Odadan çıkıp köşeyi döndüğümde hızla gelen Tony bana çarpmasıyla ancak fark edebilmişti beni. Yüzüne yamuk bir gülümseme koyup eliyle onu takip etmemi işaret etti ve ben de arkasından yürüdüm. Bir odanın önüne gelip kapıyı yavaşça açtı. Burası bana yaptırdığı oda olmalı çünkü yani neden beni buraya getirsin ki yoksa. Yine de temkinli davranarak ona soran gözlerle baktım.
"Burası senin Fiona seni o tarihi eserden kurtarayım dedim. Odada ses yalıtımı var ama sen yine de çok ses yapma o yalıtımları aldığımız yeri çok da beğenmedim." Hafifçe gülümseyip ona teşekkür ettim ve yolladım. Kapıyı ardından kapattığımda işte şimdi anlamıştım beni gerçekten aralarına aldıklarını ve ne kadar onlara çaktırmamaya çalışsam bile bu kesinlikle mutlu ediciydi
Yan taraftaki dolabı açtığımda ağzına kadar dolu olduğunu görmemle ağzımın 1 metre açılması bir olmuştu. Allah'ım çok şükür artık giyecek kıyafetlerim var ama yine de favorilerim Steven'ın verdikleri onları da özenle katladım ve rafa yerleştirip dolaptan bir kot, tişört alarak onları giymek için üzerimdekileri çıkarttım ki ne göreyim! Karnımın orasında koca bir Morluk! Aynısından sırtımda da vardı ki bu beni daha çok sinirlendirmişti. Ahhhh!
Kıyafetleri üzerime geçirdikten sonra sinirle salona geçip oturdum ve televizyonu açtım. Karnım ve sırtımda ki morluklar moralimi sıfır yapıp beni yeterince sinirlendirmişti umarım başka şeyler de sinirlendirmez.
Bir çizgi film kanalında durduğumda biraz da olsa sakinleşmiştim. Hayatım boyunca en fazla 2-3 kere çizgi film izleyebilmiştim ama çok fazla seviyordum bitene kadar gözümü ayırmadan izledim ve bittiğinde hayal kırıklığıyla kanalı değiştirdim ki ancak fark edebilmiştim Kapıda bekleyen ve bana bakan Steven'ı.
"Gelsene ne bekliyorsun orada." Gülümseyerek yanıma oturdu.
"O kadar hevesle izliyordun ki bozmak istemedim." Omuzlarımı silkip bir haber kanalında durdum.
Haber kanalında bizden bahsediyordu. Aslına bakarsanız beni övüp Wanda ve Steven'ı gömüyordu. Bu yüzden hemen kanalı değiştirdim. Bir başka haber kanalında ise benim yeni Avenger olduğumdan bahsediyordu. Ve gelir gelmez onların arkasını toplamaya başladığımdan. Saçma. Zaten gergin olan sinirlerim daha da gerilmişti. Televizyonu tamamen kapatıp terasa doğru ilerledim. Temiz hava çok güzel.
Aslında sinirlenmemi gerektirecek bir şey yoktu ama zaten o morluklardan dolayı yeteri kadar sinirlerim bozuktu onlar da Wanda ve Steven'ın üzerine gidince daha da bozulmuştu. Yanıma gelen Steven moralinin bir şeylere bozuk olduğunu anlamış olmalı ki sorarcasına bakıyordu bana.
Kafamı onaylamaz şekilde sallayıp önemsiz olduğunu belirttim. Kollarımı birleştirdim ve manzaraya bakmaya başladım. Gerçekten güzeldi ve beni sakinleştiriyordu. Derin bir nefes aldım ve arkamı döndüğümde Vision'ı görmem bir oldu.
Yanımda ki Steven ile ona sorarcasına baktık. Kibarca selam verdi ve benimle konuşmak istediğini söyledi. Ne kadar şaşırsam da kabul ettim ve dizlerimi kırdım ve Steven'a selam verip Vision'un yanına ilerledim. Açıkçası beni neden çağırdığını fazlasıyla merak ediyorum.
İçeri doğru ilerleyip mutfak masasının yanında ki sandalyeye oturduk.
"Ee Vision beni neden çağırdın." Nasıl başlayacağını bilmemesine rağmen Derin bir nefes alıp konuya en sevdiğim şekilde giriş yaptı. Bodoslama.
"Nasıl başlayacağımı çok bilmiyorum ama bir şekilde başlayacağım, beni yargılamayacağını düşünüyorum" Kafamı onaylar şekilde salladım ve devam etmesini işaret ettim.
"Ben, ben bir Android'im ama Wanda'dan çok hoşlandığımı hissediyorum nasıl oluyor bu, bir tahminin var mı yani ben sadece bir yapay zekayım." Hafifçe gülümsedim yani onun bu saf duygularına karşı ne yapabilirim ki başka? Elimi kaldırıp parmaklarından çıkan güçlerle kafasındaki taşın etrafını sardığımda ilk başta gerilse de sonrasında yumuşadı, gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆
Fiksi PenggemarSteven bana destek vermek istercesine koydu elini omzuma "Tek bir Tanrı var Lexia ve onun böyle giyinmediğine eminim."