46. Bölüm

21.4K 1.4K 1.5K
                                    

Biz geldikkk 🌼

Hem de güzel geldik bencee

İyi okumalarr💛

🌍

Dün Mert'in söylediklerini uzun uzun düşünmüştüm. Bir yerde ona hak vermiyor değildim. Ancak kendi bildiğimin de yanlış olduğu söylenemezdi. Sonuçta bildiğim bir durum vardı ve bunu bile bile sessiz kalmak yanlıştı. Ya Emre o yalana aldanırsa, o zaman ne olacaktı? Bu durumda kendimi suçlamayacak mıydım?

Oflayarak yatağıma iyice sokulup dizlerimi karnıma çektim. Bu durumu Emre'ye söylemeliydim. Ondan sonrası kendi bileceği işti. Ben olanları anlattıktan sonra kendi yoluma bakacaktım. Mert'e hak vermem tam bu noktada başlıyordu zaten. Artık bazı şeyleri açığa kavuşturmak zorundaydım. Hiç değilse kendime, Mert'e odaklanmak istiyordum.

Bu zamana kadar yalnızca ikimizdik. Hayatımıza sonradan dahil olan arkadaşlarımızı sevsem de onlarla hiçbir zaman Mert'le kurduğum bağları kuramayacaktım. Bunu istediğim de söylenemezdi zaten.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle birlikte başımı örtünün içinden çıkardım ve kolumu uzatıp komodindeki telefonumu aldım. Mesaj atan, Emre'ydi.

Emre: Nasılsın?

Dolunay: Fena değil. Sen?

Emre: Ben de aynı şekilde.

Emre: Dün konuşacaklarımız yarım kalmıştı. Önemli olduğunu düşünüp hatırlatmak istedim.

Dolunay: Evet, konuşsak iyi olur.

Emre: Tamam müsaitsen görüşelim o hâlde

Dolunay: Bizim sokaktaki parka gelsen olur mu? Pek keyfim yok da, kafeye falan gitmek istemiyorum.

Emre: Tabii olur, ben gelirim oraya. Az sonra çıkarım, 15 dakikaya oradayım

Dolunay: Tamam görüşürüz o zaman

Emre: Görüşürüz

Telefonu bıraktıktan sonra gözlerimi sıkıca kapattım. Elimden gelse hiç kalkmazdım yataktan. Öylece uyurdum.

Dakikalarca yatağın içinde durduktan sonra Emre'yi bekletmemek adına artık kalkmam gerektiğini fark ettim. Örtüyü istemeyerek kaldırdıktan sonra yatakta doğruldum ve ayaklarımı zemine koydum.

Dağılan saçlarımı kaşıyıp ayağa kalktım ve aynanın önüne geçtim. Altımda gri taytım üzerinde beyaz sweatim vardı. Gayet de dışarı çıkabileceğim bir kombindi. Kıyafetlerimden onay çıktıktan sonra dağılmış saçlarımı ellerimle düzelttim ve sol tarafta duran montumu üzerime geçirdim. Atkını boynuma dolayıp telefonumu, anahtarımı aldıktan sonra odamdan çıktım. Dışarıya çıktığımı Gökay'a haber vermeyi unutmadım tabii.

Dışarıya adım atar atmaz yüzüme çarpan keskin soğuk, uykulu halimi dağıtmaya yetmişti. Ellerimi montumun cebine koyduktan sonra adımlarımı hızlandırıp parka doğru ilerledim. Gözlerim ayakkabılarıma odaklanmış şekilde, aşina olduğum alana girdiğimde başımı kaldırıp etrafa göz attım. Emre gelmişti, karşıdaki bankta oturuyordu.

Derin bir nefes soluyup onun yanına yöneldim. Gözlerimiz buluştuğunda hafif bir tebessüm etti. "Merhaba."

"Merhaba," deyip yanındaki boşluğa oturdum.

"Nasılsın?"

"İyiyim." Ellerimi ceplerimden çıkarıp birbirine sürterken göz ucuyla ona döndüm. "Sen?"

Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin