39.Bölüm:"Ve bulutları sevginle büyütmeyi öğrenmelisin. Çünkü her kış bize öğretir soğuğun da yakıcı olduğunu. Öyleyse buz tutan kalbin alev almalı sevgilim."
Annemi öyle görmek yaşanan her şeyi unutturmuştu. Gelinliğimin eteklerinden tutup eğildim. Gözlerimin önünden silinmeyecek bir ana tanıklık ediyordum. Dizlerimin yere sabitleyip ellerimle yüzünü sardım. Sıcaklığı beni bile yakarken hayal olmasını diledim. Uyanması gerekiyordu. Bugün güzel sonlanmalıydı.
"Anne aç gözlerini!"
Bağırışımla beraber Tolga cebinden zorla telefonunu çıkarıp ambulansı aradı. Can yaptığı sürprizden pişman, vereceğim tepkiyi ölçmek istercesine gözlerime bakıyordu. Ona kızmazdım, çünkü beni mutlu görmeyi herkesten çok isteyen bir insana neden diye sorulmazdı. Aklımdan geçen binlerce ihtimalden en kötüsü yerleşti ve kalbim onun yerine de atmaya başladı.
Aradan dakikalar geçti. Dışarıdaki görevliler koşarak içeriye girdi. Gözlerimden akan yaşlar yanaklarımda siyah izler bırakırken düşünemiyordum. Sonra yanağımdan süzülen yaş gelinliğime düştü ve beyaz bugünden sonra bulaştı siyaha...
Ambulansın gelmesi yaklaşık beş dakika sürmüştü. Arkalarından dış kapıya kadar koştum. Saçlarım dağıldı, özenle giydiğim gelinlik demirliklere çarparak dantelleri yırtıldı. Ve kaybettiğim gücü kendimde bulmak için çok çabalamıştım. Ben ayakta bile duramayacağım söylediğim ayakkabıyla onlarca merdiven indim. İnsan isteyince neler yapabiliyormuş.
Sedye ambulansın içine alınırken Tolga'nın sesiyle irkildim.
"Saatiniz yaklaşıyor, nikah bitsin öyle gelirsiniz!"
Başımı iki yana sallayıp gözyaşlarımı sildim. Sesimin sınırlarını zorlayarak bağırdım.
"Hayır yalnız kalmasın!"
Can kolundan tutup beni kendine çektiği sırada ambulansın kapısı kapandı. Tolga Can'dan arabanın anahtarını aldı ve hızlı ilerledi.
" Can bize de gidelim!"
"Bu son şansımız sadece 10 dakikamızı alır." Bunu söylerken sesi titriyor, yüzünde acı bir gülümseme beliriyordu.
Bu durumda nasıl sakince kalabilirdim ki?
"Can gitmem gerekiyor saçmalama!"
Birkaç adım atıp arabada bizi izleyen Tolga'nın yanına yöneldim. O sırada son kez belime dokunup beni kendine çevirdi. Ellerimi avuçlarının içine aldı, yüzündeki siyah boyaları silmeye çalışırken fısıltı eşliğinde konuştu.
"Ve bazen bir yalan yüzünden kayar iki hayat. Bundan sonrasına sorumlusun kendinden"
Elimi bırakıp gitmem için izin verdi, söylediği şeye bir anlam veremesem de boşluğa düşmüş gibi sendeleyip geriye adımlar attım. Arkamı dönüp onu geride bıraktım. Böyle olmasını istemiyordum ama içgüdüsel olarak hareket ediyordum. Arabanın yanına geldiğimde hızlı kapıyı açıp oturdum. Aynada görünen Can'ın üzgün yüzü kalbimi parçalıyordu. Araba çalıştı, Tolga daha önce yapmadığı kadar hız yaptı. Başımı geriye yaslayıp gözlerimi kapattım. Söylediği cümleler zihnimi etkisi altına aldı. Dün gece manzara izleyişimizi canlandırdım. Sonra saf duygularla fısıldadığı sözcükler...
"Ve bazen bir yalan yüzünden kayan iki hayat. Bundan sonrasına sorumlusun kendinden"
Bir yalan...
İki Hayat...
Bitiş...
Gözlerimi açıp öne doğru irkildim. Sanki günlerce çalışmayan mantığın bir anlığına da olsa kendini göstermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların Ardından
RomansaBulutların üzerinde bana baktığını düşünüyorum her gece, gitmiş olman bitmiş olduğu anlamına gelmez... YAZDIĞIM KİTAPLAR ÇALINAMAZ, KOPYALANAMAZ. TELİF HAKKI İHLALİYLE HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILIR. YAZDIĞIM BÜTÜN SÖZLER BANA AİTTİR... •TÜM HAKLAR SAKLIDI...