Bölüm 12

28.1K 1.3K 115
                                    

Afra kapıyı açtığında Ege hemen kollarını ona uzattı.

"Ben geldim!"
"Hoş geldin yakışıklı!"

Afra Ege kucağında içeri girince Ozan gözlerini kısarak arkasından baktı. Davet almayacağını anlayınca içeri girdi ve ezbere bildiği mutfağa gitti. Ege ve Cemre sohbete başlamıştı bile. Ozan tek boş yer olan Cemre'nin yanına oturunca
Cemre ona bakıp sırtını döndü.

"Hala küs müsün bana?"
"Evet."
"Barışmak için ne yapmam gerekiyor peki?"
"Onu da mı ben söyleyeceğim?"

Ozan gülerek Cemre'yi tuttu ve kucağına aldı.

"İstersen tekrar lunaparka gidelim. Binemediğin oyuncaklara binersin. Olur mu?"
"Gerçekten mi?"

Ozan kafasını salladığında Cemre gülerek kollarını Ozan'ın beline doladı.

"Ama sen de bineceksin."
"Tamam ben de bineceğim."

Afra önündeki hiç dokunmadığı tabağı alıp Ege'nin önüne koydu ve iki tane daha tabak hazırladı. Birini Ozan'ın önüne koyarken Ozan gülümseyerek onu izliyordu. Tepki vermeden karşısına oturup yemeğine başladı.
Ozan büyük bir keyifle yerde oyun oynayan çocukları izliyordu. Çok güzel bir görüntü olmuştu onun gözünde.
Afra elinde tatlı tabakları ile içeri girdi ve orta sehpaya bıraktı.

"Hadi gelin, pasta getirdim size."

Çocuklar oyunu bırakıp pastaları yemeye başladığında Afra tekrar mutfağa gidip meyve suyu getirdi.

"Kahveyi nasıl içersin?"
"Mutfağa gidelim mi?"
"Neden?"
"Konuşmalıyız Afra."

Afra kendi evinde de kaçamayacağını bildiği için onayladı.

"Çocuklar biz mutfağa gidiyoruz. Burada oynayın tamam mı?"
"Tamam."

İkisi mutfağa gidince Ozan Afra'yı omuzlarından tutarak sandalyeye oturttu ve tezgaha yaslandı.

"Kahveler de benden. Sadece yerlerini söyle."

Afra itiraz etmeden yerlerini gösterince Ozan bu sefer nasıl içtiğini sordu.

"Orta."
"Orta. Tamamdır."

Ozan kahveleri pişirmeye başladığında Afra gülerek onu izliyordu. Bir insan kahve yaparken neden bu kadar ciddi olur ki?
Ozan kahveler olduğunda fincanları masaya götürdü ve Afra'nın karşısına oturdu.

"Artık konuşabiliriz diye düşünüyorum."
"Evime çocuğunu kullanarak geldiğin için mecburen."
"Susar mısın?"

Ozan büyük bir ciddiyet ile Afra'yı susturdu ve kahvesinden bir yudum aldı. Devlet meselesi konuşacak gibi ciddi bir yüz ifadesine büründü.

"Bak, okulun önünde yaşanan şeylerin sebebini bilmiyorum ve öğrenmediğim her saniye kafamda türlü türlü senaryolar kuruyorum. Bunları başka türlü de öğrenebilirim ama senden duymak istiyorum. Çünkü sana saygım var."
"O yüzden mi evine..."
"Afra. Ne olur bitirene kadar bekle. Arabaya binince hemen uyuya kaldın. Seni evine götürüyordum ve yolda aklıma yaşamış olabileceğini o kadar çok şey geldi ki kendi kendime sinirlendim ve gerildim. Evinin yoluna girecekken vazgeçtim ve kendi evime gittim. Çünkü anlatırsın, anlatırsan da rahatlarsın dedim. Biliyorum yalan söylemiş oldum ama gerçekten aklımda asla kötü bir şey yoktu. Moralini düzeltmek istedim."
"Bunu bana söylemeliydin."
"Biliyorum o konuda hata yaptım. Ama sence de abartmıyor musun?"
"Sen o konuda hata yaptığını kabul ederken ben nasıl abartmış oluyorum?"
"Fazla tepki gösteriyorsun. Polisim ben Afra. Seni evime götürürken bile üzerimde üniforma vardı. Çok fazla şey gördüm. Gerçekten. Çok fazla aşağılık insan gördüm. Onları gördükten, onlara hesap sorduktan sonra sana ne yapabilirim?"
"Ozan... Bak sen bunu tamamen iyi niyetle yapmış olabilirsin ama ben canı yanmış ve güveni azalmış bir kadınım. Ve biz daha tanışalı kaç gün oldu da beni bu kadar önemsediğine inanayım. Biraz mantıklı düşün. Haberlerde günde bilmem kaç defa kadın cinayeti, kadına taciz, kadına tecavüz haberleri izliyoruz. Sence sen bunu yaptıktan sonra benim bu tepkiyi vermem abartı oluyor. Bir düşün bakalım ben o gün hiç tepki vermeden güle oynaya girsem evine. Kafama göre gezsem. Aklına hiç mi takılmaz daha yeni tanıştık, bu ne rahatlık diye? Şahsen ben sorardım. Çünkü rahat bir insan değilim. İnsanlara güvenmiyorum. Bu demek değil sen bana zarar vermek istiyorsun. Ben sadece kızımı ve kendimi korumaya çalışıyorum. Çünkü kadın olmanın çok zor olduğu bir ülkede yaşıyorum."

Kardeşim OlsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin