29. BÖLÜM "Hasret"

23.3K 1.5K 171
                                    

Ve Kaçak günü.

AÇIKLAMA KISMINI OKUYALIM LÜTFEN:
Dostlar grubumuza bekleniyorsunuz. Sizlerinde paylaşımlarını varsa eleştirilerini, önerilerini büyük bir merakla bekliyorum. Geçen bölüm yorumlarınıza cevap veremedim ama hepsini yüzünde gülücüklerle okudum. O güzel yorumlarınız bana ilaç gibi geliyor insanın. Bölüm yada hikayenin geleni ile ilgili eksik gördüklerinizi söylemekten çekinmeyin. Böyle böyle eksiklerini tamamlayacağım. Yeni gelen okuyucularımada buradan kocaman bir hoş geldiniz diyor ve lafı fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
İYİ OKUMALAR :-D
--------------------------------------------------------------------------------------------
Mayıs 1999

Yitik zamanlar olurdu bazen insanın ömründe. Unutmak istediğiniz, aslında hiç yaşamak istemediğiniz yitik zamanlar. Hatırlanmak istemediğinde hafıza yok sayardı o anları bazen. Yada o zamana ait ömrümüze giren kişileri. Narin geçmişe dönüp baktığında, geride kalan yıllarında belkide çok az anını mutlu hissettiğini fark etti. Çok uzun zamandır hayat sadece yaşamaktan ibaretken, Devran'dan önce ve Devran'dan sonra diye ayırmış olsa, geçmişte çocukluğundan başka hiç bir anısını hatırlamak istemezdi. Gelecek ise Devran demekti. Yürek bir kez aşkı, sevdayı tadınca daha azıyla yetinemiyordu. Karşısındaki adam şu anda o koyu kahveleriyle ölüm kusuyorken, sevdiği adamı dünya gözüyle belkide hiç göremeyecekti artık. Sadece ayakları değil, hayatıda çamura saplanmıştı her türlü. Debelendikçe daha çok kayıyordu ayağının altındaki çamur yığını sanki.

Ayağındaki balçıklaşmış toprak yığınının verdiği soğukluk tüm vücudunu esir almıştı. Üşüyordu. Hatta donuyordu iliklerine kadar. Ölecekti. Son nefesini verecekti bu kuş uçmaz, kervan geçmez yerde. Mutluluk ne kadar da uzaktı şimdi ondan. Ama Narin mutluydu. Çünkü onunda bu aciz, kırılgan saf yüreği sevdayı tatmıştı birkez. Tutuşmuştu ya sevgiye aç kalbi. Sevmişti, sevilmişti ilk defa. Varsın ölsündü. Varsın son nefesi de bu ıssız ormanda can düşmanının elinden olsundu. Canını alacaktı belki Harun, hatta kalbini yerinden sökecekti kimbilir. Ama benliğine, aklına, yüreğine işleyen aşkınıda söküp alamazdı ya! Korkmuyordu artık. Bir tek ömrünü feda ettiği mavilere, sevdiği adama hasret gitmesi koyuyordu kadına. Yerde gezinen bakışlarını kaldırdı usul usul. Farklıydı o gözler şimdi. Harun'un beklediği gibi korku yoktu elelarında kadının. Sonsuz bir kabulleniş, teslimiyetti gördüğü. Bir an için içi sızlar gibi olsa da yine, yeniden içindeki hayvana yenik düştü zayıf ruhu. Karısı onu terk etmiş, ayrılmış ve bu da yetmemiş, aldatmıştı. Üstelik her şeye rağmen onu affetmişken, tekrar sinesine sarmışken. Böyle diyordu içindeki zalim yanı adamın. Kendini kandırıyor, avutuyordu. Belki sonrasında çok pişman olacaktı ama hep kendini haklı çıkaracaktı nankör ve bencil benliği.

Kolundan tuttuğu kadını sürükleyerek götürdü canının acımasına aldırmadan. Kulakları sağırdı sevdiğim dediği kadının acı dolu iniltilerine. Düşe kalka zorla getirildiği eve geri dönmüştü Narin. Zalimce fırlatılmıştı kaldığı odanın yüzüne. Bekliyordu. Ölüm gelip onu alsında bitsin bu işkence diye, sadece bekliyordu. Ama bilmediği bir gerçek ise Harun o kadar kolay almayacaktı intikamını. Koynuna aldığı her kadının teninde hep Narin'i, karısını düşlemişti adam. Şimdi elinin altında hazır duruyorken ve belkide son nefesini onun elleri arasında veriyor olacakken son kez tenini hissetmeliydi. O adamdan da böyle almış olacaktı intikamını. Hiç kimse ona ait bir kadına elini sürmeye cesaret etmemeliydi. Gösterecekti bunu herkese ve ardından sıra o'nada, Narin'ini ondan çalan o adama, Devran'ada gelecekti.

Narin, Harun'un az önce savurduğu yerde yorgun ve bitkin bedeniyle yarı uzanmış, ayaklarını kendine doğru çekmiş yere bakıyordu. Başında onun canını almaya hevesli adamın hareketsiz durması onu şaşırtsada büyük bir teslimiyetle bekliyordu hiç sesini çıkarmadan. Bir hışırtı duydu önce, başını hafif kaldırıp göz ucuyla baktığında adamın pantolonunun kemerini çözdüğünü gördü. Öyle kolay ölüm yoktu yine ona. Anlamıştı Narin. Harun yine onu kemeriyle dövecekti. Oturduğu yerde büzüldü istemsizce. Ölümden korkmuyordu belki ama bedeni acıyı tatmıyordu uzun zamandır ve bu farkındalıkla içi ürperdi. İlk darbeyi bekledi, gözleri sımsıkı sindiği duvar dibinde. Ve acımasızca bedenine inen kemerle bir feryat koptu dudaklarından. Acı öylesine keskindi ki, hazır olduğunu zannetse de istemeden fırlamıştı bir ah nidası ağzından. İkinci, üçüncü darbelerle gözleri yaşardı ama sıktı kendini Narin. Yalvarmayacaktı ona. Bu zevki tatdırmayacaktı.

KAÇAK✔FİNAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin