🌃2🌆

1.8K 86 26
                                    

Steven'ın beni getirdiği ev gerçekten küçük ve tek başına yaşadığı o kadar belli oluyor ki anlatamam. Evde sadece iki oda olduğundan kendi odası dışında kalan tek odayı da bana verdi. Tek yatak, yanında bir komodin ve tek gözlü bir dolap var ki Steven'ın renklerle arasının pek olmaması gerek çünkü her şey ya kahverengi ya gri ya da siyah. İç karartıcı.

Keşke annem gibi renk gücüm de olsaydı da bulunduğum yeri şenlendirebilseydim. Ah o ne yapıyor acaba gerçi orada daha 10 saat bile geçmedi. Üstümdeki ceketi çıkartıp yatağın ucuna attım ve kendimi yatağa atıp uykuya teslim ettim kendimi, bulduğum her yerde uyuyabilirim.

--Sabah--

Yataktan doğrulmamla kütür kütür eden kemiklerimin sesini duymam bir oldu ki her yerimin tutulduğunu vücudumun ağrısından dolayı ben de iyi biliyordum zaten. Birazcık esnedikten sonra tuvalete gidip bütün işlerimi hallettim ve mutfağa geçtim

Babam insan olduğundan yarı insanım ve annem izin verdikçe babamla görüşmüştüm geçmişte, yani yemek yapmayı biliyorum bu yüzden koşarak mutfağa gittim ki Steven'a teşekkür mahiyetinde bir kahvaltı hazırlayayım ama buzdolabını açtığımda içi gerçekten bir hiçliği anımsatıyordu. Bu buzdolabında hiçbir şey yok ne yiyor bu adam sabahları? Ya da gerçekten hiçbir şey yemiyorsa neden bir buzdolabı var?

Kolonda asılı olan saate baktığımda saatin daha 6 olduğunu gördüm zaten yemek yapacak malzeme de yok deyip yan tarafımda duran kanepeye uzandım, bir yastığı başımın altına alıp diğerine sarıldım ve kendimi uykuya teslim ettim.

----Yazar----

Steve koşusunu bitirip eve geri geldikten sonra gerçekten kemiklerinin ağrıdığını hissetmeden edemedi. Bugün 2 tur fazladan atmıştı ama bu turların bir tanesi yaklaşık 16 km olduğundan Steve'i yormuştu. Ha bir de eve geri dönme mesafesi vardı. Nefes nefese evinden içeri girdiğinde evde bir misafiri olduğunu hatırlayıp daha nazik ve sessiz davranmaya başladı. Oturma odasına girdiğinde gördüğü manzarayla gülmemek için kendini zor tuttu.

Lexia kanepede uyuya kalmış, büyük ihtimalle kolları arasında olması gereken yastık şu an yerlerde sürünüyor ve Lexia'nin omuzundan yukarısı kanepeden aşağıya sarmıştı, saçları yere değiyordu. Steve Lexia'nın omuzlarından tutup kanepeye geri yatırdı.

Steve, bu kızı ilk gördüğü andan itibaren içinde oluşan hissiyatı engelleyemiyordu. İlk defa gördüğünü sandığı bu kızı gördüğünü anda -Her ne kadar kabul etmek istemese de- içine dolan his uzun zamandır hissetmediği bir şeydi. Hele ki kendisini öncesinden beri tanıyor olması ve onun için Bucky'i göndermesi falan açıkçası etkilenmişti onu. Kız biraz ukalaydı, bu yönünden Tony ile iyi anlaşacaklarını düşünüyordu yaşlı adam. Umarım kendisi ile de iyi anlaşırdı çünkü bunun için oldukça hevesliydi.

Yanından kalkmadan önce kızı biraz daha izledi. Hafif kemerli burnu Steve'e kendi burnunu hatırlatıyordu ama bir yandan da Steve'e hiç benzemiyordu. Dolgun dudakları, büyük gözleri ve çok hafif çilli yanaklarıyla bu zamana kadar gördüğü hiçbir kadına benzemiyordu. Burnu kemerli olan insanlar genelde ona çok hoş gelmese bile bu kadın gerçekten, güzeldi.

Kızı uyandırmadan kanepenin yanından kalktı ve buzdolabına bakmaya gitti ama buzdolabını açtığı anda hüsrana uğradı çünkü içi gerçekten bomboştu Steve içinden 'umarım bu manzarayı Lexia görmemiştir.' Diye geçirdi.

Gidip bir şeyler mi alsa ya da Stark kulesine gidip orada gerçekten güzel bir masada mı kahvaltı yapsalar? Galiba ikinci seçenek daha cazip. Yaşlı adam kahvaltı yapmayı pek tercih etmezdi Çünkü kahvaltı genelde midesini bulandırırdı. Kendi odasına gidip giyeceklerini ve üzerini kurulamak için havlu alıp duş almaya gitti.

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin