Bu gün pek keyifli olamasam da söz verdiğim gibi her pazartesi KAÇAK sizlerle.
Bu bölümü yazarken oldukça duygulandım açıkcası, okurken eminim siz de anlayacaksınız zaten.
Bölüme özel yazdığım şiir bana aittir. Ve yine bölüme özel Afişimiz de.
Bu bölümün ithafı hikayeyi yeni takip etmeye başlayan ve halen kendini gizleyen okuyucularıma gelsin.
E bir ses edin artık neredeyse Final olacak ama !...
İYİ OKUMALAR (:-)
----------------------------------------------
Ne de yakışırdı beyaz renk, o buğday tenine.
Kıskanırdı bahar, gül goncası değmiş dudaklarını.
Kirpiklerin, örterdi masum yüzünü, duvak niyetine.
Papatyalar tacındı, ipek saçlarının.
Gülüşünle aydınlanırdı geceden kalma sabahım.
Yüreğin sevgi dolu, yarınların umut yüklüydü
Küçücük kalbinde daha yeni filizlenmişken Aşk,
Nasıl da koparıp attılar dalından, tomurcuklanmamış gülü.
Ben, sana beyazı gelinlik diye yakıştırırdım çocuk!
Sen, ne ara büyüdün de yakıştırdın.
Soğuk, beyaz kefenli
ÖLÜMÜ kendine...
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Hayat zorlu bir sınavdı çoğu zaman. Sınavda başarı sağlamak için insan kendini yıpratırdı, yada yenilir ve koca bir sıfır çekerdi hayata. Devran hep arada kalmıştı. Öyle hissediyordu Narin'e kadar. Hayattan, aslında ailem, tek yakınım, canım, ciğerim dediği insanlardan yemişti en büyük kazığı. Babası Ekber Demirhan onun idolüydü bir zamanlar. Hangi erkek çocuk babasını kendine örnek almazdı yada hangi çocuğun babası kahramanı değildi ki?.. Devran'da bir vakitler o seçkin zümrenin içindeydi. Şanslı doğanlardandı. Çocukluğu maddi, manevi zorluk içinde geçmiş sayılmazdı. Annesini küçük yaşta kaybetmişlerdi belki Zarife'yle ama evlerine genç yaşta gelin gelen kadınada anne demişti. Öyle davranmıştı çünkü. Ve babası da baba gibi olmuştu hep. Mesafeli ama sevgisini açıktan yapmasa da çocuklarından gizlemeyen. Doğduğu topraklarda büyüklere karşı bir saygı ve hürmet vardı hep. Ve baba rolündeki kişi çocuklarıda olsa araya hep bir mesafeyi sanki tabiatın bir kanunuymuş gibi koyardı.
Yanlış yada doğru. Sorun değildi ki bu çocuk yaştaki Devran için. Babası, ailesi tarafından seviliyor kararlarına bazı anlar dışında saygı duyuluyordu yine de. Kız kardeşi el bebek gül bebek yetişmiş ve korunmuştu. Güldü mü gözlerinin içi nasılda gülerdi biriciğinin. Gözlerinin ferini çalmışlardı bir hırsız gibi en sevdikleri. Çocuk aklının kahramanım dediği babası. İzin vermişti. Kıymıştı, kıyamadığına. Namus hummasına tutulmuş köhneleşmiş, nasırlaşmış töre dedikleri bir yürek sancısıyla babalığını hiçe sayarak kıyabilmişti tazecik yavrusuna, Ekber Demirhan. İşte o vakit ölmüştü Devran'ın içindeki duygular. İdolü olarak gördüğü adam bir korkağa dönüşmüş, kahramanı ise çizgi film karakterlerinden bozma sahte kahramanlara dönüşmüştü. Ekber Demirhan o gün üç kişinin katili olmuştu. 16 yaşındaki kızı Zarife, tek oğlu Devran ve içinde tüm olumsuz şartlara ve ön yargılara rağmen o zamana kadar koruduğu babalığı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK✔FİNAL
General Fiction2015 Genel Kurgu #9 İki kayıp ruh. İki yaralı yürek. Hızla, akıp giden zamana karşı yüreklere nakış nakış işlenen duygular. Birbirine kaçamak değen gözler. Cehennem gibi yakan bir sevda... Kader ağlarını örerken, her bir çelmede tökezleyen iki bed...