Kural 11: Hayaller, hayata yön verme biçimimizdir. Neyi istersek, o oluruz. Hayal et.
🌍
Bugün sabah kahvaltısının ardından odamdaki boy aynasının önüne geçmiştim. Açtığım son ses müzik, odamda yankılanırken aynanın karşısında deli gibi dans ediyordum.
Arada bir duygusal müzikler açıyor, klip çekiyormuş havasına giriyordum. Hemen sonra duygusal havadan çıkıyordum. Üzerime giydiğim sarı elbisenin etek uçları benimle birlikte dans ediyor, başıma taktığım prenses tacımla kendimi gerçek bir prenses gibi hissediyordum.
E zaten öyleydim.
Deli gibi dans etmeye devam ettiğim sıra, başka bir şarkı çıkmıştı. Aşure kazanı gibi bir şarkı listem olduğu için, şarkılar her telden çalıyordu. Bu sefer dans etmekle yetinmeyip aynı zamanda şarkıya eşlik ediyordum.
"Kimseyi görmedim ben," deyip işaret parmağımı aynaya doğrulttum. "Senden daha güzel!"
Var gücümle "Kimseyi tanımadım ben," diye bağırdıktan sonra işaret parmağımı kendime doğru çevirdim. "Senden daha özeeel!"
Son kelimeyi söyleşimin ardından odamın kapısı açıldı. Kapıyı tıklamadan giren kişinin kim olduğunu görmek için başımı oraya doğru çevirmiştim. Ve gördüğüm kişi, beni yanıltmamıştı.
Gökay, beni baştan aşağı süzdükten sonra yüzünü ekşitmişti. "Ben nereden geliyorum biliyor musun?"diye sorduğunda keyifsizlikle şarkıyı durdurdum ve elimi belime yerleştirdim. "Nereden?"
"Salondan geliyorum. Annem ve babam senin için psikologtan randevu alma kararı veriyorlardı."
Göz devirdim. "Of Gökay, çık dışarı."
"Ben ciddiyim yalnız, evde potansiyel bir deli olduğunu düşünüyorlar."
"Çık dedim!"
Sinirime karşılık kahkaha attı. "O başındaki tacı takınca cidden prenses olduğunu mu düşünüyorsun?"
"Yoo," dedim ve burnumu havaya kaldırdım. Sağ elimi tacıma götürdükten sonra "Onu takmasam da prensesim zaten." dedim. "Hadi çık git odamdan."
"Oooo, vaziyet beter. Şizofrenlik yolunda koşar adım ilerliyorsunuz delinay hanım."
"Çık dedim!"
Bağırışımın ardından geri çekildi. "Aman iyi be, çok meraklıyım sanki sana." Kapıya doğru yöneldikten sonra başını hafifçe bana doğru çevirdi. "Sana premsescilik oyununda başarılar."
"Gökay!"
Bu sefer sesim, evi inletecek kadar yüksek çıkmıştı. Gökay bu tepkimin ardından yüzünü ekşitti. "Kapının önüne in diyecektim aslında. Mert abi geldi."
"Ya çocuk, niye başından beri söylemedin? Mert'i beklettik." Hemen, bulunduğum yerden sıyrılıp kapıya doğru ilerledim ve Gökay'ın yanından geçip koridora çıktım.
Hızlı adımlarla odamdan ayrılıp, dış kapıya ilerlediğim sıra üç kere düşme tehlikesi yaşamıştım. Ancak bütün bunlara rağmen, sağ salim ulaşabilmiştim.
Açık olan kapının önüne geldiğimde, gördüğüm manzara beni şaşırtmıştı. Mert gelmişti ama yalnız değildi.
Kucağında tuttuğu koala, fazlasıyla tanıdık gelirken gözlerimi büyüttüm. "Mert!"
Oldukça büyük olan koalayı, yüzünden aşağıya doğru indirdikten sonra hafifçe tebessüm etti. "Efendim?"
"Bu," dedim koalaya bakıp.
"Ha evet sizi tanıştırmayı unuttum. Bu yeni arkadaşın, koala bey. Benim olmadığım anlarda sana eşlik edecek."
"Yaaa," dedim tuttuğu koalaya bakarken. O kadar mutlu olmuştum ki. Beni, koaladan daha mutlu eden şey onu almayı düşünebilen bir arkadaşımın olmasıydı.
"O gün, Gözde'ye hediye seçerken koalaya hevesle baktığını gördüm. Doğru mu hissettim bilmiyorum ama sana almak istedim işte."
"Doğru hissetmişsin, çok beğenmiştim. Sonra gider alırım diyordum da unutmuştum işte."
