Bölüm 11

28.6K 1.3K 74
                                    

Afra sabah kafeye gidip hesap işleri ile ilgilendikten sonra odasında oturmaktan sıkılıp aşağı, kafe bölümüne, indi. Birazdan öğlen olacaktı ve kafe dolardı. Kafelerinde sadece tatlı değil yemek servisi de vardı. Tabii bir kafede ne kadar yemek olursa.
Afra müşterilere şöyle bir göz atıp memnuniyetsiz bir durum olmadığına kanaat getirdi ve mutfağa geçti. Cemre de burada duruyordu. Mutfaktakileri izlemek en büyük hobisi olabilirdi.

"Merhabalar!"
"Merhaba Afra Hanım. Pasta mı yapacaksınız?"
"Yok yok. Öyle dolaşıyorum ben, siz beni aldırmayın."

Afra mutfakta biraz dolandı ve eksik bir şeyler olup olmadığını kontrol ettikten sonra eksikleri listeye not edip mutfaktan ayrıldı. Merdivenlere gelirken kafede gördüğü tanıdık sima ile durup masaya baktı.
Ozan yanındaki garsondan menüyü aldıktan sonra tek tek resimleri incelerken yanındaki komiser ve memurlar da öğlen arası neden buraya geldiklerini sorgulamak ile meşguldü.

"Abi ayıp olmazsa ufacık bir sorum var."
"Sor."
"Abi, biz yemek yememiz gereken bir saatte neden yemek olmayan bir yere geldik?"
"Görmüyor musun var ya işte."
"Abi tost mu yiyeceğiz?"
"Niye tost içecek mi? Yenmiyor mu"
"Ha, ne?"

Ozan tüm dikkati menüde olsa bile laf sokmadan duramazken diğer memurlar gülmeye başladı. Onlara garson da dahil olunca Ozan kafasını kaldırıp garsona bakarak ilk siparişi verdi.
Ozan diğerleri de sipariş verirken kafede göz gezdirdi. O sırada kendisine bakan Afra'yı gördü. Gülümseyerek kafası ile selam verince Afra bir tepki vermeden yukarı çıktı.

"İnatçı ya."
"Efendim?"
"Yok, bir şey demedim."

Garson siparişleri alıp gidince Ozan bir kolunu sandalyenin arkasına atıp merdivenlere bakmaya devam etti ama Afra'nın geleceği yoktu.

"Abi sen nereye bakıyorsun?"
"Öyle bakıyorum işte. İlla bir yere mi bakmam lazım?"
"Değil."

Ata sinirle gözlerini devirdi. Bu adam neyin peşinde bilmiyordu ama buraya gelmelerinin bir sebebi olduğu belliydi.
Siparişler geldiğinde herkes yemeğe koyulurken Ozan garsonu çağırdı.

"Bana patronunu çağırsana sen."
"Bir sıkıntı mı var efendim?"
"İşte o konuyu patronun ile konuşacağım."

Garson gidip bir süre sonra Ozan'ın daha önce asla görmediği bir adam ile geri döndüğünde Ozan şaşırarak kaşlarını kaldırdı.

"Buyurun beyefendi. Bir sorun mu var acaba?"
"Sen patron musun?"
"Evet, bir şikayetiniz varsa bana söyleyin lütfen."
"Var, aradığım patrona ulaşamıyorum."

Ozan kendisi ile gelen arkadaşlarına şöyle bir bakış attığında hepsinin ona 'amacın ne' bakışı attığını görünce kaşlarını çattı.

"Ne var?"
"Abi sen iyi misin? Patronuymuş işte buranın."
"Ata susmazsan eğer senin ağzın ile..."
"Sustum abi sustum."
"Kardeşim sen bana en büyük patronu çağır tamam mı?"
"Peki."

Adam gittiğinde Ozan sinirli sinirli parmaklarını masaya vurmaya başladı.
Afra kapısının çalınıp açılması ile kafasını kaldırdı.

"Afra Hanım, bir müşteri sizi istiyor. Patronunuz çağırın dedi."
"Aşkın Bey yok mu?"
"Gitti ama ısrarla asıl patronu istiyorum dedi."
"Bakalım o zaman."

Afra odasından çıkıp aşağı indi. Tabii ki doğru tahmin. Çağıran kişi Ozan.
Masalarına gidip samimi olmayan bir gülümseme ile garsonun işaret ettiği kişiye, Ozan'a, baktı.

"Sıkıntı neydi?"

Ozan eliyle masayı gösterdi ve çok ciddi bir ifade ile konuştu.

"Soğuk."

Kardeşim OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin