Sabh gerinerek kalktığımda yine aynı odada olmama beni gülümsetti. Steven'ın yatağında yatıyor olmak beni iyi hissettiren yatakta biraz dönmemle koltukta uyuyan büyük beden çarptı gözüme.
Uyurken dahi güzel gözüken yüzü beni kendine doğru çekerken ne kadar huzurlu göründüğüne de baktım. Normalde hafifçe de olsa çatılı olan kaşları düzelmiş, yüzündeki ahenke uyumuştu. Yüzündeki benler, dudakları, burnu ve gözleri, Tanrım! O kadar uyumlular ki anlatamam.
Ay tövbe ya rabbim bana ne oluyor? Neyse uyumaya devam mı etsem ne? Uyuyamayacak gibiyim de aslında.
Sessiz bir şekilde yataktan kalkıp tuvalete girmiş ordan da mutfağa geçmiştim ki karnımın bir kurt kadar aç olduğunu fark etmem için aşırı zeki olmama kesinlikle gerek yok. Gevreği, sütü ve kaseyi yaklaşık 5 dakika içinde bulmuşken hızlıca da masaya oturdum
Gevreğimi bir güzel yedikten sonra yedikten sonra bulaşıkları makineye attım ve kuleyi keşfe çıktım. Büyük salondan yola çıkarak her tarafa baktım ama burası gerçekten çok sıkıcı çünkü her yerde sadece içki var. İçki, içki, içki ve içki
Kalan son bir koridora girdiğimde gelen sesle kaşlarım çatıldı yavaşça. Birinin iş yaptığı fazlasıyla belliyken kim olduğunu tahmin etmek de çok zor değildi açıkçası. Biraz daha yaklaştığında gördüğüm Tony gğlümsetmişti beni. Ne kadar zampara bir adam da olsa işi olmadan yapamaz.
Kapıya yaklaşıp yavaşça cama tıkladığımda gözleri hemen bana döndü ve Jarvis'e kapıyı açmasını söyledi.
"Gerçekten çok sıkıcı siz bütün gün burada ne yapıyorsunuz? Tanrı Aşkına!'' Benim dediğime karşı gülerek işine devam etti.
"Aslına bakarsan bu işler benim için birer eğlence kaynağı. Onlarla uğraşmak beni rahatlatıyor." şu an uğraştığı şey daha çok metale şekil vermekti ama bir yandan da yanında ki kağıtlardan formüllere bakıyordu.
Yanındaki masaya oturup elime formüllerin olduğu kağıdı aldım ve incelemeye başladım ki genel de ısı transferiyle ilgili formüller vardı.
Qp= Qi+α.G.b.p.1/4
Gördüğüm yanlışlıkla dudağımı ısırıp Tony'e döndüğümde rahatlıkla bana bakıyordu bana yüz ifademi gördüğünde onjn da yüz ifadesi bozulmuştu.
"Ne oldu?"
"Bu formül yanlış 1/4 değil 1/2 olmalı bir işe yarasın Koca beyinli Stark." Formülü biraz daha inceleyip beyninde tarttıktan sonra gözlerime endişeyle baktı ve ellerini suçlu ben değilim der gibi kaldırdı.
"Yemin ederim bu formülü Bruce hazırladı ben değil." Kahkaha atmadan duramadım gerçekten.
"Problem değil karala ve 1/2 yaz yeter." Tony'nin yaptığı işe biraz daha dikkatle baktıktan sonra ortaya bir fikir atmak geldi içimden.
"Zırhını Nano-teknoloji ile donatmaya ne dersin? Hem daha hızlı ve etkili olur bence." Kafasını sallayarak beni onayladı. Arkadaşlar bir Stark beni onayladı yazın bir kenara.
"Evet düşünmüyorum değil ama şu aralar daha değişik fikirler üstünde çalışıyorum." Omuzlarımı silktim ve dışarı çıkmak üzere tam arkamı dönüyordum ki o elinde ki kocaman şeyi az daha diğer eline indiriyordu ama kahramanınız Lexia güçleriyle bunu engelledi.
"Bu koca şey eline inerse bundan sonra hiçbir şey yapamayabilirsin Stark ve ben de annen gibi arkandan dolaşmayacağıma göre dikkat et." Dedim ve cam kapıdan dışarı çıkıp en başta kaldığım odaya geri döndüm. Hâlâ koltukta yatan Steven'ı görmemle şok olmam bir olmuştu çünkü bilirsiniz Steven koşuya çıkar her sabah. Yatağın üstünde ki ince battaniyeyi aldım ve onun üstüne örttüm örterken de yüzünü incelemekten geri kalmadım açıkçası.
Alt dudağı üst dudağına göre daha büyük, burnu da biraz yamuk ve sol yanağın da bir ben var ki aynısından çenesinin sağ tarafında da var. Aslında yüzünde birkaç tane daha ben vardı ama gerçekten sayamayacağım. Aslına bakarsanız sadece yüzü değil her şeyi kusursuzdu. Benlik olarak.
Daha fazla bunu yapmamam gerektiğini fark edince eğildiğim yerden doğruldum ve belki birileri kalkmıştır diye salona geri döndüm. Kırmızı bir perde görmemle bunun ya Thor ya da Vision olduğunu anladım ki kırmızı bir kafası olduğuna göre kesinlikle Thor. Şaka şaka Vision işte.
"Günaydın Vision." Arkasını dönüp bana tuhaf tuhaf da baksa umarım selam verir.
"Günaydın Lexia Hanım. Nasılsınız?''
'' Teşekkür ederim Vision ama bana hanım deme lütfen nesin sen Jarvis mı?'' Şakayla karışık bunu sorduğumda Sadece şaka yapmıştım gerçekten şaka. ŞAKA.
" Kalbimi kırıyorsunuz Lexia Hanım ki teknik olarak biz Visionla aynı kişi bile sayılabiliriz. Ayrıca Ben de size Hanım demek zorunda değilim. Sadece kibarlık ediyorum ama belli oluyor ki etmemeliyim." Şok olmuşlukla Vision'ın yüzüne baktığımda hafif bir tebessümle gülümsediğini gördüm.
" Tamam Jarvis üzgünüm bir daha şaka yapmayacağım. Yani seninle ilgili." Ben biraz önce yapay zekadan özür diledim.
"Evet Lexia Hanım bu beni çok mutlu eder iyi günler." Gözlerimi devirdim ve Vision'a geri döndüm.
"Bak bir hanım demen nelere sebep oldu görüyor musun?'' Deyip gülmemizle içeri Wanda'nın girmesi bir oldu ki bize olan bakışları hiç mi hiç hoşuma gitmedi. Nedenini bilmiyorum.
"Wanda gelsene biz de sohbet ediyorduk." Diye Vision onu çağırdığında Wanda'nın içi rahatlasın diye ben de hevesle onayladım.
"Evet Wanda gelsene sen de katıl sohbetimize." Dediğimde delip geçici olan gözleri az da olsa yumuşamıştı ve neredeyse koşarak yanımıza geldi.
-----------
6 Kasım 2020
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆
Hayran KurguSteven bana destek vermek istercesine koydu elini omzuma "Tek bir Tanrı var Lexia ve onun böyle giyinmediğine eminim."