21. BÖLÜM "Aklın mı, Kalbin mi?"

25.7K 1.6K 156
                                    

Yeni bölümümüz geldi
Medyada bölüm şarkımız var. Aslında birde bölüm afişimiz vardı fakat Wattpad kaynaklı bilmediğim bir nedenden dolayı yüklenmedi. Merak edenler grupta görebilirler.

KÜÇÜK BİR NOT: Ve yineWattpad kaynaklı bir sorun daha. Çoğunuz duymuş olmalı Wattpad artık hikaye bildirimi yapmıyor. Bölüm geldiğini anlamak için ya beni takip etmeniz gerekecek, yada düzenli olarak kütübanenizi kontrol etmeniz. Bu diğer okuduğunuz hikayeler içinde geçerli

Uzun zamandır bölüm ithafı yapmamışım. Bu bölüm okuyan, beğenen tüm okuyucularıma gelsin. Yorumlarınızı dört gözle beklediğimi belirtmek isterim. 

İYİ OKUMALAR :-)
-------------------------------

Hala kulaklarındaydı genç kadının, kapanan kapının arnavut kaldırımlı sokakta, iki katlı binada yankılan sesi. Ne çok kapanmıştı bu zamana kadar kapılar yüzüne. Kulakları ne çok çınlamıştı onu anlamayı bırak, tanımaya tenezzül etmeyen insancıkların ardından ettikleri dedikoduları yüzünden. Evinin sıcaklığına sığınmak istemişti. Gel gör ki bu hayatta başını sokacağı, sığınağım diyebileceği bir evi bile çok görmüşlerdi ona. Nesi vardı bu insaların. Hayat zaten tekmesini yeterince vurmuşken, bir tekmede onların savurmasımı gerekti. Hani insanlık naraları atanlar. Hani namus diye mangalda kül bırakmayanlar. Onlar değilmiydi zaten, bu garip, mahzun halinin sebebi. Yılmıştı artık Narin. Bezmişti insanlarla tek tek uğraşmaktan.

Ne zordu bir kadının hayatta tek başına mücadele etmesi. Uygunsuz tekliflerle kapına gelen koca koca evli barklı, sözde baba olan adamlar mı istersiniz? Yolda giderken göz süzen mahalle delikanlıları mı? yoksa sizi belkide en çok anlaması gereken kadınların, çarşıda pazarda yolunuzu kesip kocasının, oğlunun derdine döşüp yakasından düşmesini isteyen kadınlar mı? oysa onlar düşseydi keşke Narin'in ve onun gibi biçare tek gayesi yaşam mücadelesi vermek olanların yakasından.

Sabah evden çıkacağı vakit kapıdan çıkmadan yakalamıştı onu en sahibi. Kezban ablaya gitmesini kendisinin geleceğini söyleyip kendini hazırladığını sandığı konuşmaya verdi. Ev sahibi komşuların dedikodularına inanıp, ona dönerek "Bak kızım seni sevdim. Temiz, saygılı birisin belliki, ama burası küçük bir yer, Oğlumun kulağına bazı şeyler giderse hiç hoş olmaz. Laf anlatamam ona. Ya evimde oturacaksan, edebinle otur. Yada! kendine kalacak başka bir yer bul kızım. Beni oğlumla da, komşularımla da papaz etme" demiş ve Narin'in tek laf etmesine müsade etmeden geldiği gibi merdivenleri, kilosu ve ağrıyan bacaklarından dolayı ağır ağır çıkmıştı. Oysa Narin ne çok sevmişti bu kadını. Eğitimli biriydi herşeyden önce. Nalan ablası gibi anlayışlıydı da üstelik.

Zihniyet aynı olduktan sonra ömrünü eğitime adasan faydası yoktu. Onu istemeyen komşularının içinde belki okuma yazma bilmeyenler çoktu belkide üniversite bitirmişler bile vardı, kimbilir. Ama zihniyet hepsinde aynıydı işte. Yine toplumun ahlak kurallarına takılmıştı. Ya kocasının evinde kalacaktı yada onların ön gördüğü üzere sokaklara düşecekti. Ekonomi büyüsede, eğitim düzeyi gün be gün artsada, medeniyet denen olgu uluslara bir vürüs gibi yayılsada, yargı değişmiyordu. Kaçıncı yüzyıla girerse girsin dünya, kadın hep geri planda kalıyordu. Bunun en büyük suçlusu yine kadınlardı aslında. Çünkü daha anne karnında başlıyordu eğitim. Kadın erkek, kız fark etmeden çocuğuna sevgiyi, merhameti, saygıyı aşılasa çocuğuna belki büyüdüğünde oda aynı şeyi kendi çocukları için yapacak ve gelecek nesiller daha güvenle ve sevgiyle büyüyecekti. Kendi anneside, okuma yazma bilmeyen, kızların okula gitmesini gereksiz gören bir bölgede yetişmişti ama neyseki zorlada olsa Narin okumuş hatta liseyi bile bitirmişti. Bunun için bile annesine minnettardı aslında genç kadın. Her şeye rağmen okula gitmesine izin verdiği için babasıyla zaman zaman konuşmuştu çünkü.

KAÇAK✔FİNAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin