54. Bölüm

19.4K 1.3K 582
                                    

Biz geldikk🌼

İyi okumalar💛

🌍

Bugün son iki ders işlenmemişti. Okulda gerçekleşen seminere katılmıştık. O kadar sıkıcıydı ki ben bir ara uyuklamaya başlamıştım. En sonunda Sinan’ın fikri üzerine tuvalete gidiyormuş gibi yapıp sırayla salondan tüymüştük. Hocalar en ön koltuklarda oturdukları için dikkat çekmemiştik. En azından öyle düşünüyorduk.

Kantinde dikkat çekeceğimiz için hep birlikte spor salonuna gelmiştik. Spor malzemelerinin olduğu odadaki sandalyelerde otururken bu kadar ekşına gerek olup olmadığını düşünüyordum. Ne vardı yarım saat daha uyuklasak?

Esneyen ağzımı sağ elime kapatırken gözlerimi ovuşturdum. Dün gece film izleyeceğim diye geç uyumuştum. Haliyle uykum vardı. Eve gidince ilk işim erkenden uyumak olacaktı. Gerçi ne zaman bu planı kursam, gece yarısına kadar otururken buluyordum kendimi.

“Kızım gece beşik mi salladın?”

Sinan’ın cümlesinin üstüne dudak büzdüm. “Film izledim.”

“Aferin iyi yapmışsın,” dedi alayla. “Şu haline bak, şimdi kıvrılıvereceksin sandalyeye.”

Bana karşı kurduğu cümlenin ardından, karşıdaki ahşap masaya oturdu. Ellerini masaya yasladıktan sonra bakışlarını üzerimizde gezdirdi. “Eee anlatın bakalım, neler yaptınız yılbaşında?” Sonra gözlerini Hilal’e odakladı. “Sen başla Hilal Hanım.”

“Valla sensizdim, çok güzel geçti.”

“He he,” dedi dalga geçerek. “Ağlayarak girdin dimi yılbaşına?”

“Üstüne gitme kızın.” Melisa’ya döndü Sinan. “Sen konuş o zaman minik tavuk.”

Melisa derin bir nefes soludu. “Güzeldi benim yılbaşım.”

“Yoksa Ali ile birlikte mi girdiniz?” diyen Sinan dalga geçercesine kaşlarını kaldırdı.

“Ya daha neler!” Melisa utançtan kıpkırmızı olmuştu. Beyaz teni domatese dönmüşken Emre araya girdi. “Ama en azından aramıştır ya da mesaj atmıştır bence.”

Melisa kıvırcık saçlarının bir tutamını kulağının arkasına iliştirdi. “Mesaj attı.”

“Neyse Melisa domates salçası olmadan sözü başkasına verelim,” diyen Sinan, Emre’ye döndü. “Top sende kardeşim.”

Emre, üzerindeki ceketin fermuarını çektikten sonra gülümsedi. “Güzeldi işte. Ben ailemle birlikte bir davete katıldım.”

“Tamamdır, şimdi sıra Umut’ta.” Sinan, ezbere kurduğu cümlenin ardından bakışlarını sağa sola çevirdi. “Lan Umut ve Buğra nerede?”

“Sanırım hocaların engeline takıldılar,” dedim.

“Ulan bir işi de becerin be.” Kendi kendine isyan ettikten sonra cebindeki telefonu çıkardı. “Bir mesaj çakalım bari.” Parmaklarını ekranda gezdirdikten sonra başını kaldırdı ve Gözde’ye döndü. “Sen anlat bakalım. Nerede partiledin?”

Gözde, bacağını diğer bacağının üstüne attıktan sonra dirseklerini sandalyenin kenarlarına yasladı. “Bu sene Akın ve arkadaşlarıyla birlikteydim.”

“Şu çocuk,” diyen Sinan çarpık bir gülüş sundu.

“Tipim değil Sinancığım, biliyorsun.” Saçlarını omuzlarının arkasına savurdu.

“Senin tipin kim bir bilsek.”

Gözlerimi yavaşça yanımda oturan Mert’e çevirdim. Ben biliyordum onun tipinin kim olduğunu.

Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin