🌃49🌆

330 28 27
                                    

Yazmayı bitirdiğim mektubumu katlayıp zarfın içine koydum. Mektubu da götürüp onun yastığının üstüne koydum.

Uzun süre sonra ilk defa böyle hissediyordum. Ölmekten ya da ölmeye çok yaklaşmaktan korkmuyorum, hiçbir zaman korkmadım. Ama o uyandıktan sonra hissedeceği şeylerden korkuyorum. Benim gibi çaresizlik hissedecekti ki bu onun hissetmesini istediğim son şey.  Aynı şeyi o da yapardı hatta yaptı diye rahatlattım kendimi.

Onu belki de bir daha göremeyeceğim için üzüldüm, belki de bir daha onu öpemeyeceğim için, belki de bir daha gözlerine bakmayacağım için ve belki de bir daha asla onun varlığını hissedemeyeceğim için üzüldüm.

Şimdiden kendimi birazdan hissedeceğim acıya hazırlamaya çalıştım. Onun hissettiği acıyı ben de hissedecektim. Ama zaten o drone beni hedef almıştı değil mi?

Annem oradan bir şeyler almama izin verseydi şu anda bunu yaşıyor olmazdım. Ama açıkçası o da bu kadar ileri gideceğimi, dayımı tehdit edeceğimi düşünememişti. Doğru ya ben dayımı tehdit etmiştim.

Derin bir nefes alıp içimdeki suçluluğun biraz da olsa geçmesini umdum ama gerçekten her dakika daha da ağırlaşıyor. Bir kez daha gözlerimi kapatıp bu anın o korkunç rüyalarımdan biri olmasını diledim ama gözlerimi açtığımda o iğrenç sargı elime sarılıydı.

Odanın çıkışına hızla gidip kulpunu tuttum. Gözlerimi sıkıca kapadım ve aynı Emrys'in yüzünün aklıma kazınmış olmasını dilediğim gibi bu odanın da aklıma kazınmış olmasını diledim. Çok fazla anımız vardı burada. Nefesimi verip odadan çıktım ve kimseyi görmemeyi umarak hızlıca odasına gitmeye çalıştım. Ama ne zaman evren istediğimi verdi ki? 

Son iki gündür gözleri kıpkırmızı olan Tony'le karşılaştım. Steven için elinden gelenin fazlasını yapıyordu ama bazen olmuyordu ki yine de çabalıyordu. Onun için üzüldüğünü biliyordum, en yakın arkadaşlarından biriydi ama galiba ben onu daha çok üzeceğim. İyice suratına baktım. Onun suratını da unutmak istemiyorum. Ona gülümseyip kollarımı bedenine sardım.

"Üzgünüm, elimden daha fazlası gelmediği için." ondan ayrılıp ellerimi yüzüne koydum.

"Elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyorum Tony. Sorun değil. Seni seviyorum, unutma. Ben Dünya'nın koruyucusuyum ama ne yaparsam hepsini sizin için yaptım, siz üzülmeyin diye. Sizi hayal kırıklığına uğratmamak için. "

________

Tony kafasını salladı ve yanından ayrıldı. Ama kafası karışmıştı. Neden veda eder gibi konuşuyordu?

Sanki onu bir daha göremeyeceklermiş gibi konuşmuştu, neden? Tony aklına birden şimşek çakmasıyla durdu. Sorun değil? Ne yaptıysam sizin için yaptım? Seni seviyorum? Tanrım! Tony arkasını dönüp Steven'ın odasına koştu. Kapıyı açmaya çalıştığında açılmadığını anlatınca kapıya vurdu.

"Fiona! Hemen çık o odadan! HEMEN!"

"Tony bunu yapmama izin vermelisin. Ben ölüyorum!" Tony kafasını iki yana salladı.

"Jarvis hemen kapıyı aç." kapıdan klik sesi geldiğinde Tony aceleyle içeri girdi ama Lexia, Steve ve kendisini bir şeyin içine almıştı bile. Gözlerine dolan yaşlarla ona baktı Tony.

"Tanrı aşkına yapma. O da bunu istemezdi. O böyle bir şeyi isteseydi senin yerine kendisinin vurulmasını sağlamazdı. Yapma!" Lexia onun ağlayan halini gördüğünde o da göz yaşlarına hakim olamadı.

"Evet istemezdi ve karşılık olarak ben de istemiyorum. Tony o giderse ben yaşayamam, gerçekten yaşayamam. O benden daha çok hak ediyor yaşamayı." Tony göz yaşlarını saklamaya uğraşmıyordu bile.

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin