olacağım ki bir melodiye denk geleceksin. Rüzgarın buluşturduğu cemre kokusuyla evrenin sunduğu ışıklar birleşecek. Sen yazacak gücü bulamazsan şiirlerini, şarkılarını, bestelerini unutma ki ben her an elime gizlediğim kalemle beklerim seni..."

 


Uzun bir yol var önümde. Sonunu göremeyeceğim, hayal edemeyeceğim kadar. Her an bu yolun ortasında durup geride kalan ayak izlerime bakıyorum. Bir müddet kesilmiş nefesim. Bak tam burada durmuşum. Kendi oluşumumu merakla sormuşum. Bak, bak küçük kızım. Burda kırmışlar kalbimi, yoksa bu parçalar hangi aynanın müvekkili?

Can arabayı hızlandırırken, bütün söylenenleri unutmuştu. Belki yanındaki varlığımdan bile şüphe ediyordu. Camı biraz açıp yüzüme çarpan rüzgarla kendime gelmek istedim. Ani bastıran uykuyu gözlerimden silmek istedim. Ama bu daha çok düşünmemi sağlıyordu. Daha çözemediğim konuların üzerinde çırpınışlarımı görmek istiyordu.

Sonra her arabayla seyahatin ardından tekrarladığım gibi gördüğüm bir nesne üzerine hayaller kurdum. En küçük parçadan, koca binaya kadar. Ama hiçbiri yanımda duran insanın geçmişini tahmin etmek kadar acıtamazdı. Hiçbir beden önemsediğin kadar yakamazdı canını. Öyleyse kapatmalıyız perdeleri, baksana güneş bile ihanetiyle yakmaya çalışmış tenini.

Can kırmızı ışığı takılıp gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra elimi tutup avuç içime ufak bir öpücük kondurdu. Yaşam denen olayda, ilk defa ona direnmeden yenilebilirdim. Beni içine alan şarkı susalı saniyeler geçmiş, ama hala zihnimin bir köşesinde hissettiğimden melodisi kulaklarıma ilişiyor sözcükleri.

Yüzünü yüzüme hizaladıktan sonra bir fısıltı eşliğinde dudaklarından kelimelerim çıkışını seyrettim.

"Duyuyor musun?"

"Neyi sevgilim?"

"Bu gürültüde hangisine odaklanmayı başarıyorsun ki Irmak?"

Bu koca evrende bir ses bile ben izin vermeden yerleşemezdi zihnime. Bunu anlamam zamanımı almış olsa da geleceği bağışlamıştı ruhuma.

"Zihnimi dinliyorum Can. Anıların geride bıraktığı şarkı sözlerini yaşıyor, her nakaratta gözlerimi kapatıyorum."

Cevap vermesine fırsat kalmadan yeşil ışık yandı ve rüzgar tekrar saçlarıma kavuştu. Gözlerim etrafı süzerken şükürlerini oluşturdu. Ve ben sadece bir noktaya kenetlendim. Can'ın kenarındaki telefonu alarak kilidi açtım. O sırada arabayı kenara çekip durdurarak yapacaklarımı izliyordu.
Kamera bölümüne girip ikimizin fotoğrafını çektim. Onlarca, yüzlerce fotoğraf çekip tam şu anı bir daha görebilmek istedim. Çünkü zihnime kazıdıklarımın üzerine tekrar anı yerleştirilmiyordu. Ve ben torunlarımıza anlatacak kadar, onları özendirecek kadar büyük bir aşk yaşamak istiyorum. Sanırım gerçekleşti. Ben artık yaralanmış bir ruh değil, yarası sarılmış bir bedenden ibaretim.

Can arabayı tekrar çalıştıracağı sırada tek bir video hakkım daha vardı. Sadece bir tane ve en güzelinden. Telefonu ikimizin yüzünü de alacak hizaya getirdikten sonra adını fısıldadım.

"Can..."

Kayıt tuşuna bastıktan sonra Can'ın şaşkın bakışları arasında elimi uzatarak bağırdım. Daha önce hiç bağırmak istemeyen bir kız olan ben tam şuan "EVLENİYORUZ." diye bağırdım.

Bulutların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin