43. Bölüm

22.6K 1.4K 713
                                    

Hepinize merhaba. Bu her zamanki kadar keyifli bir merhaba değil maalesef.

Günlerdir hiç tanımadığımız insanlarla, enkaz altında gibiyiz. Sanki o binalar hepimizin üzerine yıkıldı. Öfkeli, mutsuz, hüzünlü, umut dolu... Birçok duyguyu aynı anda yaşıyoruz. Bir kurtuluşa sevinirken diğer kayıpla yerle bir oluyoruz. Huzurla uyuyamıyoruz, keyifle yemek yiyemiyoruz. Aklımız göçük altında saatlerce aç susuz kalanlarda. Kendi abimizi, arkadaşımızı, annemizi, kardeşimizi görüyoruz sanki o kayıplarda. Yarım  bırakılan onlarca hikâye kaldı geriye. Bir daha tamamlanamayacak onlarca hikâye... Hayat bir şekilde devam ediyor evet ama dursun istiyoruz. İnadına akıyor.

Söylenecek çok şey var ama konuşmak da bir şey ifade etmiyor. Bölüm atamadım çünkü içimden gelmedi. Şu anda da pek geldiği söylenemez ancak dedik ya, hayat devam ediyor. En azından bazılarımız için.

Dilerim bu dünyaya gözlerini kapatırken yaşadıkları karanlık, onlar için kocaman bir aydınlığa dönüşür.

🌍

Dün Mert ile balık ekmek yemiş, sahilin keyfini çıkarmıştık. O itiraf gününden sonra ilk kez "biz" gibi vakit geçirmiştik. Bol bol gülmüş, anı yaşamıştık. İkimiz de aramızdaki garip hissi bir kenara bırakmıştık. Tabii sonra eve gelmiş, matematik çalışmaya kaldığımız yerden devam etmiştik. Yorgunluğumuzu bahane olarak sunmuş olsam da kabul etmemişti. Haliyle gün sonunda ikimiz de perttik.

Sabah, dünün yorgunluğundan dolayı güçlükle uyanmıştım. Şimdi de hazırlanmak adına kendimle savaşıyordum. Apar topar giydiğim okul eteğinin ardından aynanın önüne geçip kendime çekidüzen vermeye başladım. Leş gibi görünüyordum.

Şişen göz altlarım, yorgunluğumu ve uykusuzluğumu haykırıyordu. Onları görmezden gelerek saçlarımı taradım ve sıkıca topladım. Krem rengi kadife ceketimi giydikten sonra kapının ağzında duran okul çantamı da aldım odamdan çıktım. Annem ve babam erkenden çıktıkları için bugün otobüsle gitmek zorundaydım. Ancak geç kalma ihtimalime karşılık bu seçeneği eleyip taksiyle gitmeye karar verdim. Hızlıca evden ayrıldıktan sonra Görevli Çetin Abiden benim için taksi çağırmasını istedim. Ona teşekkür ettikten sonra kenara geçip ayakkabılarımın bağcıklarını bağladım. Bir süre geçtikten sonra da gelen taksiye bindim ve okula geçtim.

Pek uzun sürmeyen yolculuğun ardından taksiciye para verip aşağı indim ve okula doğru yürüdüm. Bu sırada cebimdeki telefona bildirim gelmişti. Adımlarımı yavaşlattıktan sonra cebimde duran telefonu çıkardım. Mesaj, sınıf grubuna atılmıştı.

Kahretsin... İlk iki dersin hocası grip olduğu için dersi iptal etmişti. Yani ben boşu boşuna gelmiştim. "Off şimdi mi haber verilir ya? Hastalık birdenbire mi çöktü üstüne?"

Telefonu sinirle kapattıktan sonra cebime koydum ve merdivenlere yöneldim. Tekrar eve gitmek saçmalık olurdu. En azından ders başlayana kadar kantinde vakit geçirebilirdim.

Hızlı adımlarla içeriye girdikten sonra kantine girdim. Gözüme kestirdiğim masaya geçip, mendille temizledim. Ardından çantamı çıkarıp sandalyeye oturdum. Onu az önce sildiğim,  boştaki sandalyeye koyduktan sonra telefonumu çıkardım. Mert mesaj atmıştı.

Mert: Ben mesajı aldığımda evden çıkmamıştım. Umarım aynı şey senin için de geçerlidir

Dolunay: Demeyi ben de çok isterdim

Dolunay: Ama maalesef okuldayım.

Mert: O zaman ben de çıkayım

Dolunay: Gerek yok, boşuna gelme. Ben kantindeyim zaten bir şekilde vakit geçiririm

Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin