(31) Lambanın Altındaki Gölge

525 57 20
                                    

İyi okumalar♤

¤
¤
¤

"Aymira." Gözlerimi açıp kulaklığımın tekini çıkararak abime baktım. "Ne oldu abi?" Etrafa baktığımda arabanın mola alanında durduğunu gördüm. "Bir şeyler alacağız gelecek misin?" Gözüm bebeklere gitti. "Yok ben burada kalayım." Abim onaylayıp arabadan inince arkama yaslanıp iki yanında uyuyan bebeklere baktım.

Araba onların uykusunu getirmiş ve dakikasında uyuya kalmışlardı. Açıkırlarsa diye Atiye süt hazırlamıştı. Zaten 1-2 saatlik yolumuz kaldığı için bunlar onlara yeterdi. Belki yolun devamı da onlar uyurken geçecekti.

Gözlerim etrafta gezerken inip hava almak istemiştim. Kapıyı yavaşça açıp Araf'a değmeden arabadan indim. İşte Range Rover'ın en güzel yanlarından biri. Geniş olması. Bir arabada aradığım özelliklerden biri. Neyse buraya araba övmeye gelmedim.

Temiz havayı içime çekerken bir yandanda bebekleri kontrol ediyordum. Sırtımı arabaya yaslayıp etrafı incelerken abimle Barsa bana doğru gelmeye başladılar. Ellerinde ki poşetlerin bazıları bagaja koydular. "Hadi bin Aymira." Abimin drdiğini yaparak arabaya bindim. Yerime oturduğumda "Ne aldınız?" diye sormadan edemedim.

"Yol kenarında bir yerde durup yeriz diye bir şeyler aldık. Sana dondurma aldım. Al." Elindeki magnum badenli iki kişilik kutusunu görünce gözlerimden kalp çıktığına emindim. Hemen kutuyu alıp abimin uzattığı kaşığı da aldım. Arabada kaşık, çatal vb. her şeyi bulunduruyoruz da.

Dondurmayı yerken bir yandan da yolu izliyordum. Barsa ve abim bir şeyler konuşuyordu ama kulağımda ki kulaklıktan bir şey duymuyordum. Dondurmanın dibine geldiğimde sağ kulaklığı çıkarıp "Abi siz yiyecek miydiniz?" diye sordum. "Dondurma bittikten sonra sorduğun için teşekkürler kardeşim." Omuz silkip dibini de yerken araba yavaşlayarak durdu.

Etrafa baktığımda otobanda olduğumuz için dağlar vardı. Biten dondurma kutusunu ön tarafa uzattım. Abim bir elime bir bana baktı. "Şunu alda ineyim." Abim kutuyu aldığında arabadan indim. Etrafa bakarken hafif esen rürgaz ile saçlarım salınıyordu. Saçlarım uzamıştı. Neredeyse belime geliyorlardı. Saçlarımı kestirip boyatmayı düşünüyordum.

"Aymira sende yardım ette şunu kuralım." Abimler piknik masasını kurarken bende sandalyeleri açarak yerleştirdim. Bebekleri uyandırıp onları da yedirecektim. Abimler aldıklarını masaya dizerken bende arabanın yanına gidip ilk Araf'ı uyandırdım. Uykudan yeni uyanan Araf etrafa şaşkınca bakarken onu mıncırmamak için kendimi tutuyordum.

Araf'ı kucağıma alıp arabadan indirdim. Çoktan oturmuş abimin kucağına Araf'ı oturtturup "Bir hırka çıkarayım. Hasta olmasınlar." dedim. Arabanın arkasındaki bebek çantasından hem sütleri hemde iki hırka aldım. Hırkaları abime verirken sütleri de masanın üstüne koydum. Sonra arabaya geri dönüp Asilya'yı uyandırdım.

Asilya'yı de kendi kucağıma oturttup hırkayı giydirmiştim. Sütlerden birini alıp çok soğuk mu diye tadına baktım. O kadar soğuk olmadığını fark edince biberonu Asilya'nın ağzına tuttum. Biberonu kavrayan dudakları ile kana kana sütü içmeye başladığında gülümseyerek hareket eden dudaklarını izliyordum.

Abim'de Araf'ın sütünü içirirken bir yandan Barsa'yla konuşuyordu. Barsa hakkında cidden adı ve soyadı dışında hiçbir şey bilmiyordum. Ondan ne kadar korksamda beni etkisi altına almasına izin vermeyecektim. Bana olan korlunç bakışlarına titrek bakışlar atmayacaktım. O bana nasıl davranıyorsa ona öyle davranacaktım. Dişe diş, göze göz.

"Aymira." Abime baktığımda saçım savrularak yüzüme gelmişti. Saçımı arkaya doğru tararken abimin bana olan bakışları ile kaşlarım çatıldı. "Bir an... annem karşımda sandım." dediğinde kaşlarım havalandı. "O kadar mı benziyorum?"

YETİM 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin