🌃42🌆

385 33 12
                                    

Yatağımdan gerinerek doğrulup etrafıma baktım, burada uyanmak artık alışkanlıklarım arasında değil ve bu iyi mi yoksa kötü mü anlayamıyorum. Penceren dışarı baktığımda güneşin batmaya yüz tuttuğunu görmemle kısa anlığına Emrys ile gece sohbetine lanet ettim. Çabucak üstümü giyinip odamdan çıktım. Geri dönmem gerekiyor. Buradayken iyi hissediyorum ama içimde beni huzursuz eden bir his var orada olmak zorundaymışım gibi hissediyorum.

Odamdan çıkıp hemen Leydi Fanty'nin yanına gittim.

"Leydim?" işini bırakıp bana döndüğünde bana bakarken gözlerinin parladığını görmem gülümsememe sebep oldu. Galiba bu bir anne bakışı keşke annemde de görebilseydim.

"Leydim ben dönüyorum. Bana söylemek istediğiniz bir şey var mı?"

"Kendine dikkat etmen." gülümseyip yanıma geldi ve bana sarıldı.

"Bana haber verdiğin için teşekkür ederim. Yine böyle bir şey yaparsa kaç gel tamam mı?" kafasıyla beni onayladığında onu öpüp yanından ayrıldım. Anneme ve Emrys'e uğrayıp buradan gideceğim. Koşarak annemin kapısına gittim ve çalıp içeri girdim. YA HADİ AMA YA! SOFA VE LOSA YİNE BURADA.

"Tanrı aşkına sizin hiç işiniz yok mu? Hep buradasınız." Tacımı kafamdan çıkardım ve onu koyacağım yere doğru yürüdüm.

"Kuzenimizin öldüğünü duyduk. Gelip kontrol etmek istedik." Sofa'nın o iğrenç sesini duymamla gözlerimi devirdim. Güldüğüne o kadar eminim ki.

"Gördüğünüz üzere yaşıyorum. Sizin adınıza üzgünüm." Tacımı yerleştirip sihirli kelimeleri de söyledikten sonra onlara döndüm. Gülümsedim.

"Senin eline ne oldu?" Losa'nın kaşlarını çatıp sorduğu bu soruyla gözlerim elime döndü. Tony beni ne kadar iyi etmeye çalışsa da elimde oluşan bazı izler kaçınılmazdı. Beni asla rahatsız etmiyo ama bazıları fark edebiliyor işte. Ona dönüp kaşlarımı kaldırdım.

"Seni ilgilendirir mi?" bana gözlerini devirip yerine geri oturdu.

"Yine mi bu iğrenç kıyafetler? Ne zaman güzel şeyler giymeye başlayacaksın?" istemsizce kaşlarımı çattım. Sinirlenmeyeceğim. Sinirlenmeyeceğim.

"Birincisi, bunu o üstündeki elbiseyle söylemen gerçekten manidar Losa, sarayınızdaki modacıyı bir an önce kovmanızı öneririm. İsterseniz sadaka olarak Daphne'nin yaptığı muhteşem elbiselerden 1-2 tane verebilirim. İkincisi, daha önce de söylediğim gibi bilmediğin her şeye iğrenç diyemezsin." gözlerimi devirip anneme döndüm. Kavgalarımıza karışmayı sevmezdi. Birimizin üstünlük kurmasını ve üstünlük kurarken zekamızı çalıştırmamızı isterdi. Bu durumdan zevk alıyor galiba.

"Ben gidiyorum. Diyeceğin bir şey var mı?" Annem mühür bastığı kağıttan başını bile kaldırmadı.

"Hayır gitmiyorsun." Ha?

"Ne?"

"Duydun, gitmene izin vermiyorum." yüksek sesli bir kahkaha attım. Bu benim sinir kahkaham.

"Senden izin aldığımı düşünecek kadar ne olmuş olabilir diye merak ediyorum her seferinde?" kafasını yavaşça kaldırıp arkasına yaslandığında kaşlarımı kaldırdım.

"Öldün Lexia sen. Farkında mısın? Öldün! Orası senin ölmene sebep oldu. Senin ölmene izin vereceğimi düşünmüyorsun her halde." derin bir nefes aldım ve sakince verdim. Sakin olmalıyım. Sakin.

"Ölsem ne kadar umursayacaksın? Şu ana kadar beni ne kadar umursadın ki şimdi umursayacaksın? Daha gençsin, evlenirsin bir çocuğun daha olur ve o da tahta geçer. Bu konuda endişeliysen, endişelenme. Bu arada tekrar ediyorum senden izin aldığımı düşünmen komik. Gidiyorum." Bir anda üstümdeki baskıyla dizlerimin üzerine çöktüm. Annem güçlerini üzerimde kullanıyordu. Tanrım! Kadının sadece bakışıyla beni yere düşürebildi. Bütün vücudum baskı altındaydı. Bir anda beynimin içinde hissettiğim acıyla çığlık attım. Bu acı! Tanrım dayanılmaz! Galiba hatıralarıma girdi. Siktir!

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin