29.Bölüm:"Sen görmüyorsun ama geçiyor manzaralar gözlerinin önünden, duymuyorsun nadir sesleri. Sevmiyorsun yıldızlarla bezenmiş gökyüzünü. Anlamıyorsun, anlam yüklemiyorsun taşlarla sabitlenmiş duvara, güneşin gölgesinin değdiğinde oluşan hisleri."
Boşluktayım, boşluğun ortasında gideceğim yönün riskli savaşını seçiyorum. Hayallerimi gerçekleştirmek için çabalasam bile korkuyorum öleceğim diye. Kendimi eve kapatıp sessizce hayal mücadeleme devam etmek istiyorum. Seninle tanışmak nefret ettiğim yaşama alışmak kadar mucizevi hislerle boğdu beni. O yüzden bir benzetmeyle sonlandıracağım düşüncelerimi. Sen o küçük kızın anılarla bezenmiş şarkısını söylerken titreyen sesisin benim için.
Yanan gözlerimi dinlendirmek için kapattığımda uyku bedenimi zehriyle sarmıştı. Ve ben farkında olmadan onlarca kabusun arasına düşmüştüm. Kaç saat geçti bilmiyorum ama yeni uyanmış bir bedenin yorgun olmasına anlam veremiyordum.
Gözlerimi küçük cama doğru çevirerek dışarıya göz gezdirdim. Ve belki de ilk kez yıldızlar bizi ödüllendirmek istedi. Bulutlar geriye çekilmiş, sessizlik bütün evreni etkisi altına almıştı. Ruhum ağlayışlara vesile olsa da kımıldıyordu yapraklar ağaçlarda. Ben düşüncelere dalmışken, Can yarı uyanık gözlerini üzerimde gezdirip dudaklarını araladı.
"Irmak, söz ver bana, ya ikimiz kalırız bulutları izlerken, ya da ikimiz gideriz bulutların ardına. Anlaştık mı?"
Önce anlamayıp sonra kalbimi paramparça eden bir farkındalık yaşadım. Ne denirdi ki böyle bir ruha, nasıl davranılır, nasıl sevilirdi? Ben daha önce bu kadar zarif birine rastlamadım. Üzgünüm bayım, tecrübesizlikle size layık olmaya çalışacağım.
"Ben anlaştık derim ama evren karşı çıkarda kurduğumuz düzene?"
"Daha zorlayıcı bir soru beklerdim güzelim, evren karşı çıkarsa anlaşmamıza, kavuşmak için direnirim sana. Ama unutma sevgilim, evren artık sırt çevirmez bize."
"Çok eminsin Can, daha ne yaşayacağımızı bilmiyorum."
"Ben biliyorum, ve zamanı durmak yerine ayak uydurmayı seçiyorum."
"Öyleyse öğretmelisin bana."
"Çok yakında kendiliğinden öğreneceksin." dediğinde cevap vermemi beklemeden ayağa kalktı. Gözlerinin içine bakarken belimden tutup kendine çekti. Kulağıma doğru fısıldadığı birkaç kelime etkisi altına almayı başardı bedenimi.
"Yaşama sevinci olmayan bir adamla sevgili olmak ne kadar kötü tahmin edebiliyorum, ama bu dansta bana eşlik eder misin?"
Kendi hakkında kurduğu fikirler, söylediği sözler aslında beni en çok yaralayanlar arasında yer alıyordu. İyileştirmeye çalıştıkça hissettiklerinin gerçek olduğunu düşünüyordu. Sanırım artık ellerimden gelenin daha fazlasını yapmaya başlasam bile boyumu aşan sorunlarla baş edebilecek güce sahip değildim. Ama o beni kurtarıp, kendini feda edebilecek kadar güçlüydü. Zayıf olduğunu söylüyor olması beni inandıracak son konuydu. Şarkı kulaklarıma dolarken tuttuğu ellerim heyecandan terlemiş ve düştüğüm durum gülmekten çok beni utandırmıştı.
Görmesem bile yüzümün kızardığından eminken hafifçe gülümseyerek durumu anladığını belli etti. Ellerimi ayırıp üzerime sildiğimde kendimden nefret etmek için yeterli bir sebep olduğunu anladım. Gözlerimi yere sabitleyip durumu kurtarmasını bekliyordum, öyle bir şey söylesin ki utancım yerini normalliğin huzurlu kollarına bıraksın. Ve beklediğim gibi bir konuşma gerçekleşirken gözlerimi kapatıp son cümleye odaklandım.
"Irmak, bak canımın içi. İnsani olarak bu çok normal, elin terleyebilir, cümlelerini toparlayamayabilirsin. Hislerini belirtmeye çalışırken sesin titreyebilir, ağlayabilir ve düşebilirsin. Ben seni mükemmel olduğunu düşündüğüm için değil, kusurlarımızla bir bütünü birleştirecek parçalara sahip olduğumuz için seviyorum. Ben seni seviyorum güzelim, mükemmellik kavramıyla pekiştirilmiş özelliklerini değil..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların Ardından
RomansaBulutların üzerinde bana baktığını düşünüyorum her gece, gitmiş olman bitmiş olduğu anlamına gelmez... YAZDIĞIM KİTAPLAR ÇALINAMAZ, KOPYALANAMAZ. TELİF HAKKI İHLALİYLE HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILIR. YAZDIĞIM BÜTÜN SÖZLER BANA AİTTİR... •TÜM HAKLAR SAKLIDI...