(33) Unutulan Dünler

545 53 42
                                    

İyi okumalar♤

¤
¤
¤

"Siz?" Karşımda Barsa'nın babası vardı. Bizi nereden bulmuştu? Yoksa takip mi etmişti? "Ben Barsa'nın babası Hakkı. Sende oğlumun gönlünü kaptırdığı o güzel kız olmalısın?" Başımı iki yana sallayıp "Yok öyle bir şey." dedim. Kaşları çatılan adam "Nasıl yok öyle bir şey?" dedi.

"Biz ne sevgiliyiz ne de birbirimizi seviyoruz." Adam kaşları çatık bana bakarken koltukların arasındaki kolun üst kısmını açarak içinden fotoğrafları çıkarttı. Büyük ihtimalle bizim fotoğraflarımızdı. Fotoğraflara bakıp bana baktı. "Burdaki kız sen değil misin?" dediğinde gösterdiği fotoğrafa baktım.

Sigara içtiğimiz zaman balkonda çekilen bir fotoğraftı. "Benim ama..." Sözümü kesince gözlerim açıldı. "Sevgili değilseniz sen o kızlardan mısın?" dedi. O kızlar? Yaptığı imayı anlayınca "Hayır tabi ki!" dedim. Biraz fazla çıkan sesim adamın kaşlarının biraz daha çatılmasına neden oldu. "O zaman oğlumla gönül mü eğlendirdin?" Başımı iki yana sallayıp "İzin verirseniz açıklayacağım." dedim.

"Ben hastaneye.." Sözümü tamamlayamadan içinde olduğumuz araba bir anda firen yapınca ben arkama yapışırken Hakkı Bey yanımdaki koltuğa uçmuştu. Kemer takmamanın zararları diye bir kamu spotu geçmezsem olmaz.

"Ne yapıyorsun sen Hakan?" diye bağıran adam yerine otururken şoför koktuğunda oturan adam bize baktı. "Barsa Bey önümüzü kesti efendim." Hakan cümlesini bitirdiği gibi arabanın kapısı açıldı. Barsa'dan önce içeri silah girince hafif geri gittim. Ne oluyor?

Barsa bir eliyle beni kolumdan tuttu. "Arkama gel Aymira." Arbaadan inip arkasına grçtiğimde silahı indirdi. "Bunu neden yaptığını açıklayacak mısın baba?" Hakkı Bey'de arabadan inince karşı karşıya geldiler. "Gelinim olacak kızla tanışmak istedim ama gelinim birbirinizi sevmediğini söyledi oğlum."

"Gelininiz değilim ben." Bir anda ikisi de bana dönüp "Sen sus." diyince dudaklarımı birbirine bastırdım. İki heybetli adamın arasında kalmak benim en son isteyeceğim şey olur. "Baba..." Adam bir anda Barsa'ya tokadı yapıştırınca benim içim sızlamıştı. Barsa'nın başı yan yatarken gözlerini sıkıca yumduğunu fark etmiştim.

"Sen babana yalan söyleyecek kadar ne yaşadın o hastanede? Sana gelin istiyorum dedim hayır dedin ve bu yaşına kadar bekledim. Kaç yaşına geldin hayta! Sonra birde deli hastanesine yattın. Şimdide yalancı mı oldun!?" Hakkı Bey'in sesi ormanda yankılanırken daha fazla dayanamayarak Barsa'nın önüne geçtim.

"Yeter bu kadar! Siz onun babası olabilirsiniz ama onun sevdiği kişi ile evlenecek olan siz değil kendisi olacak. Siz onun ne zaman evleneceğine karar veremezsiniz. Demek ki şimdiye kadar gerçekten sevdiği biri olmamış ama artık ben varım. Az önce size yalan söyleyen bendim, oğlunuz değil. Şimdi oğlunuza boşuna attığınız tokatın vicdan azabını çekin. Biz gidiyoruz."

Barsa'yı kolundan tutup arabasına doğru sürüklemeye başladım. Az önce ne yapmıştım lan ben? Has... ben az önce Barsa'nın sevfilisi oldupunu kabul mü etmiştim? Dediklerimi yeni algılarken kendimi pataklamamak için kendimi zor tuttum.

Arabanın yanına gelince Barsa'yı oturturup şöför koltuğuna geçtim. Kemerimi takıp "Kemer." dedim. Barsa 'da kemerini takınca arabayı çalıştırıp sürmeye başladım. Dikiz aynasından arkaya baktığımda Hakkı Bey'in hâlâ aynı yerde olduğunu gördüm.

"Sen az önce babama rest mi çektin?" Barsa'nın sesiyle yandan ona bakıp önüme döndüm. "Galiba öyle yaptım. Buralarda uçurum var mıdır? Kendimi bir yerden atmazsam baban beni 39 yerimden bıçaklayıp gelinlik giydirip bir yere atacak." Gülen Barsa ile kaşlarım çatıldı.

YETİM 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin