Olmayacak bir yerde yolları kesişen iki küçük çocuktu onlar. Ama nereden bilebilirlerdi ki yıllar sonra kaderlerinin birbirlerine bağlanacağını. Onlara sorulmadan verilen kararların altında ezilmek yerine savaşmak, aşık olmamak için verilen çabanın boşuna olmasıyla devam eden ufak bir rastlantı hikayesiydi. İçine sürüklendikleri hikayelerini kendileri yazmak için verecekleri tüm çaba boşa gidecekti. Zorla evlenmelerini engelleyemedikleri gibi kalplerine de söz geçirememenin acısını ikisi de en derinden hissedecekti. Belki de her şeyi akışına bırakmak en doğrusu olacaktı. Kaderle savaşmanın anlamsız olduğunu anladıkları an ise aşka çoktan tutulmuş olacaklardı. -- "Bana dokunmana asla izin vermem!" diye diklendim karşısında. Gelinliğim ile ne kadar çaresiz görünüyordum oysaki. O bakışının altında ezildiğimi hissetmiştim. Olanlara karşı gelemedim ama bu adama karşı gelmeliydim bir şekilde. Sevmediğim biriyle birlikte olamazdım çünkü. "Evlenmem de demiştin," dediğinde beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Beni bununla vurmaya çalışıyordu ama ben buna izin vermezdim. "Sen neyi ima etmeye çalışıyorsun?" diyerek diklendim karşısında tekrar. Bu iş hiç olmayacak yerlere gidecek gibi hissediyordum. "Normal şartlarda asla dokunmak isteyeceğim biri bile olamazsın sen," dedi ve devam etti. "Ama ben sağlıklı bir erkeğim ve artık bir karım var," dedi. "Karım da sensin ve istesen de istemesen de bu iş olacak," dedikten sonra arkasını döndü. Lavaboya girerken son kez seslendi. "Hayatımda başka kadınlar olsun istemiyorsan söylediklerimi iyi düşün," dedikten sonra kapıyı çarparak içeri girdi. Geriye tüm bu sorunlarla beni baş başa bırakmıştı. Bu saatten sonra tüm olanları kabullenmekten başka ne şansım kalmıştı ki? Not: TÖRE HİKAYESİ DEĞİLDİR..