36.Bölüm: Melodi

797 716 117
                                    

36.Bölüm:'Sonra her doğan güne yeni cümleler doldurdum. Fakat bu son iyi dinle sevgilim, belki bir daha doğmaz güneşimiz.' Gideceğini bilseydim, bütün hayallerimi bağışlamazdım acına.'


Saatlerce o kapının önünde bekledim. Belki çıkar dışarı, uyuyor muyum diye bakar sandım. Bakmadı, sessiz geçen her saniye sanki biraz daha uzaklaşıyordum. İçim huzursuzca çırpınırken gözlerim hep doluydu. Yanaklarımdan çeneme inmeden siliyordum yaşları, eğer açarsa kapıyı ağladığımı görmesin diye. Umutsuzca geçen 2 saatin sonunda tıkanmış burnum ve değişmiş sesimle fısıldadım.

'Bulutları özlediğinden mi bu tavır.'

Cevapsız kalacağını sanıyordum, kapının tam arkasından duyulan sesi beni bırakmayacağının gösteriyordu.

'Konu bu değil.'

Uzaklaşmak istiyordum, utancımdan bilmediğim bir yere gidip saatlerce orada kendimi yatıştırdıktan sonra göre gelmek.

'Konuşalım mı biraz?'

'Hayır'

'Gitmemi istersen söyle'

'Gidebilirsin.'

Ellerimi zemine bırakmış, başımı kapıya yaslamıştım. Gidebilirsin diyordu, gidecek hiçbir yerim olmadığını bildiği halde. Suçlu olan bendim. Belki sinirlilik halidir diyerek tekrar etmesini sağladım.

'Gerçekten mi?'

Bu kadar kırmış mıydım onu? Belli ki üzülmüştü. İçimdeki gereksiz his seni sevmiyor diyordu. Seni istemiyor. Belki bir sorumluluksun onun için. Düşüncelerimin arasında kalmışken sesi duyuldu.

'Evet.'

'Hoşça kal.'

Vücudum teker teker bir tuşa basarcasına titrerken her şeyin mahvolacağını düşündüm. Sadece 5 dakika sürmüştü. Hayatımın dönüm noktası demiştim o güne. Şimdikine ne isim verilir bilmiyorum ama bu sefer daha kırık kalbim. Beni bulduğun o kütüphanenden daha yorgunum. Artık tek bir cümle bile okuyamıyorum. Sadece farklı olabilirdi, mutlu bir aşk yaşayıp mutlu ölebilirdik.

Ayağa kalkıp oturma odasına gittim. Bulut yanıma gelirken onun benimle olma ihtimalini düşündüm. Bir evim bile yoktu. Hiç de olmamış, eğer burası benim evim olsaydı, mutlaka bir iz taşırdı. Çünkü insanın kendi evinden gitmesi istenemezdi.

Etrafa sebepsizce göz gezdirdim. Hiç bana ait bir eşya olmadığı için işim kolay olacaktı. Sadece bir ceketle kapıyı kapatıp hiç yaşanmamış sayacaktım olanları. Böyle mi?

Bulutla beraber yüzüme kapanan kapıya tekrar gittim. Asla yapmayacağım şeyi tekrar ettim.

'Can! Bulut sende kalsa olur mu?'

Sanki bütün hayatımdan uzaklaşıyormuşum gibi. O an içime dolan hisle Bulut'u öpmeye başladım. Sanırım bir veda bu, belki kısa süren ayrılık. Adı her neyse ruhumu sıkıyordu.

'Olur.'

Bırakmak istemiyordum. Ama bundan sonrasında ne olacağına dair ufak bir fikrim bile yoktu.
Titreyen çenemle birlikte yüzümü Bulut'un tüylerine bastırıp fısıldadım.

'Seni de onu da alacağım. Sadece bana zaman ver olur mu? Terk ettiğimi düşünme sakın.'

Gözlerimden yaşlar akarken yüzüğü çıkarıp kapının kenarına koydum.

'İyi bak ona.'

Sadece üç kelime çıktı dudaklarımdan. Yüzüm bembeyaz olmuştu. Belki son kez baktığım bu evde güzel günler yaşamıştım. Hoşça kal Can.

Bulutların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin