🌃46🌆

426 25 15
                                    

Venediğe vardığımda daha doğrusu kaldıkları otele vardığımda endişeyle etrafa bakındım. Tanrım! Buraya ne olmuş böyle.

"Friday kendine bir yer bul. Ben atlarım buradan. Yarın sabah dokuzda beni buradan al."

"Tamamdır efendim" jetten atladım ve güçlerimle kendimi yavaşlatarak yere kondum. Ayakkabılarımın su geçirmemesini umarak ve endişeyle içeri girdiğimde buranın güzel bir yer olmadığını anlamak için zengin olmama gerek yok bile, neden burada kalıyorlar? Endişeyle etrafıma baktığımda bir sürü çocuk vardı ama Ned ve Peter yoktu. Tanrım neredeler?

"Peter nerede?" titreyen sesimle sorduğumda birkaç gün önce olduğu gibi içimi kötü bir his kapladı. Orada bulunan sarışın kız baş parmağıyla arkamı gösterince oraya baktım ve merdivenlerden inen Peter ve Ned'i gördüm. Tanrım yaşıyorlar. İçimde tuttuğum nefesi verdim ve rahatlamaya gelen ağlama isteğimi geri gönderdim. Merdivenden inmiş olan Peter'a doğru koştum ve kollarımı sardım ona. Bu his güzel. Evet evet güzel.

"Aptal! Başım belada diye arıyorsun ama iyiyim diye aramıyor musun?" ellerini beni sakinleştirmek için sırtımda oynattı, gerçekten kendimi endişeli hissediyorum.

"Ama sadece acil durumlar için demiştiniz." gözlerimi devirip ondan ayrıldım.

"Artık değil." yanındaki Ned'e dönüp gülümsedim ve koluma vurdum.

"İyi olmana sevindim, oyun canavarı." gerginlikle gülümsediğinde onu hala gerdiğimi bilmek güzel mi kötü mü bilmiyorum. Sırtıma biri dokunduğunda ona doğru döndüm. Buranın aydınlatması neden bu kadar kötü.

"Merhaba hanımefendi, ben onların öğretmeniyim, Bay Harrington. Siz kimdiniz?" Peter'ın annesiymiş gibi hissetmem doğal mı şu an?

"Merhaba Mr.Harrington. Ben Lexia. Ben de onun.." Bi an neyi olduğumu düşündüm.

"Arkadaşıyım." adam gözündeki gözlükleri çıkarttı ve bana iyice yaklaştı.

"Aman Tanrım siz şu Avengers'taki Lexia'sınız." gülümseyip kafamla onu onayladım.

"Neden buradasınız peki?"

"Bugün olanları gördüğünüzü var sayıyorum"

"Hayır, hayır neden bu oteldesiniz?" gözlerimi devirdim arkadaşıyım diyorum ya.

"Peter, acil durum saatini çalıştırdı ve ben arkadaşlarımın tehlikede olmasından nefret ederim." şaşkınlıkla gözleri büyüdü.

"Bizim Peter? Sizin arkadaşınız mı? Tanrım bu kulaklar daha neler duyacak?" gözlerimi devirdim ve konuşmasının devamını bekledi.

"Size bir şeyler sorabilir miyim?" kafamı salladım hafifçe.

"Bir, kaç yaşındasınız? İki, Kaptan Amerikayla birlikte misiniz öyleyseniz kaç senedir? Üç, beş yıl boyunca yaklaşık kaç konuşma yapmışsınızdır? Dört, Tony Stark nasıl biri?"

"Bir, 110 a yakın bir yaşındayım. İki, evet o benim yaklaşık 5 senelik sevgilim. Üç, konuşma sayımızın bin beş yüzü geçtiğini düşünüyorum. Dört, Tony Stark benim en yakın arkadaşım ve sandığınızdan çok daha iyi biri." insanların merak ettikleri şeye bak. Kafasıyla beni onayladı ve yanımızdan ayrıldı.

"Hadi herkes odalarına bu kadar şamata yeter, yorulduk." diğer öğretmen bağırdığında herkes öfleye pöfleye merdivenlere yöneldi. Peter ve Ned'e döndüğümde ikisi de sırıtarak bana bakıyordu.

"Ne bu haliniz?"

"Sen de gelsene konuşuruz." gülümsedim ve merdivenleri işaret ettim. Aynı şeyi planlıyorduk. Hızlıca merdivenleri çıktığımızda Ned önde Peter ortada bense arkada gidiyorduk. Ned kapıyı açıp girdikten yaklaşık 5 saniye sonra düşmeye başlayınca güçlerimle düşmesini engelledim. Ama o, o uyuyordu. Tanrım bu kadar hızlı olmuş olamaz. Onu yatağa doğru bıraktım ve içeri girdim.

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin