65.Bölüm: 'Konser Çıkışı'

10.3K 563 191
                                    

🎶Sertab Erener/Olsun🎶

🎶Sertab Erener/Olsun🎶

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar...

66.Bölüm, 'Konser Çıkışı'

≈Irmak'tan≈

Konserden çıktıktan sonra, kendimizi direkt sahile atmıştık.

Abimler ise dondurma almaya gitmişti. Bizde sahilde onların gelmelerini bekliyorduk. Yanımızda Burak'da vardı. Dondurma yemek istemediğini söylemişti ve abimlerle gitmemişti. Hem de bizi yalnız bırakmak istemiyordu sanırım.

Eylem, gözlerini Burak hariç her yerde dolaştırıyordu. Güneş ve Seher, kumlara oturmuş, büyük bir heyecanla birbirlerine bir şey anlatıyorlardı. Afife, telefondan oyun oynuyordu. Tuğçe ve Cansu abla ise, telefondan bir şey izliyorlardı. Herkes kendi halinde takılıyordu yani.

Ben de onları izlemeyi bırakıp, onları görebileceğim kadar uzaklaşıp, ayakkabılarımı çıkardım. Yorgun bedenimi kumların üstüne bıraktım ve gözlerimi kapattım. Tam kafa dinlemelik bir yerdi.

Tenimi gıdıklayan kumlar, kıyıyı yalayıp geçen dalgalar, su sesi ve saçlarımızı okşayan rüzgar o kadar güzeldi ki... Bu güzellik gece ay ışığında tamamlanıyor, daha da bir güzelleşiyordu sanki.

Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde, kim olduğunu az buçuk tahmin etsemde, başımı hafifçe çevirdim. Tahmin ettiğim gibi Buraktı.

O'da benim gibi yere uzanıp, bir kolunu başının altına aldı ve gözlerini gökyüzüne dikti.

"Bu sefer durum çok ciddi be Irmak. Ben ne yapacağım?" Bende gözlerimi gökyüzüne diktim. Bir kolumu karnıma koyup, diğer kolumu Burak'ın yaptığı gibi başımın altına koydum ve derin bir nefes aldım.

"Böyle devam edecek değilsiniz ya. Eminim aranızdaki sorunları er ya da geç halledeceksiniz ve eskiye döneceksiniz. Hatta bağınız daha sıkı olacak, ben inanıyorum. Tabi, gerçekten birbirinizi seviyorsanız olur bunlar." Burak'ın kıkırtısını duyduğumda, başımı hafifçe çevirdim ve kaşlarımı çattım. Neye gülmüştü ki?

"Vay be! Aşkı yoğurt markası sanan ikizim, karşıma geçmiş bana sevmeyi anlatıyor." Dirseğini yere dayayarak, doğruldu ve başını avuç içine yasladı. Yüzünü bana dönüp, diğer eli ile çocukmuşum gibi saçlarımı karıştırmaya, yanaklarımı sıkmaya başladı.

"Büyüdün de, abine nasihat mı veriyorsun sen bücürük?" Sinirle elini ittim ve Burak'a en ölümcül bakışlarımdan attım. Bu durumda espritüelliğini ve mizah seviyesini yüksek tutması şaşırılacak şeydi.

"Bir bas git Burak ya. İyilik de yaramıyor sana ha. Ayrıca, sen benim abim değilsin, aynı yaştayız. Şunu söylemekten ve beni sinir etmekten vazgeç." Burak tekrar kendini kumlara bırakıp, gülmeye başladı.

Tomurcuk Mahallesi| Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin