Kaderimizde Yokmuş

9.1K 818 123
                                        

Hava orada, burnunun ucundaydı ama ne kadar solursa solusun göğsüne girmiyor, yetmiyordu içindeki ateşi söndürmeye.

Mete asla gelecek hayalleri kuracak kadar aptal olmamıştı. Ali'nin gidişinden beri biliyordu bugünün geleceğini. Uzakta, izmirde biriyle olmasını beklemişti. Mutlu olsun yeter, ben de yoluma bakarım demişti kalbine. Sevda karşılık bulmak değil, özgür bırakmaktır diyerek teselli ederdi kendini ama şimdi kaldıramıyordu.

Canan'ı tanıyor olmayı, gözlerinin önünde ayarlanmalarını ve elinden hiçbir şey gelmemesini kaldıramıyordu. Elini uzatsa dokunurdu mavi sevdiğine ama izmirde olduğundan bile daha uzaktı Ali ona.

Hayal kırıklığı en çok hangi kelimeyle gelmişti bilmiyordu, aşkının tanınmamasıyla mı, kardeş bilinmesiyle mi, yoksa Ali'nin söylediğinin aksine bu izdivacı durdurmamasıyla mı?

Canan iyi bir kızdı ama Mete onu sevemezdi. Ali böyle bilirse daha çok sorun çıkacaktı. Zaten kaçmaya yer arıyordu ve sandığı şeyi ağzından kaçırarak birilerine söyleyecek, okları Mete'ye çevirecekti.

Sevmediğini söylerse Ali'nin aradığı çıkar yol yok olurdu. Sevdiğini söylerse de başka bir soğukluk koyardı aralarına.

Necdet, Mete'yi değil Ali'yi istiyordu damat olarak. Belli ki uzun bir süredir kestirmişti gözüne. Onun ailesine yakışmazdı Mete. Diğerleri bunu işitse de verirlerdi kızı Ali'ye hiçbir şeyi engellemezdi bu.

Ali'yi aralarından çekip almak istiyordu. Bir çözüm bulmak, geleceğini kurtarmak istiyordu ama hiçbir şey kurtaramazdı onları. Ali çoktan ailesine boyun eğmişti. Hala yardım için çırpıyordu ama omuzlarındaki çöküntü bir gece önce sırtlamak istemediği yükü taşıdığını gösteriyordu.

Mete bunun için çıktı dükkandan, kapattı kapıyı ve zaten yanan yüreğe kendi acısını da taşıtmamak için peşinden gitti Ali'sinin. Kendi aşkı için ona acı çektirmeye hakkı yoktu.

Ali'yi mahalleye giden otobüsü beklerken gördü. Taş duvara yaslanmış mavi gözlerini yummuştu. Ellerini önüne birleştirmişti. Mete istemeye istemeye itmişti o eli.

Yanına doğru adımladı. Aralarında birkaç metre kalınca seslendi Ali'ye. Mavi gözler açılır açılmaz üzerine kondu. Kaşları şaşkınlıkla hafifçe kalktı. Mete'yi beklemediği belliydi.

"Konuşalım." Dedi Mete kısa keserek. Zaten başka ne diyecekti ki? Dudaklarından çıkan her bir kelime başka birini daha beraberinde getiriyordu ve yıllarca saklı tuttuğu kalbini gün yüzüne çıkarıyordu.

"Oturalım." Dedi Ali ilerideki çay bahçesini göstererek. Mete, başını tek seferlik sallayışla onayladı onu ve ardına bakmadan hızlı adımlarla yürüdü.

Ali ona yetişmek isteyerek hızlandı. Garip bir şekilde yan yana yürümekten kaçıyordu, Ali bunu anlamıyordu ama anlasa aynı yolda yürümenin bile çok manası olduğunu bilirdi.

Garip bir umuttu her hareket. Altı yıl canını acıta acıta silmişti Mete her bir umudu. Ali eskiden de şimdi de umut vermiyordu ama Mete artık eski Mete değildi. Eskisi gibi usul usul izleyemiyordu sevdiğini. O kadar sakin kalmıyordu. En sakin olması gereken zamanda harlanmıştı kalbi.

Oysaki iki gece önce aya bakarak Ali'nin arkadaki evde olduğunu bilmekle yetiniyordu. Ne değiştirmişti onu? Bunu düşününce tek bir görüntü geliyordu gözünün önüne.

Yıllarını harcadığı yerde Ali'yi görmüştü. Kendi camına konmuştu mavi kuş ve Mete yapmaması gereken hatayı yaparak, çok sıkarak kaçırmıştı onu. Sadece izlemeliydi. Kuş gitmeye karar verene kadar sessizce izlemeli, anın keyfini çıkarmalıydı ama yuvasına girmişti kuş. Artık gitsin istemiyordu o yuvadan. Tüm isteklerinin aksine konuştu masaya oturunca.

Daha fazla kelime etmemek, sorgulanmamak için hızlı oldu.

"Sevdim dediğim o değildi İzmir'li. Ben bir başka imkansız sevdada yandım." Önce Ali'sinin yüreğinde kendisi için olan hüznü almalıydı. "Sen başka türlü anladın, şimdi açıklamaya dilim varmaz ama Canan'ı sevmiyorum."

"O zaman neden?" Yalan söylüyordu esmer oğlan. Yalan olmalıydı, Ali o bakışlardaki acıyı görmüştü. Bir nedeni vardı, başka bir neden olsa da vardı işte bir şeyler.

"Konu sen ya da o değildi." Siz demek istemedi Mete. "Başka bir mesele..." Kara gözleri Ali'nin tersi yöne odaklandı.

"Bizi sen bilmezler hocam, bizi kabul etmezler. Başka bir yangının aleviydi, sana sıçradı. Derdine dert kattım, özür dilerim." Ali tüm açıklamaya karşı derin bir nefes aldı sadece.

Mete'nin gözleri Ali'ye değmezken Ali ise mavi gözlerini ondan çekmedi.

"Mete..." Dedi dakikalar ardından konuşarak. "Zorundayım." Mete meselesini açıklamasa da Ali nedenlerini açıklayabilirdi. "Aileme bunu borçluyum oğlum." Gülümseyerek baktı Mete'ye.

"Hani demiştin ya; hiçbir zaman sevemezsin, sadece varlığına alışırsın diye. Ne kadar sürer alışmak?"

"Bir ömür..."

-Lisa

UsulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin