Bölüm 7

32.1K 1.4K 59
                                    

Ozan, Ege uyuduktan sonra televizyon karşısına geçip boş boş izlemeye başladı.  Zeliş teyze Ozan'ın yanına gelip oturduğunda Ozan ona baktı. Bir şey söyleyecek gibiydi ama konuşamıyordu sanki.

"Ozan, oğlum?"
"Efendim?"
"Bir şey soracağım ben ama..."
"Sor abla, niye sormuyorsun?"
"Afra kim?"

Şaşırarak kaşlarını kaldırdı Ozan. O da nereden çıkmıştı ki şimdi?

"O nereden çıktı abla?"
"Ege uzun zamandır onun adıyla dolaşıyor evde. Güle oynaya yanıma gelip annem olacak diyor. Cemre de kardeşi olacakmış. Ne oluyor Ozan?"
"Off bu çocuk!"

Ozan derin bir nefes alıp saçlarını geri attı ve olanları anlatmaya başladı. Zeliş teyze sessizce dinledi sadece. Ozan'ın onu anlatırken ki mimiklerini izledi. Ozan'ı yıllardır tanıyordu. Ona karşı ne hissettiğini gayet iyi anlardı.

"Ne yapacaksın peki?"
"Bilmiyorum ki abla. Tutturdu kardeşim olsun diye. Hayır kızamıyorum da, haklı. Hangi çocuk hak eder annesiz, babasız büyümeyi. Onlar da inisiyatif alıyorlar. O yaştaki bir çocuğun aklıma gelmeyecek şeyleri bir araya gelip konuşuyorlar."
"Sen onun hakkında ne düşünüyorsun?"
"Afra hakkında mı?"
"Evet."
"Abla bu çok yanlış geliyor olabilir ama birkaç gün önce sen burada değilken Ege onunla kaldı. O gece almaya gidince benim için teleşlandığını gördüm. Resmen azarlayarak yemek yedirdi bana inanabiliyor musun?"

Ozan büyük bir şaşkınlık ile konuşurken Zeliha Hanım kahkahasını tutamadı. Ozan'a zorla bir şeyler yaptıran tek insadı sonuçta.

"O hızlı hızlı yemek hazırlarken acaba dedim. Düşündüm olur mu diye. Ama olmaz. O sadece Ege için endişe ederken ve insanlık namına bana yardım ederken düşündüğüm şeylere bak."
"Nereden biliyorsun bunları Ege için ya da insanlık namına yaptığını? Hem neden yanlış olsun?"
"Abla daha tanışalı ne kadar zaman oldu sanki, başka ne için yapacak?"
"Sen mikro ifade midir nedir, onun eğitimini almadın mı? Anlamadım mı yüzünden?"
"Yüzüne bakabilseydim anlardın tabii."

Zeliha Hanım tekrar gülümserken karşısında hoşlandığını söylemeye utanan koca adama baktı. Kaç yaşındaydı bu adam Allah aşkına? Ergen gibi triplere girip o bana o gözle bakmaz diyordu. Ne diye gidip doğruları söylemiyordu?

"Sen hoşlanıyorsun ondan."
"Abla yapma n'olur!"
"Ben bir şey yapmıyorum oğlum, sen kendi kendine yapmışsın ne yaptıysan."

Daha sonra kalkıp gitti Ozan'ın yanından. Biraz düşünmeliydi ona göre.

•••••

"Anne."

Afra kollarını kendine uzatan kızına bakıp güldü. Hep aynı şey oluyordu işte. Başkasının kucağında oturuyordu ama konu uykuya gelince Afra yoksa uyku da yoktu. Tek başına da olsa uyurdu ama başkasının kucağında asla uyumazdı.

"Ben uyutup geliyorum hemen."

Afra, Cemre ile beraber onun odasına gidip yatağa yattı ve kızını kucağına yatırdı. Kısa bir sürenin ardında Cemre uyuyunca yavaşça yatağa bırakıp üzerini örttü. Alnına minik bir öpücük bırakıp gece lambasını yaktı ve odanın kapısını aralık bırakıp salona döndü.

"Uyudu mu küçük cadı?"
"Uyudu. Ayrıldı nihayet aşkından."

Üçü de sesleri yüksek olmayacak şekilde güldü. Yasin gerçekten onun aşkıydı. Zaten Yasin onu küçük aşkım diye seviyordu. Cemre ne kadar Yasin'i aşkı olarak görse de yine de Beril onun için hep daha öndeydi. En basitinden eve geldiklerinde ilk Beril'e sarılırdı. Eğer Beril'i göremediyse de Yasin'e sarılmak yerine kabaca Beril nerede derdi. Yani Yasin en yaparsa yapsın Beril yerine geçemezdi.
Beril eşine konuştuklarını anlatmıştı. Tabii ki önce Afra'dan izin alarak. Yani Yasin bu kardeş meselesini biliyordu.

Kardeşim OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin