🌃23🌆

598 43 13
                                    

Esneyerek uyandığımda buna gerçekten anlam veremedim. Esniyorsam niye uyanıyorum? Uyanıyorsam neden esniyorum? Her neyse. Uyandığımda üstümdeki ağırlığa baktım. Tanrım elbisemle birlikte uyumuşum!

Yataktan yavaşça kalktığımda ayağımda ayakkabılarım yoktu. Elbisemi üzerimden çıkartıp geri dönüş için dünyadan getirdiğim kıyafetleri giydim. Bugün geri döneceğimizi düşünüyorum. Giyinip yatağa oturduğumda ellerimle başımı ovuşturdum.

Dün geceye dair hatırladığım tek şey Sofa'nın Steven'a beni yere bırakmasını söylemesi ve benim de karşı çıkmam. Bir de alnıma değen dudaklar var. Ah bir de bolca ağrıyan başım. Tanrım kaç kadeh içtim de bu hale geldim ben.

Birden kapım çalmaya başladı. 'Giir' diye bağırdığımda içeri giren kişi Leydi Fanty'di.

"Hoş gelldiiinn." endişeli bakışlarını bana döndürdü. Aceleyle ayağa kalktım ve yanına gidip ellerini tuttum.

"Leydim, ne oldu?" nefesini düzene soktu.

"Hiç, hiçbir şey sadece Sofa ve Losa seni Kraliçeye şikayet ediyorlardı. Dün gece bir erkeğin kucağındaymışsın ve Sofa'yı yoldan kenara itmişsin falan. Hazırlıklı ol annen her an gelebilir." Dediğinde gözlerimi devirdim.

"Hadi ama Leydim. Onun benim yanıma böyle bir şey için gelmeyeceğini ikimizde biliyoruz. O bana kızmaya tenezzül bile etmez. Gerçi konumuz yeğenleriyken nasıl tepki verir bilemiyorum." Leydim yüzüme dokundu.

"Sen yine de o ikisine dikkat et. Her an yalan söyleyip iftira atabilirler. Biliyorsun huylarıdır, yaparlar." minnetle gülümseyip ellerimi yanağına koydum ve sıkmaya başladım.

"Bilmem mi Leydim, siz hiç merak etmeyin." en sonunda ellerimi yüzünden çektiğimde birden elime vurdu. Gülümsemekle yetindim.

"Bana diyecek bir şeyin yoksa davette sonra bana çok iş çıktı. Gidip halletmeliyim."

"Ama daha arkadaşlarımla tanışmadın." dudaklarını büzdü. Tanrım bu kadın çok tatlı.

"O zaman ancak bir dahaki sefere olur." kafamla onayladım onu.

"Sen git Leydim işinden geri kalma. Yorulursan söyle yanına birilerini gönderirim." gülümseyip kafasıyla beni onayladı. Tam kapıdan çıkmak üzeriydi ki.

"Leydim." diye seslenip koştum ve sarıldım ona.

"Belki görüşemeyiz. Yani belki gideriz diye dedim. Seni bu evrendeki her şeyden daha fazla sevdiğimi unutma tamam mı?" Gülümseyip benden ayrıldı ve eliyle yanağımı okşadı.

"Ben de seni çok seviyorum Lex. Bunu unutma. Eğer onlara daha fazla dayanamazsın seni anlarım hemen geri dön, onlar değişik varlıklar. Şimdi ağlamadan önce işimin başına gitmeliyim." Dediğinde çıktı odamdan. O benim annem olmuştu artık ve gerçekten onu çok seviyorum.

Biraz daha odamda oyalandıktan sonra çıktım odadan ve koridor boyu bağırdım.

"HERKES HAZIR MI DÖNMEYE!" Clint'in odasını kapısı aniden açıldı.

"HAYIR! HAYIR! O yemeklerden biraz daha yemeliyim. Lütfen!" Clint'in kaymış tipini görmemle kaşlarım çatıldı.

"Kraliçenin kalbi seni bu şekilde görmeye dayanamayabilir Clint."

"Artık gidelim Tanrı aşkına bir elbiseye daha dayanamayacağım." Gülümseyerek Natasha'ya baktım. Bütün bu elbise saçmalığına benim için katlandığını biliyorum. Sırf kendimi daha iyi hissedebilmem için, yaşadıklarımı az da olsa unutabilmem için.

"Kahvaltıyı burada mı yapalım dönünce mi yapalım?"

"Tanrı için burada yapalım, burası çok çeşitli ve biz onur konuğuyuz." Clint'in açlıkla konuşmasıyla aklıma dün gece yediği etler geldi. Onaylamazca kafamı salladım.

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin