5.BÖLÜM: Yaşadığımızı hissetmek

2.7K 1.8K 305
                                    

5.Bölüm: "Okyanus sığdı avuçlarıma. Yağmur yağdı, ıslak toprağa ektim küçük umutlarımı. Güneşin ihtişamını, ay ışığını izledim. Ben her yıldız kaydığında anılarımı gözler önüne serdim."


Duyduklarım karşısında hafifçe gülümseyip bakışlarımı kaçırdım. Utancımdan yüzüm kızarmıştı. Derin nefesler almaya çalıştım. Kanıma karışan sakinleştirici bile beni bu durumdan kurtarmaya yetmemişti. Annem odaya babamla birlikte girdi. O tereddütle yerinden kalkıp bana bakış attıktan sonra kapıya yöneldi. Giderken arkasından izlemekle yetindim. Babam yanıma geldiğinde çıkış yapacağımızı anlamıştım. 


Bacaklarımı yataktan sarkıtıp bedenimi boşluğa bıraktım. Yavaş adımlarla çamura bulanmış çantamı alıp odadan çıktık. Uzun koridorlardan geçip hastanenin bahçesine çıktık. Herkes sessizdi. Otoparka ilerleyip arabaya yerleştik. Gökyüzü siyahtı. Karanlık yıldızları ortaya çıkarmıştı. Serin hava kendini belli ederken uykulu gözlerimle başımı cama yasladım. Bu yolculuk hastane eve yakın olduğu için kısa sürecekti. Hatta yaklaşık beş dakika sonra kendimi evin önünde buldum. Arabadan inip hızlıca merdivenlere yöneldim. Henüz kimseyle konuşmak istemiyordum. Hatta anlatacağım geçerli bir açıklama bile yoktu. Düşüncelerim içerisinde eve girdik.

"Nasıl oldu? Kavga mı ettiniz?"

Başlarımı çatıp hatırlamaya çalıştım. Hatta çok denedim. Olmadı...

"Sonra konuşsak olur mu? Hatırlamıyorum."

Sertçe yutkunup duvara dayandım. Hala kolumda ve sırtımdaki acıları hissederken başımdaki sızı çok belirgindi.

"Ne zaman tanıştınız?"

Hatırlamadığımı söyledikçe koruyucu sorularla karşılaşıyordum ve bu doğal olduğu için tepki vermiyordum.

Araya konular sıkıştırarak babama cevap vermedim.
Dakikalar sonra o dinlenmek için odaya giderken ben mutfağa doğru ilerleyip acı bir kahve yaptım. Kokusu evi sararken derin nefeslerimle içime çektim. Zihnimin rahatladığından emindim. Düşüncelerim kendini biraz olsun bırakmıştı. Gözlerimi kapattığımda hayalimde canlanan görüntü bile güzeldi. Camımda yağmur damlaları, güneş daha yeni doğuyor. Gökyüzünde hafif turuncu bir renk, yeryüzü sırılsıklam...

Karanlık ve uzun koridordan geçerek odama girdim. Ardımdan kapıyı kilitledim. Kahve bardağımı masanın üzerine yerleştirdikten sonra gözlerimi ovuşturup plağın yanına ilerledim. En güzel şarkıları henüz keşfetmediğimi biliyor olmak beni mutlu etmişti. Bu hala devam etmem gerektiğinin göstergesiydi. Bardağı alıp balkona doğru ilerledim. Zihnimde yaşanan o halikularde şeyler artık hiç olmamış sayılacak. Yaşadıklarımdan bahsetmiyorum, kurduğum hayalleri anlatıyorum. Bambaşka bir hayatım olabilirdi. Yeni adımla tanışabilirdim. Uyanmak istemediğim rüyalara geri dönebilirdim.

Balkondaki sandalyelerden birine oturup sırtımı arkaya yasladım. Cebimde titreyen telefonla dikkatim dağıldı. Alıp ekranı açtım. Ardından üstteki bildirime baktım.

"Can Atasoy'dan bir yeni mesaj..."

"Aklımda onlarca kelime geçerken hiçbiri dudaklarıma dökülmüyor. Sanki hafızama bastırılan düşünceler artık canımı yakıyor. Şarkılar bile anlatmıyor yokluğunda çekilen acıdan birkaç duygu, şimdi yazılan şiirlerde yok denecek kadar az yer veriliyor gerçek sevginin dokunulmaz koruyuculuğuna. Ve neyi aradığımı bulamayacak kadar dalgınım bu aralar, üzgünüm ama ellerini bir süre bırakmam gerekecek."

Ne hakkında söylediğini bilmiyordum. Bana bu cümleleri yazmasına gerek yoktu. Eğer onunla tek bir anımızı hatırlasam mutlaka karşılık verirdim. Ama olmuyordu, benim zihnimde ona dair tek bir cümle geçmiyordu.

Bulutların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin