Sevgililer gününe özel süpriz bir bölüm sizlerle. Bu arada sevgililer gününü sevgilisi, eşiyle kutlayan yada yalnız başına tek tabanca geçiren herkesin sevgililer günü kutlu olsun. Hoş hiç inanmam böyle şeylere malum sevene, sevilene hergün sevgililer günü ama işte adet yerini bulsun. ;-)
Multimedyada bir afişimiz var yine bugüne özel bir parça. Müzeyyen Senar'ın sesinden Fikrimin İnce Gülü ( Rahmetle anıyoruz )
Medyaya ek olarak gidilen yerleri merak ediyorsanız sizleri Grubumuza bekleriz.
Diğer bölümler gibi bu bölümde de yazım hataları olabilir. Çoğunu telefondan yazdığımdan kaynaklı gözden geçirsemde bazen kaçabiliyor. Yazım hatalarından dolayı şimdiden özür dilerim.
Bölüm ile ilgili yorumlarınızı büyük bir merakla bekliyorum. :-)
İYİ OKUMALAR :-) Sevgiyle kalın dostlarım ♥♥♥~•~♥♥♥
♥♥♥♥Sakin ve ıssız gecenin ardına saklandı gerçeklerin ağırlığı. Gecenin karası dünyanın yarısını örttüğü gibi örttü tüm günahları ve günahkarların üstünü. Devran'ın yorgun ruhu, yaşadığı buhrana dayanamamış ve bedeni uykunun huzurlu kollarına bırakmıştı kendini. Narin'in mütevazi küçük evinde, oturur pozisyonda bir bacağı dizinden kırılmış vaziyette dururken diğer bacağını sehpaya doğru uzatmıştı. Başı kanepeye yaslanmış ve gözlerini kapatmış, düzenli nefes alış verişlerinden derin uykuda olduğu belliydi.
Narin topladığı masadaki az sayıda bulaşığı dakikalar içinde yıkamış ve yaptığı bol köpüklü kahveleri koyduğu küçük krem rengi melamin tepside salona getirmişken gördüğü manzarayla olduğu yerde kala kaldı. Yüzünde beliren tebessümle elinde kahve fincanları olan tepsiyle bir süre dikildiği yerde izledi sevdiği adamı. Daha sonra elinde halen tuttuğu ve artık soğumaya başlayan kahveleri tepsisiyle beraber masanın üzerine bıraktı ve nerdeyse parmak uçlarında yürüyerek Devran'ın uyuya kaldığı kanepenin çaprazına düşen kanepeye oturdu usulca.
Her zaman sert olan yüz hatları, uykunun verdiği rahatlamayla yumuşamış, biçimli dolgun dudakları hafif aralık kalmıştı. Elinin biri dizinin üstünde dururken diğer eli kanepenin kolçağında dirseğini dayamış avuç içini yanağında olduğu halde başını destekliyordu. Narin yarım saat kadar izlediği adamın uyanmak bir yana iyice kanepeye yayıldığını görünce yüzündeki gülümsemeyle oturduğu yerinden kalktı ve yatak odasına geçti.
Bir kaç dakika sonra salona geri döndüğünde elinde bir battaniye ve kırmızı ve turuncu renklerdeki yastıkla Devran'ın baş ucuna gelip elindekileri orta sehpanın üzerine bıraktı. Devran'ın ensesini tek eliyle tutup kaldırarak sehpadaki yastığı alıp başının altına koydu. Bu arada hissettiği temasla uykusu hafif olan Devran gözlerini kısarak Narin'e bir bakış atıp uyku sersemi "Narin" dedi boğuk çıkan sesiyle.
Narin şefkatle baktığı adamın usulca saçlarını okşayıp "Yok bir şey. Uyu sen" diyerekten onu tatlı uykusuna devam etmeye teşvik etti. Devran bir aydan fazladır alışık olduğu ve ona huzuru, güveni, aşkı hissettiren sevdiğine has hanımeli kokusuyla gözlerini tekrar kapadı ve uykunun kollarına kendini bıraktı. Narin Devran'ın gür koyu kumral olan saçları arasındaki elini bir süre daha dolaştırdı ve çömeldiği kanepenin dibinden kalkarak sehpa üzerindeki, ortasında kocaman kırmızı gül deseni olan battaniyeyi alıp adamın üzerine örttü. Dikildiği yerde bir süre daha sevdiği adamı izleyen Narin, daha sonra Devranın başından ayrılarak, kısa dar koridora açılan duvardaki düğmeye dokunarak ışığı kapattı ve yatak odasına doğru yine parmaklarının ucunda adımlar atarak gidip, kapıyı ses yapmamaya dikkat ederek usulca kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK✔FİNAL
General Fiction2015 Genel Kurgu #9 İki kayıp ruh. İki yaralı yürek. Hızla, akıp giden zamana karşı yüreklere nakış nakış işlenen duygular. Birbirine kaçamak değen gözler. Cehennem gibi yakan bir sevda... Kader ağlarını örerken, her bir çelmede tökezleyen iki bed...