Ve Kaçak günü
Devran ve arkadaşlarının zeybek oyununu merak edenler var mı aranızda? Yukarıda bir videomuz var. Harika bir görsel şölen izlemek isterseniz buyurun derim.
—————————————————-
Aşkın basladığı, itirafların edildiği, dudaklarında ilk öpücüğün bir yemin gibi mühürlendiği noktadaydılar yine. Yemyeşil bir orman, tertemiz mis gibi çam kokusu, göğün rengini çalan bir göl karşılamıştı yine iki sevdalı yüreği . Devran ne yapıp edip aşkını itiraf ettiği, evlenme teklifi yaptığı göl kenarını düğün mekanı olarak ayarlamıştı. Daha önce kendisinin çok defa ama Narin'le bir kaç kez geldikleri çay bahçesine çok yakın bir mesafedelerdi. İkram ve gerekli masa sandalye gibi ihtiyaçlar için çay bahçesinin sahibi, abi gibi gördüğü adamla anlaşmıştı. Çay bahçesi onlara dar geleceğinden ve göl kıyısının ikisininde üzerinde manevi değeri fazla olması hasebiyle böylesini uygun'un bulmuştu Devran. Anılar tazelenirken, yerine daha güzelleri ekleniyordu böylece. Bu da tıpkı arabanın arka kaportasındaki yazı gibi Narin'e süpriz olmuştu.
Narin sevdiği adamın kolunda evden çıkarken gelin arabasındaki "ÖMÜRLÜK SEVDAM" yazısıyla gözleri dolmuş, Devran'a diliyle değil belki ama gözleriyle, kalbinden geçenleri fısıldamıştı. Asıl süpriz ise arka plakada onu karşılamıştı. "SEVDA YOLCUSU KALMASIN" yazısını gördüğünde gözleri fal taşı gibi açılmış ve aklına gelen ayrıntıyla Devran'a çatık kaşlarla baktığında, adamın muzip bir bakışla gülen gözleriyle karşılaştı. Devran onu bagajında bulduğunda dolmuş esprisine gönderme yapmıştı anlaşılan.
İkisi de o güne yeniden gitti.
****
"Bak arabana binmek zorundaydım"
"Neden?" derin bir nefes alıp devam etti Devran. "Arabamda dolmuş tabelası var da, benim mi haberim yok!" dedi sinirli bir ses tonuyla.
"Sen hiç espiri yapma bence. Hava yeterince soğuk zaten" diye içinden geçiren kadının tersine, karşısındaki adamın gözleri alev alev parlıyordu. Yine mi dışından söylemişti yahu. Bazen şu düşük çenemi kopartıp atasım var yeminlen diye iç geçirmeden edemedi Narin.
****
Narin ve Devran aynı anlamlı bakışlarla baktıklarında bir birlerinin gözlerinin içine çevrelerini saran kalabalığa inat gülüştüler.
Yola koyulduklarında genç kadın o ana kadar hiç aklına gelmeyen bir ayrıntıya takılmıştı. Düğün yapilacak mekan için yola çıkana kadar hiç düşünmediğini fark etmiş, müthiş bir heyecan dalgasıyla sarmalanmıştı genç kadın. Özellikle de araba göl yoluna doğru girince kalbi taklalar atmıştı sevinçten. O ana gelene kadar düğün mekanı hiç umrunda olmamıştı. Sade bir törenle boş bir nikah salonunda evlenseler dahi takmayacak kadar çok şey yaşamıştı. Belki bir taraftan kalbi daha farklı olmasını dilerdi ama önemli olan sevdiğine kavuşmak değil miydi sonuçta. Ha sade bir nikahla, ha bir düğünle. Ama Devran onunla aynı fikirde değildi. O, hep kendisinden önce Narin nasıl isterdi? o nasıl mutlu olurun derdinde olmuştu her daim. Sevdiği onu bu kadar mı çok seviyordu. Bu nasıl bir adamdı böyle, her seferinde şaşırmaktan kendini alamıyordu. Kat kat artan mutluluğunun sarhoşuluğunda, göklerde uçuyormuş hissine kapılıyordu çoğu zaman.
Narin Devran'ı bir ömür sevecek olsa da, aşkıyla yanıp tutuşsa da asla onun, kendisine olan sevgisinin tek bir zerresine dahi ulaşamayacağını düşünüyordu. Öyle düşünceliydi ki sevdiği. Hiç bir ayrıntıyı unutmuyor, o daha aklından geçiremeden adam onun önüne seriyordu tüm dünyayı adeta. Bir kadın daha ne isterdi ki, böylesi bir aşkla, adanmışlıkla sevilmekten başka. Genç kadın tüm kalbini, ruhunu, bedenini, ömrünü sevdiği adama bahş edeceğine yemin etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK✔FİNAL
Ficção Geral2015 Genel Kurgu #9 İki kayıp ruh. İki yaralı yürek. Hızla, akıp giden zamana karşı yüreklere nakış nakış işlenen duygular. Birbirine kaçamak değen gözler. Cehennem gibi yakan bir sevda... Kader ağlarını örerken, her bir çelmede tökezleyen iki bed...