"Çok sevindim," dedi mavi gözleri ışıldarken. "Bu arada, artık sahibine vereyim." Koalayı bana doğru uzattı. "Merak etme, biz birkaç gündür birlikteydik. Yıkandı, kurulandı ve artık seninle yaşamaya hazır."
Bu detay beni musmutlu ederken, koalayı kollarımın arasına aldım ve ona kocaman sarıldım. Yumoş yumoştu.
"Çok teşekkür ederim," dedim yüzümü, gömdüğüm peluştan çekip. "Beni nasıl mutlu ettin anlatamam."
"Rica ederim, sen mutlu olduğun için ben de mutlu oldum." Ardından bakışlarını önce üzerimde, sonra da yüzümde gezdirdi. Bakışı, başımdaki taçla birlikte sona erirken kaşlarını çattı. "Bir yere mi gidecektin?"
"Yo hayır," dedim. "Can sıkıntısından giyindim, kedi kız makyajı yaptım." Ardından gözlerimi kırpıştırdım. "Nasıl olmuş?"
Kirpiklerimi kırpıştırmamı seyrettikten sonra hafifçe tebessüm etti. "Çok güzel olmuş." Ardından işaret parmağını, göz bitimime yapıştırdığım minik yıldıza dokundurdu. "Bu da çok hoş olmuş."
Sarı ve pembe tonlarında yaptığım makyaj, göz bitimime kondurduğum gümüş rengi yıldızla tamamlanmıştı. Ondan bahsediyordu. "Ay evet çok tatlı. Sana da yapıştırayım mı?"
Bu sorum, az önceki iltifatı ettiğinden ötürü pişman olmasına neden olmuştu. Hafifçe tebessüm edip "Başka zaman yaparsın," dedi.
Gözlerimi kıstım. "Bu, beni geçiştirme cümlen."
Gülüşü genişlerken başını iki yana salladı. "Yok, gerçekten işim var. Hatta burada fazla bile oyalandım. Gitsem iyi olacak, Arif bekliyor."
Yüzüm düşmüştü. "Peki," deyip mutsuzluğumu belli etmemek adına gülümsedim. "Ama bir gün yüzünü bir sürü yıldızla süsleyeceğim. Elimden kaçamazsın."
"Tamam, süslersin." dedi ve derin bir nefes soludu. "Hadi ben gidiyorum artık, görüşürüz."
Koalanın kolunu kaldırıp, ona el salladım. "Görüşürüz, yine bekleriz."
Mert tebessüm ettikten sonra, evden ayrılırken ben de kucağımdaki koalayla birlikte kapıyı kapattım. İlk işim ona isim bulmak için odama gitmekti.
Odama ulaştıktan sonra kapımı kapattım ve koalayı, az ilerideki yatağın üzerine bıraktım. Karşısına oturduktan sonra onu uzun uzun seyretmeye başladım. Ne isim konurdu ki buna?
Kaşlarımı çattıktan sonra düşünmeye devam ettim. Ancak dakikalar geçmesine rağmen doğru düzgün bir isim bulamamıştım.
"Ee," dedim koalayla bakışırken. "Ne koyalım bakalım senin ismini?"
Mert aldığı için onu hatırlatsın istiyordum. Ancak uygun bir isim bulamıyordum. Direkt Mert koymamak için kendimi zor tutarken kuruyan dudaklarımı ıslattım.
Mavi... Mavi mi koysaydım acaba?
Hem Mert'in gözlerinin rengiydi, hem de en sevdiğim renkti. Bu fikir aklıma yatarken karar vermiş gibiydim. "Mavi olsun mu senin ismin?" dedim koalanın ayağına dokunup.
Ardından neşeyle, koalayı kucağıma aldım. Temiz kokusunu içime çektikten sonra hafifçe tebessüm ettim. Onun gibi kokuyordu.
Beni hiç beklemediğim anlarda, tahmin bile edemediğim konularda şaşırtmayı başarıyordu. Dikkatliydi. Yalnızca bakışlarımdan bile ne düşündüğümü çözebilecek kadar dikkatliydi.
Ve ben, ne kadar şanslı bir kız olduğumu her seferinde daha da iyi anlıyordum.
Onun sayesinde.
bölüm sonu🌑
Mertttt sizi şaşırttı mı?
Peluş koalaya mavi ismini vermeyen de ne bileyim ashhshsh
Diğer bölüm görüşmek üzere 💛
instagram| hayaliyazan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)
Short StorySolunu en yakın arkadaşının varlığıyla tıka basa dolduran Dolunay, kalbinde aşka yer kalmadığına emindi. Oysa aşk en çok, yanıltmayı severdi. texting #1 (24.11.2020) mizah #1 (09.12.2020) lise #1 (10.12.2020) genelkurgu #1 (11.01.2022) aşk #1 (02.09...