Ve Kaçak günü
İşlerimin yoğunluğundan erkenden bölümü veriyor ve izninizle huzurlarınızdan kaçıyorum.
Bu hafta bir afiş yapamadım artık bununla idare edin. :-D
Kaçak ve bol Devran'lı bölüm sizlerle
İYİ OKUMALAR :-D
-----------------------------------------------
27. Bölüm "Kayıp"Güneş bir başka doğmustu bu gün. Gün aydınlanırken yüreği de aydınlanıyordu adamın. Teskeresini gün gün, saat saat sayan acemi asker gibi sevdiğine kavuşacağı günleri sayıyordu. Sabahın ilk saatlerinde uyanmak alışkanlık olmuştu onda. Mutfakta oturmuş pencereden bahçeyi izlerken bir taraftan da yeni demlediği çayını yudumluyordu.
Arkadaşlarından biri Narin'in eski odasında, ikisi salondaki koltuklar da uyuyorlardı. Narin'in evinden dönüşünde geç saatlere kadar oturmuş ve dertleşmişlerdi. E eski dörtlü uzun zamandan sonra bir araya gelince bir de 70'ilk rakıyı devirmişlerdi. Devran eskiden beri içmeyi pek sevmediğinden iki kadehle yetinmisti. Mehmet'in gece yine çenesine vurunca üst üste devirmişti kadehleri. Kahvaltıyı masaya hazırlayıp çayın altını kapatmıştı, artık kalktıklarında yeniden ısıtırlar diye düşündü. Mehmet'in geç uyanacağı garantiydi ama Yalçın'da kendi gibi erkencilerdendi. Ama anlaşılan epey yorulmuştu. Yazdığı notu masaya bırakıp evden çıktı. Narin'i alacak ve kahvaltıyı beraber kafede yapacaklardı. Arabayı çalıştırdığında yüzünde beliren gülümsemesiyle yolunu sevdiğinin evine çevirdi.
Üçdür zile basıyordu ama ne gelen vardı ne giden. Dün geç bir vakitte de ayrılmamıştı ki sevdiğinin yanından. Uyuya mı kaldı acaba? diye düşündü. Bir kez daha eli uzandı kapıya. Demir kapıya vururken ki çıkan ses sabahın erken saatleri olması nedeniyle boş sokakta yankı yapmıştı. Bir dakika daha bekleyen adam artık iyice endişelenmeye başlayınca montunun cebinden telefonunu çıkarıp Narin'in numarasını tuşladı. Beşinci çalışı olmasına rağmen telefona cevap verilmemesi ile endişesi tavan yapan Devran, telefonu cebine koyup tekrar kapıyı yumrukladı.
"Nariiin. Nariiiin"
Üst kattan açılan pencere sesine dönen Devran bir iki adım geri gidip başını yukarı çevirdi. "Hayırdır oğlum sabah sabah" Mevlüde teyzenin meraklı bakışlarıyla karşılaştı.
"Hah! Tam zamanında teyzem. Narin'den haberin var mı? Zile bastım, kapıyı vurdum ama açmadı. Telefonada cevap vermeyince iyice merak ettim" dedi.
"Yok oğlum. Sabah namazından sonra yatmadım ben. Giren çıkan olsa duyardım. Dur! ben kapıyı açayım da..." diyerek pencereyi kapatıp kapı otomatiğine bastı.
Açılan kapıdan giren Devran vakit kaybetmeden Narin'in ziline bir kez daha bastı ve kapı tokmağıyla merdiven boşluğunda tok ve gürültülü bir ses çıkmasına aldırmadan üst üste vurdu. Her seferinde eli boş dönmesi ise adamın sinirlerini iyice gererken tekrar içeri yüksek sesle seslendi.
"Nariiiiin. Narin iyimisin güzelim. Benim Devran" yine ses yoktu.
Merdivenlerden gelen terlik seslerine bir anlık başını çevirdiğinde, Mevlide teyzenin ağır adımlarla aşağı indiğini gördü. Elinde tuttuğu anahtarı göstererek "Oğlum ben de yedek anahtar vardı. Bende meraklandım şimdi..." diyerek son basamağı indiğinde anahtarı uzattı.
"Hay yaşayısın teyzem"
Devran daha fazla zaman kaybetmeden anahtarı kilide sokup kapıyı açtı ve aralanan kapıdan başını uzatıp baktığında kapı kilidinde ki anahtar hala üstünde ama uç kısımda sallanıyordu. Ve koridorun ışığı halâ açık vaziyetteydi. Ardına kadar açtığı kapıdan girmeden evvel arkada meraklı gözlerle olan biteni izleyen Mevlide teyzeye eliyle gelme işareti yaptı. Sessiz ve sakin adımlarla içeri girip önce salona göz attı. Göz ucuyla koridordaki portmantoda asılı duran Narin'in çantasını ve dün gece giydiği mevsimlik ceketini gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK✔FİNAL
Fiksi Umum2015 Genel Kurgu #9 İki kayıp ruh. İki yaralı yürek. Hızla, akıp giden zamana karşı yüreklere nakış nakış işlenen duygular. Birbirine kaçamak değen gözler. Cehennem gibi yakan bir sevda... Kader ağlarını örerken, her bir çelmede tökezleyen iki bed...