🌃53🌆

295 21 6
                                    

Karşısındaki koltuğa oturdum. Ben tarafından bulunmak istemişti. Yoksa benden uzak gidebileceği milyonlarca yer var.

"Geç kaldın?" gülümsedim, demiştim.

"Biliyorum, Bucky'nin yanında olursun sanmıştım. Dürüst olmak gerekirse burası aklıma gelmemişti bile." gülümseyip parmağını bardağın üzerinde gezdirmeye başladı. Uzanıp diğer elini tuttuğumda gözlerini bana çevirdi.

"Ne yapacağız?" derin bir nefes verdi. Ben ondan ayrılmak istemiyorum ama onu da zorlayamam ya.

"Senden kopmak istiyorum, seni aklımdan kalbimden atmak ama başaramıyorum." parmaklarını okşayan parmağım durdu, yavaşça kaşlarım çatıldı. Sanki, sanki bir el var ve birden kalbimi sıkmaya başlamış gibi hissediyorum.

"Benden kopmak mı istiyorsun?" Şaşkınlık içinde çıkan sesim kulaklarıma ulaştığında yavaşça boğazımı temizledim. Güçsüz görünmemeliyim.

"Seni seviyorum Lexia ve Peggy'e beslediğim his gibi değil. Anneme beslediğim his gibi. Bu sevgi tenime ruhuma her yerime kazınmış durumda ve asla çıkmayacak. Bundan şikayetçi miyim? Asla değilim, seni sevmeye bayılıyorum. Ama sana zarar veriyor olduğum düşüncesi bütün her şeyi siliyor aklımdan. Sadece seni kötü hissettirdiğim anlar var aklımda." Yavaşça dudaklarım iki yana kıvrıldı. Beni sevdiğini bilmek bana iyi hissettirir bile kendim adına sevdiğim tek şey oyken onsuz ne yapacağım?

"Seni seviyorum Steven, kendimden de çok seviyorum. Bazen o kadar çok seviyorum ki seni kendime şaşıyorum ama sen istemiyorken seni bir ilişkiye zorlayacak değilim. Bitti diyorsan bitmiştir." İlk başta yumuşak olan yüz hatları gittikçe sertleşmiş, elini elimden çektikten sonra da arkasına yaslanmıştı. Zorlamamı mı istiyorsun?

"Ben de öyle düşünmüştüm." bozulan suratını görmek nedensizce beni sinirlendirmişti.

"Steven üzgünüm ama kararlarıma saygı duymayan birini bir ilişkiye zorlayamam ki her ne yapmış olursam olayım şu an ikimiz de iyiyiz." Yüzünde oluşan şaşkınlık ifadesi beni çığırımdan çıkarmak üzereyken yüzündeki değişim de üzerime üzerime geliyordu.

"Bunun senin kararlarına alakası yok. Bunlar dışında hangi kararında arkanda durmadım? Lexia, beni yaşatmak için ölüyordun ne yapmamı istiyorsun?" sinirle gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Bunu ilk önce sen denedin Steven, farkındasın değil mi? O şey zaten beni bulacaktı ama sen yerimi değiştirdin. Biliyorum, hatırlıyorum.

Bak biz ateşle barut gibiyiz ama aynı zamanda da yapboz gibiyiz de seninle ki bu fena hoşuma giden bir şey normal şartlarda ve bu sefer de sende dinlenirim diye düşünmüştüm" sorar gibi gözlerine baktığımda tek bir hareketini görmememle gözlerimi hızlıca kırpıştırıp ayağa kalktım yavaşça

"Ama belli ki sen bunu istemiyorsun, yalvaracak değilim." biraz haklı olduğunu biliyorum ama altta kalacak değilim ya.

"Evet Lexia, ben istemiyorum bunu. Bir daha böyle bir şey olsa sen yine aynısını yaparsın ve ben bunu istemiyorum." Ayrılma nedenimize bak sürekli hayatımızı kurtarıyorsun, kendini feda ediyorsun.

Yanından hızla ayrılıp sokağa çıktığımda derince nefes alarak oksijeni ciğerlerime çekmeyi denesem de dolan tek şey iğrenç, kirli hava oldu. İhtiyacım olanın tam tersi yani.

Zihnimde dönen düşünceler nedeniyle fazlasıyla yorgun olduğumdan dolayı ayaklarımı hareket ettirmek yerine parmaklarımı hareket ettirerek yukarı çıktım ve insanların gözlerini/bakışlarını umursamadan kuleye uçurdum kendimi

Ne hissettiğime anlam veremeden terasa indiğimde adımlarımı içeriye yönlendirdim.

Ne hissediyorum? Üzüntü? Çaresizlik? Burada sırf onun için kalırken şu anda bir amacımın olmaması bana ne hissettiriyor? Buradaki ben sadece o mu olmuştu yani? Yoksa ben çok daha fazla şey ediyor muyum?

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin