25.Bölüm:"Yağmurların bulutta yaşadığı esaret altındaki hayatı gibisin demişti o küçük kız, yıllarca üzüldüğüm bulutlardan nefret ettirebilirdi bu düşünce. Hislerimin doğru kontrolü konusunda zorlandığım bir dönemde onlarca sorunun üzerime doğru gelmesi gökyüzünden ayırmak istiyordu beni. Kararttı ayımı güneşin kıskançlığı, sildi anılarımızı zihnine yerleşen zehir. Ve kayboldu incilerin en nadiri, geriye kalanlar sadece tesellisidir özlemin..."
Gözlerimi açtığımda kendimi karanlığın en koyu tonunda çırpınırken buldum. Ruhum acıların esiri altında kalırken yorganın altında sessizce akan gözyaşlarımı yastığa kavuşturdum. Kuruyan dudaklarım ve çıkmayan sesimle gözlerimi cama çevirdim. Gökyüzüne yerleştirilen yıldızlar artık benim değildi. Yazılan şarkılar hiçbir zaman beni anlatmak amacı gütmedi. Şiirlerde hiç kullanılmadı adım ve bilsem de silik izimin kaybolmuşluğunu hala kalbimdeki inciyi kaybetmedim. İç çekişlerim keserken nefeslerimi düşünmek kadar anlamsız bir kelime duymamış gibi hissetti zihnim. Anıların hissiz kelimeleri ve görüntülerin sessiz mutluluğu yanan gözlerime son darbeyi vuran oldu. Biraz doğrularak yönümü duvara asılmış küçük saate çevirdim.
03.20
Gece sessizliğinden ödün vermek istemeyerek karartırken bulutları, ay çizilmiş gibi gözler önüne seriyordu ihtişamını. Titreyen çenemi tutamazken kalbimin kırık aynasından çıkan cam parçaları yakıyordu canımı. Kısık sesimin ardından konuşmaya başladım. Çünkü biliyordum. O beni bulutların ardından izlemeyi ihmal etmezdi. " Ne lacivert oluyordu gökyüzü, ne de ışık saçıyordu karanlığıma yıldızlar. Ve güneş doğmamalı başlamayacaksa seninle bir gün, kaybolsun seninle izlemeyeceksem okyanusun maviliği.
Tutsaklığa geri dönsün o kuş. Yansın evren buz tutarken kalbim. Çıksın ruhlar arşa benimki toprağın korkusuz yolundayken. Bulsun adımların sessiz ağlayışlarımın nedenini, silsin ki izimizi yok olduğumuzu sandıklarında ilk defa varlığımızı hissedelim. İzlemesen de beni bulmak için say gecelerin yıldızlarını. Sil çıkmaz sokakların ardına gizlenmiş haritaları ve çıkar aklımdaki kötü senaryoları..."
Öylece izlediğim bulutlar siyahlığını kaybetmeyince ayağa kalkarak banyoya doğru ilerledim. Yüzümü yıkayarak kendime gelme çalışmalarını ağlayarak sonlandırırken aynada üzerimdeki elbiseyi tekrar gördüm. İğrenmişliğin içerisinde bütün hataları sadece benim yapmış olmam gereksiz duyduğum heyecanı gölgeliyordu.
Aklıma gelen onlarca an gözlerimin kararmasını sağlamaya yetmişti. Üzerimdeki elbiseyi tiksinerek çıkardığımda sinirim hala geçmemişti. Duvara doğru fırlatıp delirdiğimi düşündüm.
Aklımı kaybettiğimi ve bunun kurtuluştan çok cezam olacağını anladım. İç çamaşırlarımla kaldığımda bunun daha kötü olduğunu idrak etmem biraz zaman almıştı. Ağlayışımı hissizleşene kadar sürdürüp yarı açık bedenimle odaya döndüm. Cesaret değildi bu delilikti. Kaybedişini kabullenmek, nefesini kesmek ve tıkamaktı zaten sağır olan kulakları. Bu hayatın neden olduğu soruların cevaplarını bulanların yaşamak zorunda olduğu bir hayattı. Bu fark edenlerin sonuydu.
Başım eğik odaya döndüğümde karanlığa karışmış bir beden fark ettim. Yanıma doğru yaklaşırken yüzüne seçmekte hala zorlandığımı ve bunun hissiz dediğim kalbime korku aşılamasını seyrettim. Ve tam önümde durdu. Boyumuz neredeyse aynı ama kokusu tanıdık geliyordu. Eline aldığı feneri tek hamleyle açıp odayı aydınlattığında gördüğüm yüz tahmin ettiğimden daha kötüydü. Birkaç adım gerileyip bu anın gerçekliğini sorgulama içgüdüsü hissettim kendimde. Gerçekten o muydu?
Buna inanmalı mıydım yoksa deli dediğim aklıma mı bağlamalıydım. Lütfen hayal görecek kadar kafayı yemiş olayım. Lütfen halüsinasyonlarımda rastladığım herhangi yüzdem biri olarak kalsın.
Gözlerimi kapattım ve gerçek olmadığına kendimi inandırmaya çalıştım. Aklıma hiç duyamadığım bir şarkı olduğunu ve onun sözlerini kendim yazmam gerektiğini anlatıp vakit öldürmeye karar verdim. Dakikalar geçti korkunun sardığı bedenim titremeyi kesmeyeli. Yavaşça gözlerimi açtığımda yüzü yüzüme her zamankinden daha yakın. Kıskançlığı gözlerinden okunan, öfkesi aklını kasıp kavuran, beni yenmek için hazırlıksız yakalayıp arkasına bir ordu alan Gizem.
"GİZEM"
Arkasında İlke ve Çağatay...
Oysa arkadaşım sanmıştım her birini. Beni sevdiklerini içten içe yakınlaşmıştım. Şimdi böyle bir başına tam kavuşmuşken mutluluğun nadir açan çiçek tozlarına, nasıl olur da kaçırılmak istenir bedenim. Sözde güzel günler bitmeliydi aynı rengin tonunda. Şimdi ne olacak bilmiyorum fakat yansa da canım, hiçbir yara kalbime işledikleri demirden dikişler kadar acıtmayacak.
"Kapattım ışıkları, sürgün edildim ait olduğum evin şehrinden. Karanlık bir sokağın başında sessizce ağlıyorum. Ve biliyor musun sevgilim. Günler ayların verdiği huzursuzlukla geçmez oldu. Yıllar can çekiştiriyor insanların yaşamına. Yıldızların çok olduğu bir bölgede açtım şarkımızın sakin melodisini. Kapalı gözlerimle gördüm yüzünü ve sessizlikte tattım sesini. Dur ve nefes al. Nefeslerin devam ettikçe beni bulmak için çırpındığından emin olacağım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların Ardından
RomanceBulutların üzerinde bana baktığını düşünüyorum her gece, gitmiş olman bitmiş olduğu anlamına gelmez... YAZDIĞIM KİTAPLAR ÇALINAMAZ, KOPYALANAMAZ. TELİF HAKKI İHLALİYLE HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILIR. YAZDIĞIM BÜTÜN SÖZLER BANA AİTTİR... •TÜM HAKLAR SAKLIDI...