Bölüm 41

14.4K 890 21
                                    

Cemre önündeki testi kapatıp yerine bıraktı ve sandalyesi ile beraber kayarak yatağa kadar gitti. Yatağın üzerindeki telefonu alıp gelen mesajlara baktı ve tek tek cevap verip geri masaya döndü. Sandalyeyi yerine bırakıp ayağa kalktı ve odasından çıkıp yan odaya, Ege'nin odasına, girdi.

"Egoşum, ne yapıyorsun canım?"
"Ders çalışıyordum."
"Bitmedi mi daha? Ben bitirdim ama, çabuk bitir de gel. Bekliyorum."
"Tamam güzelim, az kaldı."

Cemre yanına gidip bir kez öptü ve odadan çıktı. Bu huy hep babasından geliyordu. Aile üyelerini bulduğu her fırsatta öptüğü için herkes birbirini öpmeye başlamıştı ondan görerek.

Efe'nin odasına geldiğinde kapıyı açıp kafasını uzattı.

"Küçük prens, ne yapıyorsun?"
"Test çözüyorum."
"Siz de amma yavaşsınız ya! Neyse, bitince gel tamam mı?"
"Tamam abla tamam."

Cemre yine içeri girip onu da öptü ve odadan çıkıp salona gitti. Annesi ve babası işte olduğu için evde sadece Ege, Efe ve kendisi vardı. Bahçeye çıkıp kapının önünde beslendikleri kedileri sevmeye başladı. Efe'nin alerjisi olduğu için eve kedi alamıyorlardı, aynı şekilde köpek de. O yüzden kapının önünde birçok hayvana ev sahipliği yapıyorlardı ailecek.

Kapıyı kapatıp bahçeye döndü ve hamağa uzandı.

"Ay çok sıkıldım be!"

Yerinden kalktı ve eve girip cüzdanını aldı. Evden çıkıp yürümeye başladı. Marketin önünde geldiğinde durup düşündü bir süre.
Market ihtiyacından çok yürümesi gerekiyordu. Biraz daha ilerleyip sahile indi ve bileklerine kadar gelen suda yavaş yavaş yürüdü.

"Aptal Ege. Aptal Efe. Uyuşuklar. Bir insan bu kadar mı yavaş çözebilir testini ya?"

Cemre yürümekten de sıkıldığı sırada geri dönüp eve doğru yürümeye başladı bu sefer. Telefonu çalınca arayana bakıp açtı usul usul.

"Bitirdin mi nihayet?"
"Neredesin Cemre? Çıktım bahçeye yoksun."
"Sahile indim."
"Bekle ben de geliyorum."
"Geri dönüyorum."
"Bekle dedim."
"Ege yoruldum!"
"Sus."

Ege telefonu Cemre'nin yüzüne kapatıp Efe'ye haber vererek evden çıktı. Normalde Efe'yi yalnız bırakmazdı ama Cemre şu an ona tripli olduğu için yanına gitmesi gerekiyordu. Hiç belli etmese de Cemre yalnız kalmaktan ve yalnız dolaşmaktan nefret ederdi.

Sahile indiğinde bir süre etrafa bakındı ama Cemre'yi göremeyince ilerledi sahil boyunca. Geliyorum demişti konuşurken buraya kadar bile gelememiş miydi yani?

Cemre önünden hala çekilmeyen iki adama gözlerini kısarak baktı ve konuşmaya başladı.

"Bak bey amca, ben çok saygılı bir kızımdır. Ama şu konuda anlaşalım, mümkün değil fener kazanamaz."
"Bak kızım, sen şu kız başınla bize futbol anlatmaya çalışıyorsun ama bir şey de bildiğin yok hani."
"Yav bak, az biraz düşün. Bilmem kaç sene olmuş şampiyon olamayalı, bu sefer de olamayacak."
"Bak kızım! Sinirleniyorum ama!"
"A-aa ne bağırıyorsun be? Burada saygıda kusur etmetip sana amca diyorum gördüğüm muameleye bak!"
"Yav bela mısın sen başımıza be? Git şuradan!"

Adam Cemre'yi kolundan tutup ittiğinde Ege kayalıkların arkasından yeni çıkıyordu.

"Lan! N'oluyor orada?"

Ege koşar adım yanlarına gelip adamın elini ittiğinde Cemre hemen Ege'nin koluna gitmişti.

"Ege dur."
"Ne yapıyorsunuz lan siz?"
"Bana bak oğlum, al şu kızı götür buradan! Bela oldu başımıza! İki dakika kafa dinlemeye gelmişiz bir de çocuk mu avutacağız burada?"
"Bey amca! Bak burada sana saygılı saygılı konuşuyorum ama sinirlerimi bozma benim!"
"Yav bir git kızım git! Defol git yanımızdan! Yapıştı resmen ya!"

Kardeşim OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin