37. Bölüm

21.8K 1.5K 819
                                    

Selllaaammm biz geldik, hem de Mert'ten🌼

İyi okumalar 💛

Mert'ten

Bugün, okula gitme cesaretini güçlükle gösterebilmiştim. Dolunay'ın yüzüne nasıl bakacağımı bilemiyordum. Ona karşı kendimi kötü hissediyordum. Hislerimi nasıl olup da söylediğime ise hâlâ inanamıyordum.

O anları anımsadıkça gerçek olup olmadığını düşünüyordum. Eğer şu an olsa, aynı itirafı yapamazdım. O an nasıl bir cesaret gelmişse her şeyi pat diye söyleyivermiştim. Hem içimden bir yük kalkmıştı hem de berbat bir his bedenimi ele geçirmişti.

Onu kaybetme ihtimali...

Hislerimi susturma nedenim olan bu detay, yaşadığımız o andan itibaren peşimi bırakmaz olmuştu. Onu kaybedeceğimi fısıldıyordu. Aramızın eskisi kadar iyi olmayacağını, bana artık güvenemeyeceğini...

Bir türlü ayrılmıyordu peşimden. Ve ben, ona inanmamak için elimden geleni yapıyordum.

Tamam aşık olmasın bana, sorun değil ama uzaklaşmasın da. Onsuz olmak istemiyorum. Arkadaşım olarak kalsa da dünyadaki en mutlu insan olurum ki ben. Fazlasında gözüm yok.

Ama bütün bu olanlara rağmen, her şeye kaldığımız yerden devam edebilir miyiz? Hadi ben alıştım hislerimi bir tek elalarına fısıldamaya. Onları konuşarak dile getirmemeye alıştım. Peki o? Ona her bakışımda işitmeyecek mi sanki fısıltılarımı? Kafasını kurcalamayacak mı ona karşı her hareketim?

Artık eskisi gibi bakamayacağım gözlerine. Ya istemezse diye düşüneceğim. Dizlerime yatmak istemeyecek belki. Saçlarında özgürce dolaşamayacak ellerim. Ona istediğim her an mesaj atamayacağım. Yanıt vermek istememe ihtimali engel olacak bana. Çat kapı gidemeyeceğim yanına. Beni görünce eskisi gibi iyi hissedip hissetmeyeceğini bilemeyeceğim.

Artık eskisi gibi olamayacağız belki de. Bütün bunlar birer anı olarak kalacak. Belki hayatlarımızdan çıkmayacağız evet ama zamanla uzaklaşacağız birbirimizden.

Gözlerimden düşemeyenler, içime aktı. Güçlü bir sızı dağıldı. Burnuma, kalbimin en aydınlık yerine, zihnimin ona ait köşesine.

Dağıldı gitti. Dağıttı gitti.

Bugün okula bile gelmemişti. Benden uzak durmayı tercih etmişti. Haliyle ben de, sabahki dersler bittikten sonra eve gelmiştim. Ve geldiğimden beri öylece yatıyordum. Dün gece gram uyku girmemişti gözlerime. Haliyle gözlerim kapanmak istercesine ağırlığını belli ediyordu. Ancak uyuyamayacak kadar düşünceliydim.

Gözlerimi ovuşturduktan sonra telefonumun ekranını açtım. Whatsapp'a girdikten sonra Dolunay ile olan sohbete girdim. Son görülmesi dün akşamdı.

Uygulamadan çıktıktan sonra telefonu tekrar yerine koydum. Tam da o sırada arka arkaya hapşırmaya başladım. Dün ıslandığım için hastalık kapıya dayanmıştı anlaşılan.

Dolunay... O ne haldeydi kim bilir? Zaten rahatsızdı, hastalığı daha da artmış olabilirdi. Endişe içime hızla yayılırken telefonu elime aldım ve rehbere girdim. Gökay eve gelmiş olmalıydı, onunla konuşup Dolunay hakkında haber alabilirdim.

Birkaç kez çalan telefonu açan Gökay, "Efendim Mert Abi." dedi.

"Merhaba Gökay, nasılsın?"

"İyiyim, okuldan geldim. Arkadaşlarla dışarıya çıkacağım. Bir sorun mu var? Ablama mı ulaşamadın?"

"Ha evet, onu soracaktım ben de. Okula gelmedi de, ben rahatsız etmek istemediğim için seni aradım. Ablan iyi mi?"

Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin