Kural 5: Belki de en yakın zafer, bir yenilgi ötededir. Pes etme.
🌍
Mert, ona doğru gelişimi seyrederken gözlerini kısıp bana doğru birkaç adım attı. "Geç kaldın, sorun yok değil mi?"
Hızlı yürüdüğümden ötürü bozulan nefesimi düzene koymaya çalışırken başımı iki yana salladım. "Sorun yok merak etme. Sadece yolda gelirken yanlışlıkla su birikintisine bastım."
"Ve eve gidip banyo yaptın, üzerini değiştirdin."
Elimle siyah çantamın zincirine tutundum. "Aynen öyle. E yeniden giyindim falan biraz da ona vakit harcadım." Ardından üzerimdeki kıyafetlere kısa bir bakış attım. Giydiğim tulum kirlenince yerine kot şort ve kırmızı düz bir tişört giymiştim. Geç kaldım endişesiyle evden apar topar çıktığım için de özensiz olduğumu yeni yeni fark ediyordum.
"Keşke giymeseymişim," dedikten sonra ofladım. "Gitti mis gibi kombinim. Şimdi aşırı özensiz görünüyorum."
"Saçmalama, gayet iyi duruyorsun."
"Gözde'nin şaşalı partisinde fazla sönük kalacağım." dedim ona bakarak.
"Merak etme, sen her halinle ışıl ışıl parlarsın." Asla tatmin olmazken "Bu klâsik arkadaş avutması," diyerek yanıt verdim. "Nerede görsem tanırım."
"Valla ben söyleyeceğimi söyledim. İnanip inanmamak sana kalmış. Ayrıca biraz daha burada durursak doğum gününe yetişemeyeceğiz. Daha hediye almadık."
Bu ihtimal kulağa çok da kötü gelmezken Mert'in ikazıyla birlikte bulunduğum yerden kımıldamak zorunda kalmıştım. Birlikte yürürken adımlarımı olabildiğince yavaş atmaya çalışıyordum ki, az önceki ihtimal gerçekleşebilsin.
Mert, kaplumbağadan hallice olan yürüyüşüme asla isyan etmezken, sabırla bana eşlik ediyordu. Zaten çabalarımın bir işe yaradığı da söylenemezdi. Hediyeleri almayı planladığımız mağazaya çoktan gelmiştik.
İstemeyerek de olsa mağazadan içeriye adım attığımda, Mert eliyle vitrinde duran bibloyu gösterdi. "Bak, bu fena değilmiş."
Bibloya kısa bir bakış attıktan sonra aldırmayıp dükkânda ilerlemeye başladım. Bu sırada Mert de peşimden geliyordu. Mağazanın en sonunda duran geniş, peluş dolu raflara yöneldiğimde hepsine hevesle göz gezdirmeye başladım.
Şu an Gözde'ye hediye almayı unutmuş, tamamen kendime odaklanmıştım. Hatta sol tarafta duran koalayı daha sonra gelip almak adına zihnime kazımıştım.
Tam da bu sırada, gözlerim karşımda durup bana bakan zürafaya takılmıştı. Ona dokunup dokunmamak konusunda tereddüt etsem de çantamdan ayırmadığım dezenfektanı ve mendilleri hatırlayıp zürafayı elime aldım. "Bence bunu alalım," dediğimde Mert, kaşlarını çatıp elimdeki peluş zürafaya baktı. "Dolunay bu ne Allah aşkına?"
Omuz silktim ve elimdeki oyuncağı salladım. "Zürafa."
"Onu görüyorum. Kıza doğum günü hediyesi olarak bunu mu alalım yani?"
"Niye canım, nesi varmış zürafacığın," dedikten sonra elimde tuttuğum oyuncağı dikkatle incelemeye başladım. "Bence çok tatlı. Hem aynı Gözde'ye benziyor bak, upuzun boyu ve masmavi gözleri var."
"Sen hediye seçimi konusunda zevksizleştin mi, bana mı öyle geliyor?"
"Sensin zevksiz. Madem öyle, kendin beğen." dedikten sonra elimdeki zürafayı, aldığım rafa yerleştirdim. Ardından hazırda tuttuğum dezenfektanla ellerimi iyice temizledim.
Ve bu sırada, raflardan birinde duran lamba çekti dikkatimi. Şekilsiz şükülsüz bir şeydi işte. "Şunu mu alsak, geceleri yakar." dediğimde beni umursamayıp "Şu nasıl?" dedi.
Olduğu yere ağır adımlarla ulaştığımda gösterdiği şeye bakıp kaşlarımı çattım.
Bir istiridye kabuğuydu karşımda duran. O kadar naifti ki... Ve içinde, ucunda inci bulunan bir kolye yatıyordu.
"Nasıl sence?"
Gözlerimi kutudan güçlükle çektikten sonra omuz silktim. "Pek de bir numarası yok."
Ben profesyonel bir yalancıydım.
"Gerçekten mi? Benim hoşuma gitmişti ama..." Derin bir nefes soluduktan sonra istiridyeye daha detaylı bakmaya başladı. Ardından gözlerini, bileğindeki saate kaydırdı. "Çok az vaktimiz kaldı, bir an önce alıp gitmemiz gerek."
"Tamam, sen zürafayı al ben de gece lambasını."
Oflayarak baktı bana. "O zürafayı almayacağız Dolunay. Ben bu kolyeyi alıyorum, sen de girişte gördüğümüz bibloyu."
"O bibloyu almak istemiyorum ben, ayrıca bu kolye de hiç güzel değil." Bahsettiği biblo baya hoştu ama biblodaki kadında melek kanatları vardı. Dolaylı yoldan Gözde'ye melek olduğunu hissettirmeye hiç niyetim yoktu.
"Başka şansımız yok, hediye almayı son güne bırakırsak olacağı bu."
"Ya ama Me-"
"İtiraz edecek vaktimiz bile yok." Beni susturup, lafı ağzıma tıktıktan sonra istiridye kabuğunu eline aldı ve boştaki eliyle bileğimi kavrayıp beni de peşinde sürüklemeye başladı.
İstemeyerek de olsa söylediğini yapıp o melek görünümlü şeytan biblosunu aldıktan sonra hediyelerimizi paket yaptırıp mağazadan ayrıldık.
Mağazanın önünde ağaç gibi dikilirken bana döndü. "Doğum gününün yapılacağı yere yetişmemiz için taksiye binmeliyiz."
Ses çıkarmadım. Zaten çıkarsam da bir halta yaramıyordu. Aslında aklımda metrolarda sürünüp doğum gününe geç kalma fikri yatsa da, bunu kabul etmeyeceğini düşünüp susuyordum.
"İşte bir tane geliyor." İşittiğim cümleyle birlikte gözlerimi büyüttüm. Nasıl olur da ihtiyacımız olduğu anda çat diye taksi buluvermiştik ki? Türk dizisi falan çekiyorduk da haberimiz yoktu heralde.
Mert, taksiyi durdurduktan sonra ondan önce davranıp içeriye geçtim ve koltuğa oturup çantamdan çıkardığım mendille elimi temizlemeye başladım. Hemen ardımdan yanımdaki yerini alan Mert, gideceğimiz adresi adama söylemiş ve elindeki paketleri kucağına koyup sırtını koltuğa yaslamıştı.
Koltukta, her an kalkıp gidecekmişim gibi diken üstünde otururken bir yandan da midemin ağrısıyla uğraşıyordum. Hep böyle olurdu. Ne zaman üzgün olsam, stresli olsam direkt mideme vururdu. Ve bu çok sinir bozucuydu.
Derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyorken, neden bu kadar kasıldığıma bir türlü anlam veremiyordum. Umarım oraya gidince fikrim değişirdi. Bakalım bizi bu doğum gününde, neler bekliyordu.
bölüm sonu🌑
Bence Dolunay'ın zürafa fikri daha hoştu ahshshsh
Peki en ufak bir şeyde midenin ağrıması... Berbat bi his
Sizce partide kaos çıkar mı :')
Diğer bölüm görüşmek üzere 💛
instagram|hayaliyazan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Kendine •texting• (Tamamlandı)
Short StorySolunu en yakın arkadaşının varlığıyla tıka basa dolduran Dolunay, kalbinde aşka yer kalmadığına emindi. Oysa aşk en çok, yanıltmayı severdi. texting #1 (24.11.2020) mizah #1 (09.12.2020) lise #1 (10.12.2020) genelkurgu #1 (11.01.2022) aşk #1 (02.09...