Ve bir pazartesi daha. Ve yine Kaçak günü
Bu kez dün gece itibariyle gece 02.40'a kadar yazdığım bölümü inanın anca yetiştirdim. Bu sıralar yoğunluktan son gün yazabiliyorum bölümleri. Biraz kısa oldu diğer bölümlere nazaran. Artık idare edin.
Bu bölüm ithafıda geçen bölüm gibi@zalimkumru
Özlem Yalçınkaya'ya gelsin. Bu gün onun doğum günü. Nice sağlık ve mutluluk dolu bir ömür dilerim adı zalim ama kalbi kumru gibi güzel yazarım.
Medyada bir görselimiz var yine. Hem hikayeyle ilgili bir afiş hem de... süpriz Zalimkumruya ;-)
Hepinizin Berat Kandili mübarek olsun. Allah samimiyetle ettiğimiz dualarımızı kabul etsin. İnşallah!
Hatırlamayanlar, unutanlar yada dikkat etmeyenler için küçük bir hatırlatma hikayemiz 1999'da geçiyor halen.
İYİ OKUMALAR (:-)
---------------------
34. Bölüm "Kaçamak"
Hayat galesi içinde insanlar bir telaşa tutturmuş giderken bu telaşın içine bir de çiçeği burnunda, yeni evli çift Devran ve Narin eklenmişti. Yaklaşık bir haftalık dolu dolu geçen tatilin sonunda herkes gibi onlarda işlerine, güçlerine dönmüşlerdi. Ama aşklarını doyasıya yaşamak için bir bahaneye yada yalnız kalmaya ihtiyaçları yoktu. Yeryüzünün her karış toprağı onların sonsuz aşklarına seyirciydi daima."Abla buna biber salçası mı koyayım. Domates mi?"
Narin ocak başında, başında kenarı boncuk işlemeli yemenisi, elinde tahta kaşık bir yanında ev yapımı domates ve biber salçası Kezban'dan gelecek direktife göre hazır bekliyordu.
Kezban elindeki işi bir anlığına bırakıp, göz ucuyla ona bakan kıza bakmış ve yeniden işine koyulurken cevap vermişti.
"Biber acı oluveri. Tomat koyuve sen"
Narin hemen elindeki tahta kaşığı domates salçasına daldırıp yağ yanmadan ocaktaki içi derin tavaya koydu ve sıcak yağın değdiği tavadan gelen cıss sesi ve dumanla yüzünü buruşturdu.
"Hay Allah ya. Altınıda kıstım ne ara bu kadar kız mış ki şimdi bu" Narin söylene, söylene ocağın ateşini son ayara kadar kısıp karıştırmaya devam etti. Kezban kendi kendine söylenen Narin'e bakıp kafasını iki yöne sallayarak güldü.
"Tek gızan o mi ki! iki göndür işe başladın emme bu yakıvediğin gaçıncı tava sayamayom ben atıkın. Nikahta keramet va deyiveriler emme, sene bu evlilik pek yaramayo mu ne?.." diyerek takıldı Narin'e, Kezban.
Kaşları çatılan Narin tavayı karıştırmaya devam ederken sıcaktan artık boncuk, boncuk terler dökmeye başladı.
"Aşk olsun ama abla. Niye öyle söyledin ki şimdi sen?" diye dudak büzdü birde çocuk gibi.
"E, yalan mı? esgiden bi dediğimi iki etmeyen gız, iki günde bir tavayı çöpe atıvedi bilem. Emme ben biliyon senin akıl nede! Gocan'da pek uzakta değil emme velakin can çeker"
Narin'in gözleri yuvalarından fırlarken adeta sesi de çığlık atar gibi cırtlak çıkmıştı.
"Abla!.." Etrafa bir göz atıp utançtan yanındaki domates salçasına dönen yüzünü saklamak için Kezban'a arkasını döndü. Kezban utanan Narin'in bu haline bakıp kahkahayı patlattığında, mutfağa Cemal giriş yapmış yüzündeki hain sırıtışla ikiliye bakıp, Narin'de karar kıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK✔FİNAL
General Fiction2015 Genel Kurgu #9 İki kayıp ruh. İki yaralı yürek. Hızla, akıp giden zamana karşı yüreklere nakış nakış işlenen duygular. Birbirine kaçamak değen gözler. Cehennem gibi yakan bir sevda... Kader ağlarını örerken, her bir çelmede tökezleyen iki bed...