Ali
Ali, Canan'ın yanından ayrıldıktan sonra en baştaki yerine geçti. Ferdi ve Metin konuşmaya daldıkları için geldiğini fark etmediler.
Mete yanından ayrılan arkadaşları ile anca baktı Ali'ye. Yanına gelsin isterdi ama yine de fazla dikkat çekmemeye çalışıyorlardı. Ne Mete ile fazla kalabiliyor ne de Canan ile durabiliyordu. Söylenecek olanlar o kadar vurucu oluyordu ki umursamadan duramıyordu. Sadece kendisine değil, diğerlerine de geliyordu laf.
Kına faslı bittikten sonra damat ortaya, gelinin yanına gitti. Çekilen resimlerin eşliğinde ilk dans için şarkıları girdi. Kına gecesi ve düğünün aynı anda yapılması yeni bir şey değildi.
"Yıllar geçse de üstünden, bu kalp seni unutur mu?" Kız gelinliğini savura savura dans etmeye başladı eşinin kollarında.
Şarkı girdiği gibi mavi gözler tekrardan kara olanlarla buluştu. Az önceki alaylı sözler ve gülüşler silinmişti şimdi.
"Kader gibi istemeden, bu kalp seni unutur mu?" Ali, Mete'ye bakarken aynı şeyleri düşündüğünden habersizdi ama ikisi de birbirlerine bakarak sadece gözlerini değil hayallerini de birleştirmişti.
"Şimdi burada kimse olmasa..." Diye düşündü Ali.
"Gözleri, yargıları, düşünceleri olmasa..." Mete de aynı anda benzer şeyler düşünüyordu.
Sana doğru gelirdim, elimi uzattığım için alay ederdin benimle ama yine de tutardın. Mete bunu yapsa gerçekten de dalga geçirdi Ali.
"Bana aşkı veren sendin, sonra alıp giden sendin." Bu sözlere dudaklarını kıpırdatarak eşlik etti Mete. Ali'nin gözleri ondan çok hayalini görüyordu. Mete'ye sarıldığını, başını omzuna yasladığını hayal ediyordu.
"Oysa düşlerim başkaydı, birden bire yarım kaldı. Yaşanacak çok şey vardı. Bu kalp seni unutur mu?" Yarım kalmaması için, ellerinin tutuşması, kollarının birbirini sarması için uğraşacaklardı.
Kimse görmese bile ikisi o anda, o sahnede sadece gözleri ile dans ettiler. Hayallerinde tuttu elleri birbirlerini. Söylenenleri ve hareketleri hayal ederek baktılar birbirlerine.
"Her gün akşam yastığında, üşüyorum yokluğunda, yaşıyorum boşluğunda." Sözler bu sefer Ali'nin dudaklarında can buldu.
Esmer oğlan daha fazla dayanamayarak toparlandı ve yürüdü. Ali'nin peşinden geleceğini biliyordu.
*
Canan, Ahmet'in peşinden girdi evin içine. Giren çıkan çok olduğu için dikkat eden de olmuyordu. Yemek dağıtımı için hazırlıklar başladığı ve gelin dışarıda olduğu için sadece mutfağı kullanıyorlardı.
Normal zamanda olsa Ahmet, Canan için dikkat eder, yalnız kalsalar bile kapalı alanda kalmak istemezdi ama şimdi gözleri kıskançlıkla o kadar kör olmuştu ki, istediği tek şey Canan'a bir an önce ulaşmaktı. Kız da onun gibi dikkatsiz davranarak girdi odaya. Hemen peşinden kimse girmesin diye kilitledi kapıyı.
Gözleri Ahmet'i bulduğunda gördü ne kadar kötü durumda olduğunu. Bunun için durduruyordu Ali'yi. Ali onu denemeye çalışsa da Ahmet'in acısı Canan'ın da acısı oluyordu. Onun kahve gözlerindeki bir tutam ateş, Canan'ı küle döndürecek kadar güçleniyordu.
Sarı saçlarını hissettiği öfke ile dağıtmıştı. Tüm öfkesini kendisine ve Ali'ye yansıtıyordu.
"Ahmet..." Sesindeki kar eriyip gitti kızın. Ona doğru yardım etmek ister gibi adım attı ama sonra durdurdu kendisini. Dokunuşlar söndürmezdi bu ateşi.
Ahmet onun başladığı işi bitirerek aralarında kalan mesafeleri tüketti ve kızın kendisi için kalkan ellerini tuttu.
"Canan yapma, yalvarırım yapma. Boğuluyorum, görmüyor musun? Acı çekiyorum." Kızarmış kahve gözler acısının dışa vurumuydu.
