(6) Yangın

618 48 21
                                    

İyi okumalar.♤

¤
¤
¤

Ayağa kalkıp koşarak Ateş'in yanına gittim. Halil hâlâ bana bakarken Ateş'in kolunu tuttum. "O burda! O burda Ateş!" Halil arkasını döndüğünde Ateş'i bırakıp koşmaya başladım. Restorandan çıktığımda Halil yoktu. Etrafımda dönerken insanların garip garip bakmasını umursamıyordum.

Kolumdan tutulduğumda durdum. "Ateş Halil burdaydı. Gördüm onu. Yanına geldiğimde gitti." Ateş bana kaşları çatık baktı. "Burdan çıkan birini gördünüz mü?"

"Hayır efendim." Vale olan adam konuşunca sinirle ona baktım. "Nasıl görmedin ya! Camdan bana bakıyordu! Elini kolunu sallaya sallaya gitti burdan!" Sinirimi adamdan çıkarırken adam başını eğdi.

"Tamam sakin ol artık. Belki halüsinasyon gördün. Travma yaşadın Aymira. Bunlar normal şeyler." Ateş'in yatıştırmak için kullandığı yumuşak sesi beni daha da sinirlendirdi.

"Deli mi demeye getiriyorsun bana? Ben deli değilim Ateş ve sen bana inanmamakta çok büyük hata yapıyorsun. Sen bu hatayı anladığında utanacaksın Ateş. Bana inanmadığın için utanacaksın." Hırsla omzuna çarparak kafeye girdim.

Bar tarafına geçip çantamı alıp kimseye bakmadan kabanımı da alıp geri çıktım. Ateş bıraktığım yerde bana bakarken yanından geçmek için adım attım.

Kolumdan tutunca sinirle kolunu ittim. "Dokunma bana! Bundan sonra benim için sadece abimin benim için tuttuğu bir hocasın Ateş. Bana dövüş öğretmek zorunda olan bir hoca."

Hızlı adımlarla önümde duran taksiye bindim. Ateş'in adresini söyleyip arkama yaslandım. Camdan dışarıyı izlerken gözlerim doldu. Bana inanmamıştı. Oysa ben her şeyden çok isterdim bana inanmasını.

Yanağımdan akan yaşları hızla sildim. Onun için ağlamayacaktım. Ben güçlü bir kızdım. Babamın kızıyım ben. Kimse ağlatamaz beni.

Taksi durduğunda çantamdan cüdanımı çıkardım. Parayı ödeyip indim. Apartmana girmek istemiyordum. O yüzden kafeye girdim. Geç saatler olduğu için tek tük insan vardı.

Duvar kenarındaki masaya oturup eşyalarımı yan sandalyeme koydum. Elinde menüyle gelen garsona baktım. Menüyü verecekken elimi kaldırdım. "Gerek yok. Ben bir çay alayım. " Garson başımdan gittiğinde arkama yaslanıp bacak bacak üstüne attım. Öylece elime bakarken garson elinde çayla geldi.

"Afiyet olsun." Bir şey demeden gitmesini bekledim. Gittiğinde arkasından öylece bakıyordum.

Ne kadar baktım o boşluğa bilmiyorum. Garson yanıma gelip kapatacaklarını söyleyince başımı sallamıştım. Saate baktığımda gece yarısını geçtiğini fark etmiştim.

Kafede benden başka kimse yoktu. Büyük ihtimalle kapatmak için beni beklemişlerdi. Cüzdanımdan çıkardığım 20'liği masaya bırakıp kabanımı giyindim. Çantamı da koluma taktıktan sonra kafeden çıktım.

Hafif atıştıran yağmur hızlanınca öylece durdum. Islanmayı umursamadan öylece bekledim. Gözlerimi kapatıp yüzümden akan yağmur damlalarını hissettim. Gözümden akan yaş yağmur damlasına karışıp aktı. Kimse ağladığımı anlayamayacağı için kendimi durdurmadım.

Kolumda hissettiğim elle gözlerimi açtım. Ateş'i görünce kolumu elinden kurtardım. "Uzak dur benden." Sesim kısık çıksada duyduğuna emindim.

"Hasta olacaksın, eve gidelim." Onu umursamadan başımı kaldırıp gözlerimi kapattım. Artık ağlamıyordum ama vucüdüm titremeye başlamıştı.

YETİM 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin