Yeni bir KAÇAK gününde daha merhaba canlarım
Hikayemiz hızla ilerliyor ve her geçen gün büyümeye devam ediyor. Bunun için siz değerli okuyucularıma teşekkür ederim. Sizlerin desteğiyle büyümeye devam ediyoruz. Facebook'da bir grubumuz var biliyorsunuz. KAÇAK / WATTPAD HİKAYESİ GRUBU hikayeyle ilgili paylaşımlarında olduğu, yeri geldiğinde gelecek olan bölümle ilgili kısa alıntıların ve tüyoların olduğu bir grup. Hepiniz davetlisiniz. :-)
Multimedya da grupta paylaşılan ve benim minik bir ekleme Esranur Ataş'a ait bir afişimiz var. Ve ek olarak benim çok severek dinlediğim bir şarkı var. Dinlemenizi tavsiye ederim Devran ve Narin'in olduğu bölümle bağdaştığında gerçek bir bütünlük oluyor kesinlikle ve insanı alıp başka yerlere götürüyor.
Bölüm ithafımız sevgili Esranur Ataş'a kendisine desteğinden ötürü teşekkür ederim.
İYİ OKUMALAR :-)
----
Hayat ne garipti. Size asla yapmam dediğiniz şeyleri siz daha anlamadan, hissettirmeden yaptırıyor da, siz ancak iş işten geçtikten sonra anlıyordunuz. Yeri geldiğinde kalp, aklın çoğu zaman dört elle sarıldığımız mantığımızın yerine geçiyordu ve biz bu durumu sessiz sinema izler gibi sadece izlemekle yetiniyorduk. Ellerimiz, ayaklarımız hareket ediyor, gözlerimiz etrafındaki iyi, kötü, güzel, çirkin her ne varsa seçiyor ve görüyor, kulaklarınız bir sineğin vızıltısını dahi duyacak kadar hassaslaşıyor ama, bir tek diliniz dile gelmiyordu. Kalbiniz bizden bağımsız, vücudunuzu hakimiyeti altına alıyordu ve siz bir köşede oturmuş sessiz bir sinemayı izler gibi uzaktan izliyordunuz kendinizi.
Muğla'nın Yatağan ilçesinin arnavut kaldırımlı sokağında, yarı taş yarı betonarma her hangi bir evinde iki sessiz, mahsun, yaralı kalp karşılıklı koltukların iki ucunda oturmuş sessiz sinemanın mimarı Charlie Chaplin filmlerinin tekrarı gibi bir birlerine bakıyor ve her ikiside söze bir diğerinin başlayacağı anı kolluyorlardı sanki. Sözsüz bir anlaşma imzalanmış gibi ortada dolaşan sukûta, tek tezat yuvasının özlemini çeken küçük hanımın sepetindeki yerini alıp minnet duyar bir şekilde teşekkür mahiyetinde çıkartığı minik mırıltılardı. İki koltuk arasındaki büyük eskitme ahşap sehpanın üstünde duran hediye paketi içindeki kırmızı laleler ise kokusuyla aydınlık salonu doldururken, güzelliğiyle de gözleri şenlendirip içinde bulundukları ortamı yaşadıklarına zıt olarak, romantik bir havaya sokuyordu.
Devran Narin'in bakmaya doyamadığı mavi gözlerini sevdiğı kadından zorlukla çekip salonu incelemeye aldı. Zira biraz daha bu şekilde Narin'in sessiz ve anlamlı bakışları altında kalırsa, kalbinin demir parmaklı hapishanesinden kaçan kelimeler dilinin ucundan firar edecekti ve Devran iradesine büyük bir gayretle sahip çıkarak en azından kendi bakışlarının yönünü ceylan gözlüsünden çekmeyi başarmıştı.
Narin oturduğu kanepede ellerini nereye koyacağını bilmeden dakikalardır kıpır kıpırdı. En sonunda ellerini sanki koltuktan destek alırmış gibi her iki yanına koydu ve gerginlik biraz da merakla kanepenin kumaşını sıkmaya başladı ama yaptığının farkında bile değildi. Elbette Devran'ın şu anda karşısında oturuyor olması paha biçilemez oranda değerliydi ama ortada bulunan sessiz ve gergin ortam onunda sinirlerinin dolayısıyla vücudunun gerilmesine neden oluyordu. Evden ayrıldığı günden beri tek istediği ve tüm kalbiyle arzuladığı gerçek şu anda karşısında oturuyor ve kahretsin ki gözleri ondan başka her türlü nesnede dolaşıyordu.
Açıkcası böyle hayal etmemişti, neyi hayal etmişti onunda bilmiyordu ya! Belki de en iyi yaptığı şeyi yapmalı ve iyi bir ev sahibesi olduğunu göstermeliydi hem belki bir nebze olsun bu saçma durumdan da ikisininde kurtarırdı. Kapıdıdan girdiğinden beri elindeki çiçeği orta sehpaya bırakıp adama Narin sonunda kısık bir seslerde olsa "Ne içersin?" diyebildiği için kendini içinden kutlamıştı bile çünkü o kadar şaşırmıştı ki konuşmayı biran için unuttuğunu düşünüyordu. Yalnız tek unutan o değildi anlaşılan, geldiğinden beri tek kelime etmeyen adamda aynı onun gibi suskundu. Sadece istemiyorum anlamında başını sallamıştı Devran'da. Neyi vardı bu ikisinin. Konuşmayı yeni öğrenen bebek gibilerdi adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK✔FİNAL
General Fiction2015 Genel Kurgu #9 İki kayıp ruh. İki yaralı yürek. Hızla, akıp giden zamana karşı yüreklere nakış nakış işlenen duygular. Birbirine kaçamak değen gözler. Cehennem gibi yakan bir sevda... Kader ağlarını örerken, her bir çelmede tökezleyen iki bed...