49.Bölüm:"Hala içimde bir yerde umudum saklı, bulmak için bir rüzgarda kaldı aklım. Herşeye rağmen hoş geldin sevgilim, bu yeni günümüzün de bulduğum bir şarkı."
Her şeyi düşünmekten yorulmuştum. İhtiyacım olan şeyleri ötelemekten sıkıldığım dönemlere girdim. Sonra arabanın içinde, tekrar takıldığınız bu kırmızı ışıkta etrafa bakındım. Siyah olmak zorunda değildi. Ben güçlü olmak için çabalamayı bırakabilirdim. Umutsuz ya da mutsuz olmaktan vazgeçebilirdim. Yanımda bir adam var ve onunla şuan her şeyi değiştirebilirim. Bir farklılık olsun bizim için, mutlu olalım. Ağlarken bile heyecanlansın içimiz, bırak sevgilim. Biz hep bağıralım...
Rüzgarın kuvvetine aldırış etmeden camı açtım. Can yeşil ışık yandığında tekrar gaza basarken elimi dışarıya doğru uzattım. Anlamsız bakışları ben ve yol arasında kalırken yıllardır kendime bile sormadığın o soruyu dudaklarımın arasından çıkardım.
"Var mısın 17 yaşında olmaya?"
O an attığım bakışların farkında bile değildim. Ama varım derse atacağım çığlıkların arkasındaydım.
"Can! Var mısın bir gün eskiye dönmeye."
Büyük bir kahkaha atıp aniden yüzünü ciddileştirdi.
"Hiç sormayacaksın sandım Irmak, on yediyiz bundan sonra."
Büyük bir gülümseme yüzümde yerini alırken üzerimdeki montu çıkardım. Kendimi daha rahat hissediyordum. Hafiflemiş ve soğukta kendine gelmiş bir beden gibi.
"Denize gidelim."
Söylediğim cümleyle sağ yola doğru girdi. Gerçekten ikiletmemişti bile. Buna seviniyordum. Bir gün de olsa istediklerimi yapmak iyi hissettirecekti.
Aklımda yapmak istediğim ve kendimi durdurduğum onca şey varken heyecandan yerimde duramayacak gibiydim.
Elimi biraz daha dışarı çıkarıp tenime değen rüzgarı hissettim. Sonra sırtımı arkaya doğru dayayıp fısıldadım.
"Başlayalım."
Deli gibi gülmeye başladığım sırada yüzümü cama çevirdim. Başımı yukarıya kaldırdım. Sonra çığlık atar gibi bir cümle çıktı dudaklarımdan.
"Mutlu olmalıyız!"
Kendimi tekrar koltuğa yerleştirip gözlerimi Can'a çevirdim. Frene basıp arabayı durdurdu. Elini saçlarıma getirip düzelttikten sonra çeneme dokundu.
"On yedi öyle mi?"
Başımla onay vermekle yetindim. Gözlerinin içi parlıyordu. Sanki hiç acı çekmemiş gibi gülümsüyordu. Can, farklı birine dönüşmüştü ve ben onun her halini sevdiğimi hissediyorum.
"Can geldik mi?"
"Nerede olmak istiyordun, unuttum galiba."
Kaşlarımı kaldırıp imalı bir bakış attım. Kasıtlı olarak yaptığını hiç anlamamıştım zaten.
"Saat kaç sevgilim?"
Sorduğu soruyla cebindeki telefonu almaya yeltendim. Elimi tuttu ve geriye çekti.
"O saat değil, senin saatin şuan kaç?"
Anlamsız bakışlarımı üzerinde gezdirip birkaç saniye düşündüm. Sonra idrak ettiğime emin oldum ve cevabımı verdim.
"Galiba 06.00"
Beni kendine çekip sıkıca sarıldıktan sonra kulağıma fısıldadı.
"Demek ki güneş doğacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların Ardından
RomanceBulutların üzerinde bana baktığını düşünüyorum her gece, gitmiş olman bitmiş olduğu anlamına gelmez... YAZDIĞIM KİTAPLAR ÇALINAMAZ, KOPYALANAMAZ. TELİF HAKKI İHLALİYLE HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILIR. YAZDIĞIM BÜTÜN SÖZLER BANA AİTTİR... •TÜM HAKLAR SAKLIDI...