"Elimde mi sanıyorsun? Evlenmek istemiyorum desem babam umursar mı sanıyorsun? Kabul etse bile sıra sana gelene kadar kaç kişi bulur da getirir biliyor musun?" Cümlenin devamını getirmek için nefes aldı ama kelimelerinin açacağı yaradan çekinerek sustu. Konuşsa; Sen korkunu yenene kadar beni birine verir derdi.
"Gidelim." Günlerdir beklediği söz sonunda can buldu Ahmet'in dudaklarında. "Gel benimle gidelim. Bırak aileni, Ali'yi kaçıp gidelim." Canan öylece bakakaldı ona. Kızın sustuğu her saniye daha da korkuyla çarpıyordu sarışın oğlanın yüreği.
"Aileni bırakmak istemediğini anlıyorum ama ben seviyorum seni Canan. Her şeyi yaparım uğruna, her şeyin olurum, ailen olurum." Yeşil gözler sol gözünden ilk yaşını akıttı. Günlerce, gözünde yaş kalmayana kadar ağlamıştı Canan ama Ahmet ilk defa kendi uğruna düşen göz yaşını görüyordu. Parmağı ile yakaladı onu.
"Ahmet..." Titrek bir sesle konuştu Canan. "Nereye gideriz, nasıl hayatta kalırız?" Ali ile gitmek kolaydı. Evlenmiş olsa bile ailesi bilecekti bunu, istediğinde dönecekti. En azından boşanana kadar sorunu olmayacaktı. Ali iş bulabilir, her şeyi ayarlayabilirdi ama Ahmet korkutuyordu kızı. Sevgisinden emin değildi. Yarı yolda kalmaktan, terk edilmekten korkuyordu.
"Her şeyi yaparım Canan. Kimse duramaz karşımızda." Canan hüzünle yumdu gözlerini. Akan yaşlar umudunun yaşlarıydı. Aklındaki tüm sorulara rağmen gidecekti Canan, biliyordu bunu. Yakalanacak olsa, öldürülecek olsa bile tutacaktı Ahmet'in elinden. Yarı yolda kalacak olsa bile alacaktı o riski. Kendisine bakan kahve gözlere güvenecekti. Bir defa kalbini vermişti ona, kalbi olmadan nereye gider ya da nerede kalırdı. Ondan uzakta yaşayamazdı ki.
Ahmet yumulan gözlere uzandı ve ikisine de yumuşak birer öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum." Öperken söyledi kelimeleri.
"Seni seviyorum." Daha cansız ve yorgunca konuştu Canan. Sesi mırıldı gibiydi.
"Annem, babam..." Yaptığı ters tepelirdi ama en azından annesi ile konuşmayı denemeliydi önce. Rızaları olması için bir şans varsa, bir ihtimal varsa onu yapacaktı. Sanılan kadar kolay değildi aileyi bırakıp gitmek. "Onlarla konuşmam lazım. Cesur olmamız lazım Ahmet." Ahmet kafasını sallayarak onayladı onu.
"Her şeyi halledeceğim, güven bana. Şehre gider; kalacak yeri, işi, her şeyi ayarlarım." Canan'ın ışık dolu gülüşü dudaklarından kaçan hıçkırıkla ses kazandığında kızı kendisine çekti Ahmet. Kollarını ilk defa sardı sevdiğine.
Canan'ın gelmek istemeyeceğinden, bir yolunu bulamayacağından çok korkmuştu ama artık umurunda değildi. Her şeyi yapardı, çalışır bakar, bir yolunu bulurdu. Bu şekilde daha fazla dayanamazdı. Ali'yi, Canan'a dokunurken, yaklaşırken, göz boyamaya çalışırken daha fazla göremezdi.
"Cesur olacağım." Dedi Canan'dan ayrılarak. "Bizim için cesur olacağım." Elini sarı saçlarına atarak öne düşen tutamları geriye yatırdı.
"Önce Ali..." İlk sorunu çözdüğü anda kıskançlığın verdiği öfke anında geri döndü gözlerine. Canan anlayamayarak baktı ona. Ahmet son defa uzanıp öptü avuç içinden ve sonra ayrıldı kızdan.
Kapıya yönelip kilidi açtı. Ali'ye gidecekti, görülecek ilk hesabı onunlaydı. Öğrenecekti Ahmet'in sevgisini. Kızın başkasını sevdiğini bilecekti ve uzak duracaktı. Durmazsa da zorla durdururdu Ahmet.
Kapıyı açtığı anda aradığı mavi gözleri kapıda gördü. Öfkeyle yapıştı Ali'nin yakalarına ve onu da içeri, odaya çekti.
Ya yazar burada kesilir mi ya?? Ne yapıyorsun aaa?
Üzgünüm ama yarına yazacak konu lazım, yoksa ne yaparım? :( Çok taşlamayın.)
Sarhoş bölümünde sadece 6 yorumcuk var. Belki birileri gider de yorum yapar bir ihtimallll
-Lisa