55. Bölüm

18.7K 1.3K 839
                                    

Biz geldikkk🌼

Finallerim bitince hemen damladım buraya. Arayı açma nedenim sınavlarımdı, "kitibi inittik" diyecek olanlar gelmeden söyleyeyim dedim

İyi okumalarr💛

🌍

Matematik dersinin bittiğini işaret eden zil çaldığında derin bir nefes aldım. Ders az daha uzasaydı boğulacaktım.

“Oh be,” dedim hoca sınıftan çıkar çıkmaz. “Neydi o öyle?”

Mert, parmaklarının arasında duran kalemi defterin üzerine bıraktı. “Çok fazla şey işledi, bir kısmını ancak anlayabildim. Eve gidince tekrar etmem gerek.”

Gözlerimi büyüttüm. “Sen en azından tekrar edince anlayabileceğini biliyorsun, umudun var. Bende o da yok.”

Dudakları keyifle iki yana açıldı. “Senin de umudun var.” Sonra kaşlarını hafifçe çattı. “Yani bence olmalı.”

“Hmm,” deyip elimi çeneme yerleştirdim ve bedenimi ona doğru çevirdim. “Öyle mi diyorsun?”

“Öyle diyorum.” Sesindeki netlik kendini belli ederken beni taklit edermişçesine elini çenesine yasladı ve bedenini iyice benden tarafa doğru çevirdi. “Okul çıkışı bana katılmak isterseniz, size matematik konusunda yardımcı olabilirim.”

“Beyefendi,” dedim nazik bir edayla. “Yardımsever olduğunuzu bilmesem benimle vakit geçirmek için fırsat kolladığınızı zannedeceğim.”

“Ne münasebet?” Gerilen kaşlarının altını süsleyen mavileri kısıldı. “Yardımseverlikten anlamam. Ben, işi gücü sizinle vakit geçirmek olan fırsat delisi adamın tekiyim.”

Daha fazla dayanamayıp kahkaha attım. “Zeki olduğunuz kadar dürüstsünüz de.”

Tebessümüyle taçlandırdı neşemi. “Bir miktar.” Ardından derin bir nefes soludu. “Burada kalıp muhabbetimizi devam ettirmeyi çok isterdim ama Sadık Hoca’nın istediği fotokopiyi çektirip gelmem gerekiyor.”

“Git bakalım,” dedim. “Nasılsa rehberlik dersi boş, devam ederiz.”

“Tamam o zaman,” dedikten sonra ayağa kalktı. “Ben kaçtım.”

Onu gülümseyerek onayladıktan sonra bakışlarımı önümdeki deftere çevirdim. Vaktimi değerlendirip bir şeyler karalamak istemiştim. Kalemliğimden çıkardığım kalemle deftere çizikler atmaya başladığımda bir ses işittim.

“Merhaba Dolunay, oturabilir miyim?”

Başımı kaldırır kaldırmaz Ufuk’un kahverengi gözlerini görmüştüm. Tebessüm ettikten sonra “Tabii,” dedim. Mert’in çantasını alıp kendi sıramın üzerine koyduktan sonra Ufuk’a döndüm. Ne diyeceğini merak ediyordum. Normalde çok yakın olmadığımız için önemli bir şey olma ihtimali yüksekti.

“Kötü bir şey mi?” dedim kendimi tutamazken.

Ufuk, sıraya oturduktan sonra kaşlarını çatarak baktı bana. “Nasıl yani?”

Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin