Heyoo biz geldikkkk
Hepinize iyi okumalar 💛
🌍
Sinan’dan
Beden dersinin son dakikalarındaydık. Hoca bizi kendi halimize bırakmıştı ve ben de okulun en ücra köşesindeki çimlerde oturuyordum. Umut, Buğra, Emre, Melisa ve Gözde sınıftaki birkaç kişiyle voleybol oynuyordu. Hilal ise karşıdaki kamelyada oturuyordu.
Tek değildi, Hakan vardı yanında.
“Tipe bak,” diye mırıldandım. “Gerçi yok ki bakalım.”
Parmaklarımın arasındaki çimlerin birkaçını kopardıktan sonra derin bir nefes aldım. Hilal son zamanlarda şu çocukla çok yakındı ve bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı.
Ben takmazdım böyle şeyleri. Birçok kız arkadaşım vardı, girdiğim her ortamda anlaşabileceğim birilerini mutlaka bulurdum. Ama son günlerde Hilal’i Hakan’la gördükçe kendimi garip hissediyordum. Garip diyorum çünkü daha önce şahit olmadığım bir histen bahsediyorum.
Belki bunu kendime itiraf etmek bile güç geliyor ama ondan hoşlanıyorum. Baya baya hoşlanıyorum yani. Ve bu beni mutlu etmiyor.
Etmiyor çünkü ben âşık olmak, hayatımı ve zamanımı kendimden başka biri için harcamak istemiyorum. Geceleri başımı yastığa koyar koymaz uyumak istiyorum.
Zihnimde, kalbimde saçma sapan hisler olmasın istiyorum. Birini, beni mahvedecek kadar güçlendirmek istemiyorum. Ben istiyorum ki kimsenin gücü beni üzmeye yetmesin. Kimseye boyun eğmeyeyim, içimdeki hisse yenik düşmeyeyim.
Ofladıktan sonra gözlerimi Hakan ve Hilal’in oturduğu yerden çektim. Bakışlarımı çimlere sabitledim, öyle boş boş bakmaya başladım.
Birkaç dakika böyle geçerken, Hilal’in sesini işittim. “Sinan, çantamı uzatır mısın?”
Sesiyle dağılan dikkatimi, gözlerinde topladım. “Yoo.”
Kaşları sinirle çatıldı. “Ya arkanda işte, versene.”
Yüzünü daha iyi görebilmek için başımı kaldırdım. “Kendin al,” dedim aldırış etmezken.
“Salak mısın? Yine saçma sapan davranıyorsun.”
“Saçma sapan davranan ben değilim,” dedim kendimi daha fazla tutamazken. “Sensin.”
“Ne demek benim?” Önüne düşen koyu kestane saçlarını, omuzlarından geriye attı.
“Hakan’dan bahsediyorum,” dedim. “Hayatımda gördüğüm en saçma sapan şey kendisi. Onunla takıldığına göre senin de farkın yok.”
“Onu ne kadar tanıyorsun da böyle konuşuyorsun?” dedi.
“Sen ne kadar tanıyorsun da böyle savunuyorsun?”
“Ben kimseyi savunmuyorum.”
“Belli,” dedim alayla. “Sevgili de olursunuz yakında, öyle bir yakınlık sizinki.”
“Peki bundan sana ne?”
Verdiği cevap karşısında şaşkına dönmüştüm. “Bana ne,” dedim mırıldanarak. “Öyle mi?”
“Evet, sana ne?”
Kendimi daha fazla tutamayıp ayağa kalktım. Birkaç adım attım ona doğru, aramızdaki mesafeyi kapattım. “İyi, ne halt yersen ye. Nasılsa bana ne.”
“Evet,” dedi ısrarla. Ardından gözlerini kıstı ve “Korkağın tekisin biliyor musun?” diye fısıldadı. “Sevmeyi bile beceremeyen bir korkaksın sen.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)
Short StorySolunu en yakın arkadaşının varlığıyla tıka basa dolduran Dolunay, kalbinde aşka yer kalmadığına emindi. Oysa aşk en çok, yanıltmayı severdi. texting #1 (24.11.2020) mizah #1 (09.12.2020) lise #1 (10.12.2020) genelkurgu #1 (11.01.2022) aşk #1 (02.09...