45. Bölüm

22.1K 1.4K 837
                                    

Bizzz gellldikkk🌼 Keyifler nasıl bakalım?

Sınavlar sağdan soldan yaklaşıyor tabii,  ayakta kalmaya çalışıyorum ben.

İyi okumalar size💛

🌍

"Gooooll!"

Umut, Buğra ve Mert'in aynı anda bağırması, Sinan'ı korkutmuştu. Oturduğu yerde sıçramış olması öyle komikti ki, Hilal'le kahkahalara boğulmuştuk.

"Ya altı üstü bir top kaleye girdi. Sanki dünyayı fethettiniz hallere bak." Sinan çemkirdikten sonra sinirle, dağılmış saçlarını düzeltti.

"Aa Sinan ayıp ediyorsun, onlar futbol izlerken ölü taklidi yapman lazım. Sen geçmişsin laf atıyorsun." dedim Sinan'a bakarak.

Sinan bana yanıt veriyordu ki başka bir şey doldurdu salonu. "Ya Melisa, çekilsene oradan!" Normalde kibarlıktan ölen Umut, söz konusu maç olduğunda bambaşka birine dönüşmüştü. Çoğu erkek gibi...

"Aman iyi be, şarj aletimi aldım sadece."

Melisa çabuk hareketlerle oradan sıyrılıp yanımıza geldiğinde ofladı. "Bu ne biçim akşam ya? Keşke başka bir şey yapsaydık."

Dudak büzdüm. "Sıkıldın mı?"

"Evet. Sen sıkılmadın mı?"

"Yani," dedim ona karşılık. "Ben alışığım. Hem evdekiler hem de Mert sağ olsun, alıştırdılar işte." Emre de tıpkı Melisa ve Sinan gibi maç konusunda pek istekli görünmüyordu.

Tabii Gözde'nin de keyifli olduğu söylenemezdi. Şu an tekli koltuğa oturmuş, başını arkaya yaslamıştı. "Emre, sen de sıkıldın sanırım." dedi ve hafifçe tebessüm etti. Sesi resmen flört ediyormuşcasına çıkmıştı. Mert'ten sonra bir de Emre'ye mi yürüyordu?

"Yok sıkılmadım da pek sarmıyor işte beni."

"Beni de." dedi ve başını, yasladığı yerden kaldırdı. Ardından oturduğu yerden ayrılıp sol tarafımdaki Emre'nin yanına geldi. "Bak ben sana geçenlerde bahsettiğim yeri göstereyim. Hani çok gitmek istiyordum ya."

Emre, hatırladığını belli etmek istercesine başını salladı. Bu sırada Gözde, telefonunun ekranını açtı ve hevesle konuşmaya başladı.

Kaşlarım çatılmıştı. Resmen Emre'ye yürüyordu. Normalde olsa takmazdım, hatta mutlu bile olurdum ancak samimi olmadığını bildiğim için Emre'yi üzmesinden korkuyordum.

"İyi misin?" Melisa'nın cümlesiyle birlikte başımı salladım ve gözlerimi Emre'den çektim. "İyiyim." Aynı zamanda tebessüm etmiştim.

"Goool!"

Bu seferki sevinç çığlığı yalnızca Sinan'a aitti.

Odadaki herkes ona garip garip bakarken "Ne?" dedi. "Gol olmadı mı işte. Niye sevinmiyorsunuz?"

"Biz atmadık o golü, karşı takım attı Sinan."

"Ne demek biz atmadık? Şurası onların kalesi değil miydi oğlum?"

"Kaleler değişti, orası bizim kale."

Sinan, bulmaca çözer gibiydi. Kaşlarını çattı. "Ohoo bu nasıl iş abi. Durup durup kale mi değiştiriyor bunlar?"

"Ama bunu da bilirsin be Sinan," dedi Hilal. "Ayıp yani."

Sinan ona göz devirdi. "Hemen de alay et zaten."

Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin