Bölüm 29

20.2K 1.1K 31
                                    

Afra bir kez daha ofladı sinirle. Olmuyor, ikna edemiyordu.

"Ya Ozan istemiyorum diyorum."
"Ama neden?"
"Sevmiyorum. Sevmediğim bir şeyi de yapmak istemiyorum."
"Balım sevmiyorum ne demek Allah aşkına? Sen kendinde misin?"
"Ay Ozan! Yeter lütfen yeter. İstemiyorum anlıyor musun istemiyorum."

Konu günlerdir aynıydı. Düğün! Afra çalgılı çengili, bol oynamalı, gereksiz masraflı, aşırı kalabalık, gürültülü bir etkinlik istemiyordu. Düğünleri de hiç sevmemişti zaten. Ama Ozan'a derdini bir türlü anlatamıyordu.
Ozan ise Afra'nın bu söylediklerinin bahane olduğunu, aslında istediğini ama çocukları olduğu için insanlar ne düşünür diye düşündüğünü sanıyordu. Endişe ettiğini, emin olamadığını düşünüyordu.

"Balım, gerçekten her şey çok güzel olacak. Bana inanmanı istiyorum sadece."

Afra gidip bahçe minderlerinden birine bıraktı kendini. Ozan da gidip yanına oturdu hemen.

"Ozan, seni gerçekten anlıyorum. Benim başka şeyler düşündüğümü sanıyorsun ama gerçekten öyle değil. Düğün sevmiyorum. Lütfen anla beni. Gereksiz bir etkinlik gibi geliyor bana. Gidelim nikahı kıydıralım, sonra da arkadaşlarımız, dostlarımız ile gider bir yere eğleniriz. Sadece düğün istemiyorum. Lütfen."

Ozan dikkatle baktı Afra'ya. Gözlerine, mimiklerine, konuşurken yaptığı el hareketlerine. Ciddiydi. Düğün sevmiyorum derken doğruyu söylüyordu.

"Peki. Sen nasıl istersen. Israrım düğün meraklısı olduğumdan değildi biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum hayatım biliyorum."

Ozan kalakaldı bir anda. İlk defa ismi yerine başka bir şey söylemişti ona. Hayatım demişti.

"Ne dedin sen?"
"Ne dedim?"

Afra bilmezden gelerek minderde yaslandı iyice arkasına. Keyfi yerine gelmişti.

"Bir daha söylesene."
"Neyi?"
"Hayatım!"

Onun gibi söyledi Ozan. Dolu dolu.

"Dedin ya. Bir daha söylesene."
"Hayatım."
"Seni yer hayatın!"

Ozan Afra'yı belinden tutup hızla üzerine çekti. Ozan yarı yatar pozisyondayken Afra da üzerindeydi. Ozan hiç beklemeden gözlerini kapattı ve kapandı sevdiğinin dudaklarına. Huzur.

"Anne!"
"Baba!"

İçeriden gelen ses ile ikisi de ayrıldı hızla birbirlerinden. Cemre ve Ege koşarak bahçeye çıktı bu sırada.

"Baba bizi parka götürür müsün? Lütfen!"
"Evet Ozan lütfen."
"Tamam, hadi gidin hazırlanın."

Ozan çocuklar arkasını döndüğü an tekrar Afra'ya uzanmıştı ki Afra itti hemen.

"Ozan ne yapıyorsun."
"Balım valla yarım kaldı. N'olur."
"Sus. Hadi kalk! Parka gidiyoruz."
"Parka gitmek için ayrılıyor olmamıza inanamıyorum. Nerede o bücürler?"

Ozan koşar adım eve girdi ve çocukların yanına gitti. Afra da gitti hemen arkasından. Bu sırada Ozan'ın ne yapacağını bildiği için telefonunu çıkarmış video çekmeye başlamıştı bile.
Ozan çocukların odasına girdiğinde hızla ikisini de tutup yatağa yatırdı ve gıdıklamaya başladı.

"Sizi küçük canavarlar!"

Çocuklar çığlık çığlığa Ozan'dan kaçmaya çalışırken Ozan sıkı sıkı tutuyordu ikisini de. Afra duvara yaslandı ve yüzündeki gülümseme ile izledi onları. Aile güzel şeydi. Çok güzel şeydi. Bu dünyadaki en kıymetli şeydi.

"Anne, kurtar bizi!"
"Evet Afra, yardım et!"

Afra çocukların yardım çığlıklarını boşa çıkarmamak için hemen telefonu bir kenara sabitledi ve koşarak atladı Ozan'ın üzerine.

Kardeşim OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin