🌃32🌆

556 34 49
                                    

-----2 hafta sonra-----

TANRIYA ŞÜKÜRLER OLSUN!

Evet arkadaşlar iki haftada Scott adında bir kahramanla tanışmıştık ya da aslında sadece ben onu yeni tanımıştım. Bize geçmişe gitmekten bahsetmişti. Tony'e zaman makinesi fikriyle gitmiştik ve reddetmişti haklı olarak. Morgan vardı ve onunla geçireceği zamanları tehlikeye atamazdı. Sonrasında ise galiba Pepper onu ikna etmişti ve o da bunu yapmıştı. Ha bu arada da Avengers'dan kalan kişiler Morgan'ı öğrenmişti, Tasha geri döndüğümüzde beni gebertecek.

Bruce'u bulmuştuk tabi ona Bruce denebilirse Ah Tanrım! Thor'u bulmuştuk ki onun için de aynı şeyi söylemek durumundayım Clint için de! Tanrım! Ben böyle olacağını biliyordum ama geçmişte Tanrı'nın erdemli kulu Steven beni dinlemedi. Her zamanki gibi.

Neyse, yaklaşık yarım saat önce hepimiz geçmişe gittik ve şimdi de dönmek üzereyiz. 2012'deki işi berbat ettiğimizden daha da geriye gittik ve burada ne bulduk bilin! Tony'nin babasını ve Peggy'i. Açıkçası Steven'ı ondan ayırmak zamanımı almıştı ki ölmüş bir kadını da ondan kıskanacak değilim her halde! Tamam belki biraz.

"Lexia... Lexia! Yine daldın gittin hadi." Ona ters ters bakıp bilekliğimi ayarladım ve üstüne bastığımda kuantum boyutuna girdim. Bok Steven, Şerefsiz. Neyse o kadın öldü ya kendime ne diye eziyet ediyorsam.

Başladığımız yere geri döndüğümüzde herkesin geldiğini gördüm. Tanrıya şükür bir kayıp yok. Clint'e baktığımda kafası eğik bir şekilde elinde ki Ruh taşını uzatıyordu.

Hassiktir! Siktir! Siktir! Siktir! Siktir!

"Clint, Tasha nerede?" Kafasını olumsuz bir şekilde salladığında yakasına yapışmıştım bile.

"Clint, nerde o?" Ağlamış gözleriyle bana döndüğü anda anladım artık olmadığını. Tanrım! O benim bu 5 yılda en büyük destekçilerimden biri olmuştu tabi ben de onun ama şu an olmaması beni bitirmişti. Clint'i yavaşça yere bıraktım. İçimden yükselen o ateşi hissediyorum. Hemen dışarı çıkmalıyım. Aceleyle kendimi dışarı uçurdum. Ağaçların arasına girince içimden gelen o koca çığlığı dışarı bıraktığımda ellerimden ve vücudumun her yerinden çıkanlarla önümde ki birçok ağaç yere devrildi. Nefes nefese kaldığında yere oturdum ve gözlerimden yaşların süzülmesine izin verdim.

Onu da mı kaybettim?! Sanki iki akciğerim birbirinden ayrılıyormuş gibi hissediyorum, nefes alamıyor gibi, onsuz devam edemem ama etmek zorundaymışım gibi. Bir daha asla onu göremeyecekmişim gibi, bir daha asla konuşamayacakmışız gibi ve bir daha asla onu sevdiğimi söyleyemeyecekmişim gibi ki bunların hiçbirini yapamayacağım zaten. Onsuz nasıl devam edeceğim? Onu nasıl ardımda bırakacağım?

Kendini boşlukta hissediyorum, gözlerimi bir noktaya sabitleyip oradan ayırmadım. Daha yeni bir dakika içinde görüşürüz demişti bize, şimdi? Daha dün konuştuk başarabilirsek arkadaşlarımıza anlatacağımız ne çok şey olduğunu. Birlikte geçirdiğimiz son zamanlar geldi aklıma, ben ağlarken beni sarması o ağlarken benim onu sarmam.

Bir daha göremeyeceğim güzel yüzünü canandırdım aklımda. Bir daha ona onu sevdiğimi söyleyemeyeceğim, bir daha asla onunla eğlenemeyeceğim, bir daha onunla Seyahat edemeyeceğim ve bir daha asla onunla yemek yapamayacağım.

Göz yaşlarım artarken avuçlarım altındaki toprağı sıktım ve bir çığlık daha attım. Kalbim parçalanıyor ve benim elimden gelen hiçbir şey yok. Şu an onun için her şeyi yapabilirim ama yapamam.

Yaklaşık 2 saat daha orada oturduktan sonra aklım birden başıma gelmişti sanki. Hala akan göz yaşlarımı hemen silip birden ayağa kalktım ve arkamı döndüm. Herkes ayrı tarafta ağlamaya gitmişti. Steven ve Tony bir tarafta ağlaşıyor, Bruce bir tarafta deliriyor, Clint ve Thor diğer tarafta.

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin