46.Bölüm:"Bir mavi var karşımda, denizlerin görünmüyor sonu. Tek derdim zihnime işleyen melodiden kurtulamamaktı. Akan suyu takip etti gözlerim, dönen dalga mutlaka çarpacak sana."
Saatler geçti, soğuk bütün sokakları sararken sıcacık kafede oturuyorduk. Beklediğime değdiğini fark ettim.
Her şey değişmişti, artık mutlu olma sırası bana gelmişti. Korkarak attığım adımların sebebi kuşkuyla baktığım konulardı. Bunu bilmek bile asıl meseleyi yok etmiyordu. Ellerimi masaya koyup gözlerimi şefkatle ona çevirdim. Karşımda öylece duruyordu, sanki hayalmiş gibi. Biraz doğrulup yaklaştım."Bundan sonra ne olacak?"
Hafifçe gülümseyip beklediği soruyu duyduğuna sevinmiş gibiydi. Çok geçmeden dudaklarından cevaplar döküldü. Beklediğimden fazla bilgiyi zihnime almak biraz zorlamıştı.
"Kayıp bir adam daha bulunmamış bedeni. Burada senin için varım, gizemi çözmek için değil."
Kaşlarımı çatıp bu kelimelerin anlamlarını düşündüm. Gerçekte ne hisler uyandırdığı önemli değildi, önemli olan onun anlatmak istedikleriydi. Kahveyle dudaklarımı ıslatıp bardak parmaklarımın arasındayken fısıltı eşliğinde içimi ürpertecek kadar hisli cümleleri söylemeye başladım.
"Gizem ikimizin arasında bir düğüm, bulunmak kayıpken mümkün. Oysaki ellerim değiyor ellerine, artık görünüyorsun karanlığın içinde."
Gözlerime bakmasına dayanamıyordum. Ortamı dağıtmak için biten kahvemden son yudumu aldım. Bardağı kenara koyup ellerimi masanın üzerinde gezdirdim. Bu yaşananlar gerçekti. Karşımdaki beden canlıydı. Onu ormanın içinde ararken belki de farklı düşüncelere karışmıştım. Ama buradaydı, ben geç kalmadım. Uzanıp ellerini tuttum. Geçen her saniye biraz daha azalıyor zamanımız. Bazı şeyleri erken başarırsak, geriye kalan dakikalarda yeni şeyler keşfederiz. Beni bul, ve koş ardımızdan gelen ışıklarla.
Dudaklarımı aralayıp kalkmadan son kez zihnimde onun için birleştirdiğim cümleyi sarf ettim.
"Artık buralarda bir beden var, bir karanlık aydınlanıyor yaktığın mumla. Şimdi bitmeden başa al anılarımızı, duraklattığın şarkıda kalmışken aklım."
"Oluyor gibi güzelim."
Gülümseyerek başımı salladım.
"Başardım."
Yavaşça ayağa kalkıp elimi bırakmadan kapıya ilerledik. Can ücreti öderken çalışanların gözlerini bizden alamıyor olduklarını izlemek farklıydı. Biri benim yerimde olmak istiyordu, ilk defa biri ben olmak istiyordu.
Kafeden çıktığımızda koşarak bıraktığım kitabı kaldırımdan aldım. Kollarımla sarıp Can'ın yanıma gelmesini bekledim. Yavaş adımlarla yanıma geldi, tekrar ellerimi tuttu. Başımı dik bir pozisyona getirip mutluluğumu gizleyemeyerek gülümsedim. Ağlayarak geçtiğim yollardan gülümseyerek dönmek en iyi başarı hikayesi olabilirdi. Ama artık yeni şeyler başarmak için eskileri unutmam gerekirdi.
"Can, eski evime uğrayabilir miyiz? Bir şeyler alacağım."
Yüzüme bile bakmadan cevabımı almıştım.
"Yeni şeyler için eski anılarını sadece bir zamanlar yaşadığını kabullenmen gerek."
"Can, o anılarda sen de vardın."
Ellerimi bırakıp kolunu omzuma doğru attı. Beni kendine bastırırken saçlarımı öptü. Sonra birkaç kelime fısıldadı.
"Yenilerinde de olacağım, telafi edemez miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların Ardından
RomanceBulutların üzerinde bana baktığını düşünüyorum her gece, gitmiş olman bitmiş olduğu anlamına gelmez... YAZDIĞIM KİTAPLAR ÇALINAMAZ, KOPYALANAMAZ. TELİF HAKKI İHLALİYLE HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILIR. YAZDIĞIM BÜTÜN SÖZLER BANA AİTTİR... •TÜM HAKLAR SAKLIDI...