Ozan arabasını park etti ve önünde duran kafeye baktı . Acele etmesi gerekiyordu vakti kalmamıştı. Derin bir nefes aldı. Afra'yı az bir süre görecekti sadece.
Kafasını hızla iki yana salladı ve arabadan inen oğlu ile kafeye girdi. Düşünme Ozan düşünme.
Gördüğü garsonu durdurup Afra'nın nerede olduğunu sordu."Afra Hanım yukarıda, odasında."
Ozan onu onaylanıp oğlu ile beraber yukarı çıktı. Kapıyı çaldı ve içeriden gelen Afra'nın sesi ile kapıyı açtı.
"Merhaba."
"Merhaba."Onlar selamlaşırken Cemre ve Ege çoktan buluşmuş konuşmaya başlamışlardı. Afra Ozan'ın yanına gitti koltuğundan kalkıp.
"Kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama işe gitmem gerekiyordu."
"Hiç önemli değil Ozan Bey. Zaten siz aramadan önce Cemre Ege ile konuşmak istiyordu ."Ozan gülümsedi ve elindeki çantayı Afra'ya uzattı.
"Lazım olabilecek şeyleri buraya koydum. Olabildiğince erken gelmeye çalışacağım."
"Peki. Dikkatli olun."Ozan bir kez daha gülümsedi. Ona dikkatli ol demişti.
Gülümsemede kalmıştı Afra. Adamın öyle bir gülümsemesi vardı ki gözlerini alamadı."Ege ben gidiyorum."
Ege koşarak babasına sarıldı.
"Çabuk gel olur mu? Sonra ben sen olmadan uyuyamam."
"Geleceğim."Bakışlarını kaçırdı Afra. Polis olmak zordu anlaşılan.
"Sakın yaralanma tamam mı?"
"Tamam."
"Döndüğümde hemen benim yanıma gel."
"Tamam oğlum. Hemen geleceğim."Küçücük çocuk neler söylüyordu böyle. Yutkunamadı Afra. Daha önce olmayı hiç düşünmesede iyi ki polis ya da asker değilim dedi. Evet biliyordu çok kutsal bir görevi yerine getiriyordu onlar. Ama herkes de yapamazdı işte. Afra da o yapamayacak olan kesimdendi.
Ozan zorlukla oğlundan ayrıldı ve ayağa kalkıp saçlarını karıştırdı. O sırada üniformasının kenarından çekilmesi ile kafasını oraya çevirdi. Cemre masum masum ona bakıyordu. Bir kez daha eğildi ve Cemre'nin boyuna geldi."Nereye gidiyorsun?"
"İşe gidiyorum fıstık."
"Ozan gitmesen olmaz mı ?"
"Neden?"
"Çünkü sen gitmezsen hep beraber oluruz."
"Ama ben işe gitmezsem de kötü adamlar rahat durmaz."
"O zaman çabuk dön tamam mı? "
"Taman. Çabuk döneceğim. "Ozan geç kaldığını fark ederek acele ile oradan ayrıldı ve arabasına bindi. O mafya çetesinin şimdi işi bitti işte. Onlar kimdi ki Ozan'ı oğlundan, tek ailesinden, ayırıyordu? Onlar kimdi ki Ozan'ın biricik oğlunu üzüp merakta kalmasına sebep oluyordu?
Karakola geldikten hemen sonra ekibi ile ekip otolarına bindiler ve kendilerine bildirilen konuma gitmeye başladılar. Ozan hiç istemese de telefonunu çıkarıp sessize aldı."Başkomiserim?"
"Efendim Ata?"
"Iyi misin Başkomiserim?"
"İyi olabalir miyim oğlum ben bu durumda?"
"Sen iyi ol ama Başkomiserim. Sen olmazsan buradaki kimse iyi olmaz. Sen babasın."
"Hadi ben babayım da iyi değilim size ne oluyor lan ?"Ozan biraz sinirli biraz da dalga geçer tonda sordu arabadaki ekibine. Onun dışında çocuğu olan yoktu bu arabada. Hiçbiri evli de değildi ayrıca.
Ekip yüzlerinde gülümseme ile kafalarını başka yöne çevirirken Ozan hepsine tek tek baktı."Ailesine haber vermeyen var mı? "
Kimseden ses çıkmadı.
"Iyi o zaman."
Araba önce yavaşlayıp sonra durdu. Ozan eğilip camdan dışarıya baktı. Boş bir yerdeydiler. Eski bir depo vardı sadece. Biraz ileride de bir orman başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kardeşim Olsun
Teen Fiction"Baba lütfen Cemre kardeşim olsun!" "Oğlum, bunlar sizin düşündüğünüz gibi kolayca olabilecek şeyler değil." "Ama neden? Sen bana oğlum diyorsun ona da kızım de olmaz mı? " ~~~ "Peki sen neden onun ablası olmak istiyorsun?" "Çünkü onun annesi yok be...