12. BÖLÜM " KIYMETLİ "

33.5K 1.7K 102
                                    

Yine salı ve yine KAÇAK günü. Hikayeyi yayınladığım günden beri böylesi ilgi görmesi beni çok mutlu etti. Okuyan, yorum yazan, oy veren herkese teşekkür ederim. Sabah erkenden bölümü veremeyebilirim diye gece vermeye karar verdim. An itibariyle gece 00.45 ve salı gününe girmiş bulunuyoruz.

Medyada Devran ve Narin'in bölümdeki hallerini yansıtan güzel bir foto ve yine benim çok sevdiğim muhteşem bir şairden, muhteşem bir şiir. Şiirin tamamı videoda, şiddetle bakmanızı tavsiye ederim. Erdem Beyazıt, Mekanı cennet olsun.

Minicik bir not: Bölümü SevimMor'a ithaf ediyorum. BİR YANLIZLIĞIN, İKİ YARISI diye kurgusu ve akıcılığıyla konuşturan muhteşem ve gizemli bir hikayesi var. Bir bakın derim.

İYİ OKUMALAR :)

----

10. Bölümden alıntı:

Devran sinirle kendi kendine söylene söylene kafeden çıkmış ve yol kanarındaki arabasına yönelmişti. Arabaya geldiğinde dikkkatini ilk çeken şey kapısının açık olduğu ve daha da önemlisi Narin arabada yoktu. Arabanın yanına gelip açık kapıdan eğilip baktığında tencere koltuğun üzerinde duruyor ama Narin'den eser yoktu. İçini büyük bir ürperti kapladı. Nereye gitmişti şimdi bu kadın. Yoksa... eski kocası gelmiş ve onu bulmuş olamazdı değil mi? Etrafa bakmaya başladı ve yola fırladı o panikle. Birden kafenin bahçesinin tahta çitleri boyunca ilerleyen yolda cılız bir çığlık duydu ve içindeki ürperti çoğalarak yerini endişeye bıraktı. Bu Narin'in sesi olabilirdi ve Narin tehlikedeydi, artık buna emindi.

----

MUĞLA, YATAĞAN

ŞUBAT 1999

Narin, Devran kafeye girdikten sonra kucağında tencere olduğu halde arabanın ön koltuğunda oturuyordu. Hava almak için arabanın penceresini yarıya kadar aşağı indirdi. Bu sırada kulağına gelen cılız bir miyavlama duyduğuna o kadar emindi ki merakına yenilip camı tamamen aşağı indirip kucağındaki tencere elverdiğince sesin geldiği yönü görmeye çalıştı. Hala ısrarla acı acı miyavlayan kediyi arıyorken sonunda sokak lambasının aydınlattığı duvarın dibinde yavru kediyi gördü. Hayvanlara karşı her daim sempatisi vardı hele de böylesi tatlı bir yavruya içi gitti. İçindeki acıma duygusu ve hayvan sevgiside birleşince yavrunun yanına gitmek için harekete geçti. Kucağındaki tencereyi önce ön camın önüne bıraktı ve kapıyı açarak çıktı daha sonra her ihtimale karşın tencereyi oradan alıp az önce oturduğu koltuğa koydu. Acele hareket ediyordu ve arabanın kapısını bile kapatmayı akıl edememişti. Zaten kedicikte çok uzakta değildi. Ürkütmeden yavrunun yanına yaklaştı tam elini uzatmış tutacakken kedi doğal bir dürtüyle irkilip Narin'den uzağa kaçmaya çalıştı. Narin inatla yavrunun peşinden gitmişti ve fazla kaçamadan yolun karşısındaki büyük çınar ağacının dibinde yakaladı.

" Ayy. Sen ne tatlısın ama ya! Acıktın mı? yemek vereyim mi sana? gel, gidelimde kafeden sana bi' şeyler bulalım tamam mı kedicik? Ama sakın huysuzluk yapma! Devran kızar sonra bize tamam mı kedicik?"

Narin çınar ağacının dibinde çömelmiş kedi yavrusuyla konuşurken hemen arkasında bir hareketlilik hissetti. Bu belki de doğuştan yada yaşanmışlıkların verdiği bir alışkanlıktan olsa gerek beyni ona tehlike sinyallerini çoktan vermişti. Usulca çömeldiği yerden kalktı ve yutkunarak kucağında yavru kedi olduğu halde arkasını döndü.

"Oooo, bakın burda bir yavru! varmış" Yirmili yaşlarının ortalarında gözüken iki serseri kılıklı adam önce bir birlerine bakıp sırıtmışlar ve daha sonra gözlerinde saklamadıkları iğrenç bakışlarını Narin'in vücudunda dolaştırmışlardı. Biri diğerinden daha uzun boylu muhtemelen 1.80'ne yakın diğeri ise Narin'den çok az uzundu. Uzun boylu olan diğerinden daha güçlü olduğu ceketin ön kısmını açıkta bıraktığı t-shörtünden kasları belli oluyordu.

KAÇAK✔FİNAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin