🌃10🌆

906 64 21
                                    

Başımda hissettiğim keskin acıyla inleyerek doğrulurken elimin başımı bulmasıyla bunun fiziksel değil psikolojik bir acı olduğunu anlamam uzun zamanımı almamıştı. Tanrım bu da ne böyle!

"Lexia Fiona hemen gezegene dönmelisin hemen!" Anne? Zihnimde yankılanıyordu sesi.

"Anne? Anne sen misin?" Can havliyle konuşmaya devam etmesi beni biraz da olsa strese sokmuştu

"Evet, evet ve hemen geri gelmen gerekiyor." Yataktan kalkıp yarım atletimi ve çıplak ayaklarımı umursamadan terasa doğru koşmaya başladım.

"Tamam" terasa girdiğimde Vision'ın orada olması beni şaşırmamıştı açıkçası o bir Android uyumaz ki.

"Vision, Vision!'' Endişeyle yanıma geldiğinde beni kollarımdan tutup sakinleştirmeye çalıştı.

"Şşş sakin ol Lexia." Gözlerinin içine bakıp konuştuğunda gerçekten sakinleşmiştim.

"Tamam, tamam sakinim. Ben gitmeliyim sarı kafa gezegenimden çağırıldım, sanırım kötü şeyler oluyor. Diğerlerine haber verirsin." Diyerek onun beni bırakmasını sağladığımda vakit kaybetmeden terastan atlayıp gezegenime doğru yol aldım.

-------------Evde-----------

Gezegene giriş yaptığım an anlamıştım neden geri çağırdığını. Burada ki savaş yokluğumda biraz hızlı ilerlemiş ve saraya az da olsa yaklaşmıştı ki anladığım kadarıyla annem de cephede savaşıyordu.

Yere indiğim an güçlerimi de kullanarak savaşa dahil oldum. Gezegenimin birçok güzel kaynağı vardı ve birçok dış gezegen bu kaynakları istiyordu yani onların himayesine girmemizi ki yüzyıllardır alamadıkları şeyi şimdi de onlara verecek değiliz.

Birinin kafasını ters 180 derece çevirdim ve boynunu kırdım. Sakince bir etrafa bakınca şehrin mahvolduğunu görmek beni incitmişti. Bir an ne yapmam gerektiğini idrak bile edememiştim ama artık yapacağımı biliyorum. Onlara zarar gelmesine izin veremem.

"Geri çekilin. GERİ ÇEKİLİN! HEMEN!'' İlerde kalanları da güçlerimle geri çektim. Yaklaşık 10 metre kadar havaya kalktım ve güçlerimle bizimkiler ve karşı taraftakiler arasında bir duvar oluşturdum, değen düşmanın yok olmasını sağlayacak bir duvar. Kendimi son güce alıp zaten mahvolmuş zemini yerinden oynattım ve kaldırarak ters çevirip geri yerine koydum, yani onları gömdüm.

Yavaşça yere doğru yaklaşırken kaslarının neredeyse birbirinden ayrıldığını hissediyor, görüşüm bulanıklaşıyordu ki bu ayık halim de çok fazla sürmedi.

--bir gün sonra (Yani Dünya için 3)--

Yine başımdaki ağrıyla uyanmak benim için tam bir ızdırap. Uyandığımda etrafımda ki gardiyanları görmek benim için alışılmışın dışındaydı. Penceren baktığımda dün ölenlerin hepsinin temizlenmiş, zeminin düzlenmiş olduğunu gördüm. Demek bitmişti. Dolabımdan yeni kıyafetler alıp üstüme geçirmiştim bile.

"Lexia Hanım, kraliçe odasında sizi bekliyor." Kafamı onaylar biçimde salladım ve odadan çıkıp annemin odasına kapıyı çalıp girdim.

"Beni çağırmışsın anne, lütfen çabuk olur musun? Dönmem gerek de." Annem bana döndüğün de gözlerinde ki siniri görmek beni ürkütmüştü.

"Lexia Fiona! Sen ne yapmaya çalışıyorsun!?" Gözlerimi devirdim ona, o hep böyleydi işte ben ne zaman tebrik ve övgü beklesem o elinde olsa öldürecek beni. Tek kaşımı kaldırdım.

"Ne yapmışım ben halkımın canını kurtarmak dışında?" Sakin sesime karşılık annem iyice sinirlenerek üstüme yürürken onun bu hali asla etkilemiyordu beni. Gözlerinden ateş çıkacaktı neredeyse. Neye bu kadar sinirlendin be kadın?

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin