Merhabalar güzel okuyucularım,
Bugün size çok yararlı bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. Sultan dg ve arkadaşlarının yaptığı gözleri görmeyen ve kulakları duymayan Engelli kardeşlerimiz için SESLİ WATTPAD HİKAYELERİ isimli bir çalışma var. Gözleri görmeyenler sesli olarak ve kulakları duymayanlarda dudak okuma yöntemiyle artık Wattpad hikayelerine ulaşabilecekler. Şimdilik sınırlı sayıda hikaye var ama gittikçe büyüyecek bu çalışmayı büyütmekte, duyurmakta bizim elimizde. Google arama motoruna SESLİ WATTPAD HİKAYELERİ diye yazıldığında video şeklinde çıkacaktır. Ailesinde yada yakınlarında Engelli tanıdıkları olanlar bilhassa sizlere duyurulur. Güzel hikayeleri okumak onlarında hakkı öyle değil mi! :)
Medyada benim bu bölümü yazarken dinlediğim ve bölümdede geçen Fikret Kızılok'a ait Gönül şarkısı ( BİLHASSA SÖZLERİN YAZILDIĞI KISMI OKURKEN DİNLEMENİZİ ŞİDDETLE ÖNERİRİM ) ve yine bir afiş çalışması var.
Bölüm ithafı sevgili EYYANA'ya BİR PARÇA MASAL'ı duymayan kaldı mı? diğer hikayelerinede bir göz gezdirin. Aras ve Rüya'nın modern kül kedisi masalını kaçırmayın derim.
İYİ OKUMALAR :)
1999 MUĞLA, YATAĞAN
Artık kış ayları sona ermiş ve ilkbaharın gelişiyle bahçedeki ağaçların tepeleri pembe beyaz tomurcuklar oluşmuşken, sıcaklık hissedilir derecede artmıştı. Kafenin ve evin bahçesini ilkbaharın sembolü lale ve sümbüller süslerken Narin'de evi kiralamış, Devran'sa sözünü tutup evin kapısını ve pencere demirlerini sağlamlaştırmıştı. Aradan geçen üç günde Narin az olan eşyalarını yavaş yavaş toplarken Devran bu duruma kendini alıştırmak ister gibi sessiz duruyor ve tepkisini belli etmiyordu. İçi yanarken kendini, etrafında olup bitene soyutlamıştı. Kafe akşam bir nişan için tutulduğundan hazırlıklar tam gaz devam ederken yoğunluktan kimse başını dahi kaşıyamıyordu. Sadece bir kaç çeşit tatlı, tuzlu kurabiye ve nişan pastası sipariş edilmişti ama bu kadar hazırlık bile gün içinde gelen müşterilerde eklenince yorucu bir günün geçeceğinin habercisiydi.. Aile içinde ve bazı yakın arkadaşların davet edildiği bu nişan için kafe süslenmiş ve akşam 5'ten sonra müşterilere kapatılmıştı. Mutfaktakiler kurabiyeleri hazırlamış ve servis tabaklarına yerleştirmişti. Nişan pastası komşu pastaneden sipariş edildiğinden onunla uğraşmamışlardı. Önce nişan sahibi aileler daha sonrada yavaş yavaş konuklar gelmeye başlamıştı. Devran normal pek resmi giyinmekten hoşlanmazdı ama bu akşam kafe sahibi olarak kendini mecbur hissederek eve gitmiş ve gri, klasik ceket, pantolon, beyaz gömlek üçlüsünü giymiş olarak akşam 5'e doğru kafeye gelmişti. Nişan sahipleriyle kısa bir hoş beşten sonra ise ofisine kapanmıştı. Çalan hareketli parçalardan sonra aile büyükleri tarafından nişan yüzükleri takılmış ve asıl eğlence başlamıştı. Kafenin iç kısmında bunlar olurken mutfakta harıl harıl bir çalışma vardı. Hazırlanan servis tabakları ve meyve suyu masalara servis ediliyordu en son pastada yeni nişanlılar tarafından sembolik kesimden sonra oda mutfakta davetli sayısına göre kesilip servis yapıldığında artık mutfak bölümünün yapacağı tek iş çıkan bulaşıkları halletmekti. Zaten gelen boş servisi çabucak makinaya yada yer kalmadıysa elde yıkandıklarından fazla bir yığılma olmamış ama Narin dahil çalışanlarda bitmişti. Servis işi sona erdiğinde Gülperi annesine yalvar yakar eğlenceye katılmak istediğini söylemiş ve ertesi günün pzar olması nedeniyle geç saatte olsalarda Kezban izin vermişti. "Narin abla hadi sende gel"
Narin Gülperi'nin onuda çağırmasına şaşırmış ama pek oralı olmamıştı. "Yok Gül'üm sen git. Bir dakika dahi ayakta duracak takatim yok" "Ya ama olmaz ki. O kadar hizmet ettik en çok biz hakettik eğlenmeyi, lütfen!. Anne bişey desene ablama?" Gülperi Narin hevesli olmayınca çareyi annesinde aramıştı. "Er vakit oluvemez böyle çalgı çengi. Sende gedive gızım, nolcek?" Narin kararsız kalmış düşünüyordu. "Ya hadi tamam dedim diyelim. Şu halime baksana! bu kıyafetle mi?.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK✔FİNAL
General Fiction2015 Genel Kurgu #9 İki kayıp ruh. İki yaralı yürek. Hızla, akıp giden zamana karşı yüreklere nakış nakış işlenen duygular. Birbirine kaçamak değen gözler. Cehennem gibi yakan bir sevda... Kader ağlarını örerken, her bir çelmede tökezleyen iki bed...